Xantur'dan yankılanan ölümsüz sesler...

Anlamı ne kadar büyük biliyor musunuz bu şarkının Xantur’da şu anda söylenmesi. Bu şarkı bize ulaştığında şarkıyı söyleyen Rüstem Cudi ve yanında oturan gerilla Gelhat Botan, toprağa serpilmişlerdi.

Xantur’dan bir video geldi. Savaşçılar her zamanki gibi büyük bir soğukkanlılık ve moralle şarkı söylüyorlar. Xantur’dan, yani savaşın en yoğun olduğu, müthiş bir direnişin sergilendiği ve saldırı ruhunu bir an bile kaybetmeyen alandan, savaşçıların sesi geldi. Savaş kötü, çirkin, kıpkızıl bir renk, bazen de siyah ama herkes toprağa yakınken…

Savaş, eğer güzellikler uğruna ise ve onurluca olanı ise o zaman ellerin tetikte, hiç soğutmadan namluyu, savaşmak gerek! Savaştıysanız bilirsiniz… Savaşı bir kere gördüyseniz muhakkak hissedersiniz…

Savaşların da ve benim de baş kahramanımız savaşçılardır. Yani gerilla. Savaşın çığlıklarından yararlanıp şarkılar yazanlar vardır. Annenizi, babanızı, çocukluğunuzu düşünün, toprağa birini verdiğinizde ağıt yakarsınız. Ya da çok sevdiğiniz birini kaybettiğinizde operayı andıran müthiş bir çığlık atarsınız. Bir kere atarsınız ve tüm acınız biter. Sonra kabuk tutmaya bırakırsınız o yarayı. Bazıları unutmaya bırakır, bazıları da kabuk bağlamaya. Hiçbir kelimeyi avuçlarına almaz kaleminiz ve zaten duymazda kulakları kalemin. Birileri evine kapanıp, perdesini çeker, birileri de hiç tanışmamış, hiç yaşanmamış farz sayar.

ARTIK UMUTLU AŞK VAR

Kimileri de artık ölenle ölür ve nefes almasına rağmen yaşamaz. Bir yoldaşınız yaralandığı zaman inlemesini bile bir şarkının ilk girişi yapabilir, insan ya da onun toprağa düştüğü haberini aldığınızda ağzınızdan çıkan ilk kelimeyi bile şarkı yapabilirsiniz. Önderliği hatırlayın, herkes bilir. Aram Tigran’ı ilk dinlediğinde ve kafasında çağrışan "umutsuz aşkın" hikayesini. Bunun için dünyaları karşısına alan ve şu anda tecritte olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve yoldaşları PKK’yi ilk kurduklarında artık "umutsuz aşk", "umutlu aşka dönüşüyordu."

Sömürgecilikten, işgalden, savaştan, katliamlardan, kölelikten, iradesizlikten, yasaklardan en çok ne zaman nefret eder ve kılıcınızı çekersiniz biliyor musunuz? Birini sevmeye başladığınızda, topraklarınızda özgürce koşmayıp, şarkılar söylemediğinizde, kendi dilinizde konuşamadığınızda, oyun oynadığınız alana duvarlar örüldüğünde, oyununuz ve siz yarım kaldığınızda, çiçekler topladığınız dağlara karakollar yapıldığında, özgürce oyun oynayamadığınız, arkadaşlıklarınıza müdahale edilip, bu kızdır bu oğlan deyip kategorize edildiğinde, özgürce şarkılar söylemek için açlık grevine girmeniz gerektiğinde işte o zaman sömürgecilikten nefret edersiniz, faşizmden nefret edersiniz, işgallerden nefret edersiniz, yasaklardan nefret dersiniz.

İşte Kürt Halk Önderi Öcalan, böyle nefret etti sömürgeden. Yitirdiklerini asla unutmadı! "Unutmak ihanettir!" dedi ve başkaları gibi sevdiklerini yüreğinin kafesine koymadı. Yüreğinin her yerine serpiştirdi ve kırk milyon Kürdü tekrar doğurdu.

BİZ OLDUĞUMUZ SÜRECE KÜRDİSTAN ŞARKILARI YANKILANACAK

Ve gerilla, yitirdiklerini ne kabuk bağlasın diye yüreğinin kafesine koydu, ne de onlar artık olmayacaklarmış gibi kendini tek hissetti. Ne olursa olsun bir şarkı tutturdu ve söyledi. O şarkılar bazen yarayı hafifletirdi bazen de özlemi arttırdı Bazen de içinde olduğun durumu özetledi. Ama en çok da kendine gelmeni sağladı. En çok da savaşın ortasında bile nasıl hala şarkı söyleyebilecek kadar cesur olduğunu gösterdi.

Anlamı ne kadar büyük biliyor musunuz bu şarkının Xantur’ da şu anda söylenmesi. Bu şarkı bize ulaştığında şarkıyı söyleyen Rüstem Cudi ve yanında oturan gerilla Gelhat Botan, toprağa serpilmişlerdi. Ve ölümsüzleşmeden önce bile, son anda bile işgalci Türk ordusunun kazanmadığını bize gösteriyordu. İşgalciler tarafından kuşatmaya alınan bir tepeden böylesi güzel ve ölümsüz bir sesin yankılanması demek; "Biz olduğumuz sürece hala Kürdistan şarkıları yankılanacak dağlarda" demektir.

Her gün bombalanan, çatışmanın hiç kesilmediği, direnişin en yüksek olduğu Xantur’dan böylesi bir ölümsüz sesin yükselmesi ne demekti biliyor musunuz; "işgalci Türk Ordusu Xantur’da yenildi!" demektir.