Avrupa medya ağı Euractiv’in haberine göre iktidardaki Yeni Demokrasi (PPE) partisi milletvekiline göre “Avrupa Birliği dışındaki bir ülkenin üye bir devleti tehdit etmesi ve bu ülkenin (Almanya) Dışişleri Bakanı’nın yanıt vermemesi mantıklı değil” dedi.

Maas 18 Ocak günü Ankara’yı ziyareti sırasında Doğu Akdeniz’deki krize ilişkin Türk yetkililerle görüşmüştü.

Basın toplantısında Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan’ın işbirliği yapmaması halinde iki ülke arasında yaşanacak tüm gerilimlerden Atina’nın sorumlu olacağı tehdidinde bulunmuştu.

Heiko Maas’ın Türk tehdidine yanıt vermemesi Yunanistan’da tepkiye neden oldu.

Bakoyanni “Umarım Alman Dışişleri Bakanı'nın tepkisizliği, Türkçe'nin zor bir dil olması ve Almancaya tercümesinin bazen kusurlu olmasından kaynaklanmaktadır. Aksi takdirde, Yunanistan hoşnutsuzluğunu güçlü bir şekilde dile getirme hakkına sahiptir” dedi.

Bakoyanni, “Heiko [Maas], Bay Çavuşoğlu'nun sözlerini anladıysa ve sessiz kaldıysa, bunun bir Avrupa temsilcisinin yeterli bir tepkisi olmadığını belirtme hakkına sahibiz”  vurgusunda bulundu.

Geçen yıl Atina ile Ankara arasındaki Doğu Akdeniz krizi sırasında Almanya, Türk devletinin yasadışı sondaj faaliyetlerine tepki göstermek yerine arabuluculuk rolünü üstlenmişti.

Ancak kısa bir süre önce Euractiv’e bir mülakat veren Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias, bunun bir hata olduğunu belirtti.

'SORUNU ÇÖZMEK YERİNE BERLİN'İ İKNA ETMEYE ÇALIŞIYORUZ'

Kotzias, “Yunanistan ile Türkiye arasındaki bir sorunu anlamaya ve çözmeye çalışmak yerine, Berlin'i etkileme veya Türkiye yanlısı olmama konusunda ikna etmeye çalışma noktasına geldik. Kısacası müzakereler doğru yönde gitmiyor” şeklinde konuştu.

Aylarca süren gerilimlerin ardından Yunanistan ve Türkiye, 25 Ocak’ta resmi diyaloga başlamayı öngörüyor. Ancak gündemin ne olacağı bir sorun olarak kalmaya devam ediyor. Atina, sadece ilgili alanlara ilişkin sorunun ele alınmasını isterken, Ankara adaların askerden arındırılması dahil tüm konuların masaya yatırılmasını dayatıyor. Yunanistan bu girişimi, egemenlik hakkını zan altına alma girişimi olarak değerlendiriyor.