'Ailelerin acılarını artırmak için cenazelere işkence yapılıyor'

Türk devletinin cenazelere ve mezarlıklara yönelik saldırılarına ilişkin konuşan MEBYA-DER Eşbaşkanı Şeyhmuz Karadağ, "Cenazelere işkenceler, ailelerin acılarını artırmak için yapılıyor" dedi.

Türk devletinin Kürtlerin mezarlarına ve cenazelerine dönük saldırı ve işkenceleri devam ediyor. Adli Tıp Kurumu'nda bekletilen cenazelerden tutalım, DNA örneği için kan vermelerine rağmen cenazelerini alamayan ailelere kadar, Türk devletinin zulmü sınır tanımıyor. Ayrıca günlerce, haftalarca kırsalda cenazeleri bekletilen gerillalara yapılan işkenceler de tüm bu zulüm ablukasının bir başka boyutu.

Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Eşbaşkanı Şeyhmuz Karadağ, mezarlıklara ve cenazelere yapılan kötü muamele ve işkencelere ilişkin konuştu. Karadağ, çocuklarını kaybeden ailelerin aylarca, yıllarca cenazelerine ulaşamadıklarını belirterek, yapıların insani ve vicdani ölçülere bile uymadığını kaydetti. Yaşananlardan üzerinden 2019 yılında HPG gerillaları ve Türk devleti arasında çıkan çatışmada yaşamını yitiren gerillaların Lice kırsalında aylarca bekletildiği örneğini veren Karadağ, böylelikle ailelere psikolojik işkence yapıldığını ifade etti.

TÜM CENAZELERE İŞKENCE YAPILIYOR

Karadağ, konuşmasına şöyle devam etti: "2019 yılında Lice kırsalında 4 PKK'li yaşamını yitirmişti. Yazın sıcağında, 45 gün boyunca o cenazeler çatışmanın yaşandığı muhitte yerde kaldı. O sırada cenazelerin aileleri de kurumumuza başvurular yapıyorlardı. 45 günden sonra vekiller, aileleri ve kurumumuz cenazeleri almak için gittiler. Zaten cenazelerin vücut bütünlüğü yoktu. Ağaçların üzerinden parçalarını toplayarak cenazelerine ulaşmış oldular.

Aileler o 45 günlük süreçlerde acılarını daha yoğun yaşamak zorunda kaldılar. Tabi bu tür işkence yöntemleri neredeyse tüm cenazelere yapılıyor. Cenazelere fiziki işkenceler, ailelere cenazeleri vermemek gibi psikolojik işkencelere çokça karşılaştığım durumlardır. Yine Halise Annenin çocuğunun kemiklerinin plastik bir kaba konularak kendisine gönderilmesi de bir işkence türü idi. Gidip kendisini ziyaret ettiğimizde, orada anladım ki insanlık Halise Annenin dizlerinin üzerinde yoktu."

'KURUM OLARAK DAHİLİYETİMİZ ENGELLENİYOR'

Ailelerin cenazelerini alma aşamasında yaşadıkları zorlukları da anlatan Karadağ, "Aileler bize başvuru yaptıklarında yanlarında olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bizim kurumdan ailelere refakat edenler genelde engelleniyorlar. Ne DNA ne de cenazeyi alma sürecinde ailelerin yanında olmamız istenmiyor. Aileyi yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. Yine cenaze defnedilirken kurumumuzdan herhangi birinin ailelerin yanında olması durumunda da tehditler savuruyorlar; 'Kurumdan biri yanınızda olursa cenazelerinizi defnetmenize izin vermeyiz' diyorlar" diye konuştu.

MEZARLIKLARI HEM YIKIYORLAR HEM YAKIYORLAR

Cenazelere yapılan işkencelerin ailelerine de bir şekilde gösterildiğini söyleyen Karadağ, şunları paylaştı: "Dersim'de hayatını kaybedenlerden birinin ailesi gasilhaneye girip çocuklarını yıkadıklarında, ona yapılan işkenceyi anlatmışlardı. Gözleri çıkarılmış ve derisi yakılmıştı. Silah izi hiç yoktu. Kimyasal silahlarla katledilmişlerdi.

Yine mezarlıklara dönük saldırılara da baktığımızda, ailelere yaşatılanlar psikolojik işkencenin bir başka boyutudur. Mezarlıkları yıkmak yetmiyormuş gibi bir de yakıyorlar. Örneğin Lice'ye bağlı Sisê Köyü'ndeki mezarlığı bir bayram günü yakmışlardı. Bu işkence yöntemlerine karşı ailelerin öfkeleri daha çok bileniyor. Biraz insanlık ve vicdan duyguları olan hiç kimse bu yapılanları kabul etmiyor zaten."

DİNİ VECİBELER BİLE ENGELLENİYOR

Polislerin cenazeleri ailelere vermeyip kimsesizler mezarlığına defnettiklerini ifade eden Karadağ, şu bilgileri verdi: "Örneğin Malatya'daki mezarlığın içerisinde sözde morg olarak kullandıkları baraka bir yapı yapmışlar ve tüm cenazeleri torbalayıp orada üst üste atıyorlar. Onlardan birinin DNA sonucu çıktığı gibi oradaki soğutucu sistemi açmaya başlıyorlar. O zamanda cenazeler ağaç misali kaskatı oluyorlar. Çünkü birkaç ay boyunca açmadıkları soğutucuyu bir anda açtıklarında cenazeler hemen donuyor.

Zaten cenazelerin orada kurtlanması ayrıca bir işkencedir. Cenazelere karşı düşmanlık yapan bir sistemden bahsediyoruz. Aileler cenazelerini aldıklarında dini vecibelerin yerine getirilmesini de engelliyorlar. Camilerde yıkanmalarından tutalım da dualarının okunmasına veya namazlarının kılınmasına kadar her şeyi engelliyorlar. Yine son 3 aydır Lice'de yaşamını yitiren 2 kadın gerillanın DNA'ları alınmıyor. Onların da ailelerine eziyet yaşatılıyor. Tüm başvuruları reddediyorlar."

HER ZAMAN AİLELERİN YANLARINDAYIZ

İşkencelerin ailelerin acılarını artırmak için yapılığını belirten Karadağ, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Ailelerin, onların karşısında diz çökmelerini istiyorlar. Ama aileler onlar karşısında yıllardır ne diz çöktüler ne de başlarını eğdiler. Aileler, mezarlarına da cenazelerine de sahip çıkıyorlar. Biz de hiçbir zaman hukuki anlamda aileleri yalnız bırakmayacağımızın sözünü veriyoruz. Ne olursa olsun ailelerimiz ile birlikte olacağız. Ailelerin başvuruları bizler için önemlidir. Batman, Mardin Amed, Cizre, Van, Çukurova, İstanbul ve İzmir'de şubelerimiz var. Aileler yakın oldukları il veya ilçelerden de başvuru yapabilirler."