Sokaktan kurumlara Kürtçeye saldırı-2

AKP-MHP iktidarı, yılın ilk yarısına kadar Kürtçeye dair onlarca hak ihlaline imza attı. İktidarın inkârcı politikaları bu yıl cinayet de getirdi.

AKP-MHP iktidarı, Türk devlet geleneğinin sömürgeci ruhunu yaşatmakla kalmadı, ona yeni boyutlar kattı; büyüttü. Tutarlı olmadığı kadar düzmeci de davrandı; Kürdü kendisiyle, ana diliyle derdi olmadığına inandırmak isterken, ırkçı çevreleri de Kürde ve diline mütecaviz uygulamalarla tatmin etti. Gerçek ikincisiydi ki yılın başından bugünlerine kadar Kürtçeye saldırı, engelleme ve tahammülsüzlükler bunun teyidi oldu.

Yılın ilk haftasında özel bir televizyonun programına katılan Türk Adalet Bakanı Abdullahamit Gül, mahkemelerde yapılan Kürtçe savunmaların tutanaklara “bilinmeyen dil” olarak geçirilmesine tepki gösterdi: “Sen bin yıldır konuşulan bir dile nasıl bilinmeyen dil dersin..."

Gül'ün -temsil ettiği zihniyetin- bu "tepkisinin" bir karşılığının olup olmadığını anlamaya çalışalım...

'BİLİNMEYEN DİL' Mİ, 'SUÇ DİLİ' Mİ?

Van'da bir iddianame Gül'ün açıklamasından bir iki gün sonra mahkeme tarafından kabul edildi. Ne vardı, 15 kadın siyasetçinin iddianamesinde? Mesela, "Jin, jiyan, azadî" sloganının yazıldığı pankartın önündeki fotoğraf, Kürtçe şarkı eşliğinde bir çocuğun oynaması... İktidar, Kürtçenin "bilinmeyen dil" olması bir yana, kabul edilecekse de "suç dili" sayılmasından yana!

HER DİL VAR, KÜRTÇE YOK

Yine Ocak ayında, Türk Sağlık Bakanlığı'nın Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet yürüten, Uluslararası Hasta Destek Birimi ve Çağrı Merkezi tercüme hizmeti hazırladı. İngilizce, Almanca, Arapça, Rusça, Farsça ve Fransızca dillerinde 7/24 hizmet verileceği belirtildi. Milyonlarca Kürdün dili yok sayıldı. HDP, ayrımcılığı 9 Ocak'ta Meclis gündemine taşıdı.

'KÜRTÇE CİNAYETİ'NDE TAKİPSİZLİK KARARLARI

Sakarya'nın Karasu ilçesinde 21 Ağustos 2019'da mevsimlik işçi Şirin Tosun, Amedli bir araca Kürtçe selam verdiği için silahla katledildi. Tosun'un arkadaşı Mahsun Zeren de öldürülmeye çalışıldı. Soruşturma Ocak sonunda tamamlandı; 1 kişi için müebbet, cinayetle ilgisi olan 7 kişi için de "takipsizlik" kararı verildi.

CEZAEVLERİNDE KÜRTÇE

Konya Ereğli T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutsaklar, Kürtçe mektupların soruşturmaya tabi tutulduğunu duyurdu. Ana dillerinde ısrar eden tutsaklara hücre cezası da verildiği öğrenildi.

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde ise inkârcılık yasağı getirdi. Cezaevi Eğitim Kurul Başkanlığı, Kürtçe Xwebun gazetesini “Dili anlaşılmadı” diyerek tutsaklara vermedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, Elazığ 1 ve 2 No'lu ile Kadın Ceza İnfaz Kurumunda 17 Ocak'ta incelemeler yaptı, ardından rapor hazırladı. Raporda, "Kürtçe içerikli hiçbir kitap, mektup, sözlük, gramer kitabı vs. mahpuslara verilmemektedir" bilgisi yer aldı.

Cezaevlerinde Kürtçe ciddi baskı altında. Kürtçe konuşanlardan mektup yazanlara kadar darp, hücre cezası alanlar var. Hakların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Farisoğulları da Şubat ayındaki soru önergesinde, Kürtçe yazılan mektupların Türkçeye ücret karşılığında çevrilerek verildiğine dikkat çekti. Milletvekili, Kürtçe mektupların gönderilmediğini, Kürtçe yayınların da teslim edilmediğini açıkladı. En iyi ihtimal ise Kürtçe konuşmak için para vermek zorunda kalınması! Farisoğulları, tutsaklara gönderilen Kürtçe mektupların, ücret karşılığı tercüme edildiğini de aktardı.

Silivri 5 Nolu Cezaevi’nde kalan tutsaklar, Mart ayında MA'ya bir mektup gönderdi. Mektupta, cezaevi idaresinin "Kürtçe diye bir dil yoktur. Türk hukukuna hesap vereceksiniz" dediği, cezaevinde Kürtçe kitap ve gazetelerin verilmediği aktarıldı.

AKP'Lİ MEKÂNLARDA YASAK

AKP-MHP iktidarının Kürtçeye düşmanlığı hayatın pek çok yerine sirayet ediyor. Örneğin Cizre'de iktidarın soykırımcı saldırılarından sonra milyon liralar harcanarak açılan kafelerin sahiplerinin büyük bir bölümü AKP’ye yakın isimler ve Eğitim-Bir-Sen üyeleri. Bu kafelerde ırkçı müzikler çalınıyor, çalışanların müşterilerle Kürtçe konuşmasına da engel olunuyor. Çalışanlar, “Kürtçe konuşmak yasak, patron izin vermiyor” açıklamasında bulundu.

TAZİYEDE DE ENGELLEME

Siyasi tutsak, 28 yıldır Diyarbakır T Tipi Cezaevi’nde rehin tutulan Salih Altunışık'ın (69) kızı Zeynep Altunışık (34) 29 Şubat’ta yaşamını yitirdi. Altınışık'ın taziyeevindekiler ve başsağlığı için kendisini arayanlarla Kürtçe konuşmasına engel olundu. Eşi Selime Altunışık, "Acısını yaşamasına ve sevenleri ile paylaşmasına izin verilmedi" dedi.

KÜRTÇE KURUMLARI POLİS TACİZİNDE

Kürtçenin geliştirilmesi adına faaliyet yürüten kurumlar da hedefte. Şırnak’ın Cizre ilçesinde kurulan Birca Belek Dil ve Kültür Derneği (Komeleya Ziman û Çandê ya Birca Belek) yönetici ve öğrencileri polis tarafından taciz ediliyor, yine dernek binası önüne gelen polislerin, yönetici ve öğrencilere fotoğraflarını çekerek baskı kurduğu görüldü.

GASPÇILARIN KÜRTÇE DÜŞMANLIĞI

Gasp edilen Batman Belediyesi’nin Kürtçe ve Türkçe hizmet veren internet adresinde, iki dilli seçenek sonlandırıldı. Sitede yer alan "Kurdî" dil seçeneği ortadan kaldırılarak yerine "Beyaz Masa" butonu eklendi. Tepkilerin ardından gaspçı kayyum geri adım attı.

Gaspçı kayyumlar Kürtçeye karşı düşmanlıklarında hızlarını alamayıp Kürt halkının şivesine de el uzattı. Gasp edilen Van Büyükşehir Belediyesi’nin koronavirüse karşı “yöresel şive” adı altında hazırladığı bozuk şiveli billboardlar halkın tepkisini topladı. Bilboardlarda "Hani evde kalidin", "Sen Allah'an eve git" gibi tuhaf, Vanlıların dilini yansıtmayan ifadeler yer aldı.

Şırnak'ın Cizre Belediyesi'nin gaspçı kayyumu, tarihi ve turistik yerlerin tanıtımının yapıldığı tabelalar astırdı. Halkın tamamı Kürtçe konuşurken, tabelalarda sadece Türkçe ve İngilizceye yer verildi.

Van’da gaspçı kayyum M. Emin Bilmez ve ilçe kayyumları, kentte bulunan Kürtçe levhaları kaldırmaya başladı. Van YYÜ Dursun Odabaşı Araştırma Hastanesi'ne giden yolu iki dilde tarif eden tabelalardan Kürtçe ‘Nexweşxane’ (hastane) ibaresi kaldırılarak, sadece ‘Hastane’ yazısı bırakıldı.

'UYGUNSUZ' KELİME: JİYAN!

Van'da bir öğretmen, koronavirüs salgını nedeniyle ara verilen eğitimin sürdürüldüğü Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden Jiyan isimli bir öğrencisine ders çalışma ve etkinlikler göndermek istedi. Öğretmen, "Göndermek istediğiniz metinde uygunsuz veya yasaklı kelimeler olduğu için gönderim yapamazsınız" engeliyle karşılaştı.

MECLİS VE BAKANLIKTAN RET

HDP'li 22 milletvekilinin 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı dolayısıyla Meclis’e sunduğu kanun teklifi, Meclis araştırması ve soru önergesi, Kürtçe olduğu gerekçesiyle işleme alınmadı.

Yine HDP milletvekilleri Dersim Dağ, Kemal Bülbül ve Mehmet Rüştü Tiryaki’nin, 15 Mayıs Kürt Dili ve Bayramı’nın “Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi”ne eklenerek, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında uygulanmasına ilişkin talebini içeren dilekçeye, Türk Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB), "Anayasaya ve mevcut mevzuata uygun olmadığı” yanıtı geldi.

MASKE VE ÖNLÜĞE EL KOYDULAR

HDP Genel Merkezi’nin Edirne İl Örgütü’ne gönderdiği pankart, döviz, şapka, önlük ve maskelere, üzerinde Kürtçe kelimeler yazıldığı gerekçesiyle el konuldu. Malzemelerde "Hep birlikte özgürlük, adalet, iş, aş, ekmek" yazılıydı.

'ANLAŞILMAYAN DİL'

Gazeteci Ferda Yılmazoğlu ile HDP Kadın Meclisi'nden Seyhan Çiçekli’nin yargılandığı davanın duruşmasında savcılık, kimlik tespitinin Kürtçe yapılması talebinin "anlaşılmayan bir dil" diyerek reddedilmesini istedi. Mahkeme, savcının talebini kabul etti.

BARIŞ ÇAKAN...

20 yaşındaki Kürt Barış Çakan, 31 Mayıs'ta Ankara Etimesgut'ta kalbinden bıçaklanarak katledildi. MA'nın duyurduğu olaya ilişkin haber kaynakları, Çakan'ın, “Kürtçe müzik çaldığı" için katledildiğine dikkat çekti. Yine Barış Çakan’ın dedesi Veli Çokyaman ve iki kuzeni de Çakan’ın Kürtçe müzik nedeniyle katledildiğini söyledi. Çokyaman, kendisine kızının haberi verdiğini ve “Kürtçe müzik” bilgisinin Barış Çakan’ın yanındaki arkadaşı B.A. tarafından aileye bildirildiğini aktardı.

MEZARLIKTA BARBARLIK

AKP-MHP iktidarının Kürtçeye düşmanlığı sadece bunlarla sınırlı değil. Yukarıdakiler sadece basına ve kurumlara yansıyanlar. Ayrıca çok sayıda mezarlık da iktidarın barbar uygulamalarından nasibini alıyor; Türk askeri ve polisi tarafından hedef alınan mezarlıklardaki Kürtçe yazıların yer aldığı taşlar da kırılıyor.

EFRÎN'DE İŞGALİN DİLİ

Sadece Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da değil, işgal edilen diğer bölgelerde de Kürtçe hedefteydi. Efrîn’de Kürt dili, kültürü ve sanatına ilişkin her ne varsa 'yasağa' uğradı. Ana dilde eğitim veren okul ve üniversiteler kapatıldı, Kürtçe eğitim yasaklandı. Kuzey'deki sömürgeci ruh burada da vuku buldu; köy, mahalle ve sokak isimleri değiştirildi, şehir merkezinde Türkçe tabela ve bayraklar asıldı. Okullarda sadece Türkçe ve Arapça eğitime geçildi; okullar da artık Osmanlı padişahlarının ismini taşıyordu.