MAKALE

3 Ağustos fermanına yol açanlar

Bu ferman denilince DAİŞ’in saldırısı ve buna karşı gerillanın direnişi akla geliyor. Ancak esas olarak bu ferman neden gerçekleşti, neden engellenemedi, bunun sorumluları kimlerdir bunların açığa çıkması çok önemlidir.

1 Ağustos 2014’te DAİŞ’in saldırısı ile gerçekleşen fermanın 5. yılına girdik. Bu ferman kaçırılan kadın ve çocuklarla en ağır ferman olarak tarihe geçti. Kuşkusuz gerillanın Êzîdî soykırımını engelleyen müdahalesi bu acıyı hafifletse de yüzyıllarda geçse unutulmayacak bir fermanın yaşanıldığı açıktır.

Bu ferman denilince DAİŞ’in saldırısı ve buna karşı gerillanın direnişi akla geliyor. Gerillanın direnişi tabi ki önemli; bunu görmek gerekir. Ancak esas olarak bu ferman neden gerçekleşti, neden engellenemedi, bunun sorumluları kimlerdir bunların açığa çıkması çok önemlidir. Bu fermanın gerçekleşmesinde Êzîdî ileri gelenlerinin, Êzîdîler adına konuşanların sorumluluğu ne kadardır bunların da açığa çıkarılması gerekir. Eğer bunlar net ortaya konulmazsa başka fermanların önüne geçilmesi engellenemez. Bu fermanda sorumlu olanlar kendilerini düzeltmezlerse eski yanlışlık, hata, hatta suç durumunu sürdürürler.

DAİŞ saldırdı, DAİŞ suçludur diyerek bu fermanı anlatmak bu fermana yok açan sorumluları görmemek olur. Irak ve KDP bu konuda sorumluluklarını görmeden,’ Êzîdîlere karşı pratiklerinde yaptıklarının ya da yapamadıklarının borcunu ödemeden bu ferman doğru ele alınmış olmaz; bu fermandan ders çıkarılmış olmaz. Şu açıktır ki, DAİŞ’in saldırılarına en iyi direnilecek yer Şengal’dir. DAİŞ’in Şengal’e saldırısı bir bozgunla sonuçlandırılabilirdi. DAİŞ daha Şengal’e saldırdığında bozguna uğratılırdı; böylece Şengal’e saldırı, katliam ve cinayetlerin önüne geçilebilirdi.

Êzîdîler yüzyıllar boyu yapılan saldırılar ve fermanlarla tümden yok edilebilirdi. Ancak Şengal her zaman Êzîdîlerin direniş sığınağı, yani var olma yeri olmuştur. Şengal dağının Êzîdîler için sembol, önemli ve kutsal olması bu nedenledir. Zaten toplumları var eden ve ayakta tutan değerler her zaman kutsal olmuştur. Êzîdîleri fermandan koruyan, tümden yok olmalarını engelleyen Şengal’de eğer Irak ve KDP tedbir alsalardı DAİŞ oraya giremezdi. Ancak Irak ve KDP için Êzîdîler önemli olmadığından direnme imkânı olan Şengal’de tedbir almamışlar ve direnişi düşünmemişlerdir. Şengal’i savunmasız, Êzîdîleri soykırımla karşı karşıya bırakmışlardır. Bu hesabı verilemeyecek ağır bir suçtur. Irak ve KDP bu hesabı verme yerine hala buraya nasıl hakim oluruz hesabı içindedirler.

Irak ve KDP 3 Ağustos’ta aslında Şengal’e yönelik hak iddialarını kaybetmişlerdir. Irak ve Başûrê Kurdistan federasyon yönetiminin yapması gereken Êzîdîlerin özerkliğini tanımak olmalıdır. Ancak bunu yaparlarsa 2014 3 Ağustos fermanındaki suçlarını hafifletmiş olurlar. Bunun dışında her tutum Irak’ın ve bölgesel yönetimin tarih, hatta bugün insanlık karşısında yargılamalık duruma düşerler.

Êzîdîler haklı olarak DAİŞ saldırısını bir soykırım olarak kabul edilmesini istiyorlar. Kürt kadın hareketi 3 Ağustos kadın kırımına karşı mücadele günü olarak kabul edilmesi talebini ortaya koydu. Demek ki 3 Ağustos fermanı ağırdır. O halde KDP ve Irak bu durumda kendilerini sorumlu görmelidirler. Artık Şengal’deki hak iddialarından vazgeçip Êzîdîlerin özgür ve demokratik iradelerini kabul etmelidirler. Ne Irak ne KDP kendine işbirlikçi aramalıdır. Irak’a ya da KDP’ye bağlı kaymakam olmaz. Şengal’i Şengalliler, yani meclis yönetir. Meclis kendini yönetecek, yürütmeyi içinden seçer, şu bu atamayla Şengal yönetilemez. Şengalliler böyle atama yönetimleri kabul edemezler.

Êzîdî halkına hesap vermesi gerekenlerin sadece Êzîdîlerin iradesine saygı gösterme hakkı vardır. Êzîdîler de 3 Ağustos ferman şehitlerine ve kaçırılanlara layık olmak istiyorlarsa, kendi iradelerini esas almalılar. Demokratik kurumlarıyla özgür iradelerini ortaya koymalıdırlar.

Kimseden intikam alınsın demiyoruz ama 3 Ağustos öncesi Êzîdîlerin iradesini KDP ya da Irak’a peşkeş çeken Êzîdîler de artık Êzîdîlerin demokratik iradesine saygı duymalıdırlar. Eskiden oynadıkları olumsuz role bir daha soyunmamalıdır. Geçmişteki hatalarını ancak böyle telafi edebilirler. Êzîdîler de toplum olarak geçmişte biz hangi hata ve yanlış içindeydik diye kendilerini sorgulamalıdır. Şehitlere ve kaçırılanlara saygının gereği böyle bir sorgulama da yapılmalıdır. Çünkü KDP ya da Irak toplumun zayıflıklarından yararlanarak Êzîdîlerin iradesini yok saymışlar ve 3 Ağustos fermanında sorumlu olan bir konumda olmuşlardır. Bu açıdan yaşanan fermanda toplum da kendi zayıflıklarını görmeli ve bu temelde kendini güçlendirmelidir. Kendi zayıflıklarını görmeyen toplumlar kendini güçlendiremez.

Mevcut durumda Êzîdî toplumunu temsil eden kurumların ve yöneticilerin eksiklikleri de bulunmaktadır. 3 Ağustos fermanından sonra dünya ve Ortadoğu’da Êzîdîlere karşı oluşmuş duyarlılıktan yararlanamamışlardır. Kendilerinin özerkliklerini ve özyönetimlerini güçlendirip sadece KDP ve Irak’a değil tüm dünyaya kabul ettirebilirlerdi. Ancak kendi güçlerine güvenmek yerine diplomasi ya da şu bu güçle şöyle ilişkiyle gelişme yaratacakları ve sonuç alacakları yanılgısına girdiler. Kuşkusuz Êzîdîler için tüm dünyada diplomasi yapma önemliydi. Başka güçlerle de diplomasi yapılabilirdi. Ancak esas olarak kendi örgütlü demokratik toplum güçlerine güvenmeleri, buna dayalı kurumlarını güçlendirmeleri ve diplomasi ile de bunu uluslararası ve Irak genelinde bir statüye kavuşturmaları gerekirdi.

Şimdi ortak bir meclis oluşturdukları görülüyor; bu Êzîdîlerin iradesini güçlendirir, öz savunma ve özerkliği esas alırlarsa tarihi bir rol oynayabilir. 3 Ağustos fermanından sonra artık öz savunmasız ve özerk yaşamsız bir Êzîdî varlığı sürdürülemez. Tüm Êzîdîler bu bilinçle hareket ederlerse tüm engelleri aşar ve istedikleri sonuçları elde ederler.

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA