'Şimdi yeni bir taktik peşindeler: Kürt'e şirin görünme taktiği'

İstanbul’da düzenlenen gençlik şöleninde konuşan Temelli: Şimdi küçük ortak da ortaya çıkmış. O da aynı yöntem. ‘Kürt kökenli’ ne demek? Biz turunçgillerden üretilmiş meyveler miyiz? Köken neymiş. ‘Kürt vatandaşım’ diyeceksen de. Demeyeceksen sus otur.

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, İstanbul’da düzenlenen gençlik şölenine katılarak bir konuşma yaptı.

Temelli şunları belirtti: “Bundan 200 yıl önce Marx, dünyaya bir müjde veriyordu, diyordu ki; ‘Katı olan her şey buharlaşır’. Bu bir müjdeydi fakat o buharlaşan katılığın yerine kapitalist modernite çok daha katı ilişkiler üretti. Bugün kapitalist modernite yaşama dair ne varsa hızla tüketen çürüten bir sistem haline gelmiştir. Bugün Türkiye'de de kapitalizmle bu kadar barışık bir iktidar emeği de, doğayı da, tüm yaşam değerlerini de hızla çürütmektedir. Bu çürümeye itirazımız var. Bu tahakkümcü, baskıcı, şiddet dolu iktidara itirazımız var. İtirazımızın adı mücadelemizdir, itirazımızın adı radikal demokrasidir, itirazımızın adı demokratik ulus anlayışımızdır.

Şimdi bu itirazı örgütleme zamanıdır. Parklarda, sokaklarda, mahallelerde, soluk aldığımız her yerde örgütleme zamanıdır. O yüzden de siyaseti gençleştirme zamanıdır. Siyasetin gençleşmesi geleceği örgütlemektir, bugüne itirazdır. O yüzden hep birlikte genç siyasetini partimizde de çevremizde de hayata geçireceğiz.

BAŞARABİLİRİZ, ÇÜNKÜ GÜÇLÜ BİR FİKRİYATIMIZ VAR

Bunu başarabiliriz. HDK kurulduğu günden bugüne genç siyaseti var etmek için çalıştık. Eksikliklerimiz var. Hedef olarak önümüze koyduklarımıza hala ulaşamamış olabiliriz ama gücümüz var. Çünkü bizim güçlü bir fikriyatımız var. O yüzden de her konuşmamda olduğu gibi bu fikriyatın sahibine bir kez daha selam yollayacağım. Selam olsun Abdullah Öcalan'a.

4 yıl boyunca mutlak tecrit vardı. Hep dedik ki; ‘Bu tecriti uygularsanız hukuksuzluğa hukuksuzluk, adaletsizliğe adaletsiz eklersiniz. Hukuksuzluk her evden içeri girer. Kadına yönelik şiddet olur, emek sömürüsü olur, doğa talanı olur’. Dediler ki, ‘ne alakası var?’ Çünkü mutlak tecrit bir sistemdir. Özgürlüklerinin sesinin kısılması, demokrasinin önünün tıkanmasına yönelik bir sistemdir. Nitekim öyle oldu, 4 yıl boyunca Türkiye demokrasiden her geçen gün uzaklaştı. Faşizmi kurumsallaştırmaya çalışan Cumhur İttifakı tüm özgürlükleri tasfiye etti.

Şimdi tam da Demokrasi İttifakı adımımızla bu hukuksuzluğa karşı mücadelemizi yükseltiyoruz. Stratejimizle bunu ortaya koyduk. Ama bu süreçte en önemli adım gençlerin siyasete müdahalesidir. Gençlik meclislerinin yeniden güçlü bir şekilde yapılandırılması, gençlik siyasetinin, genç siyasetin daha fazla görünür olması bu yüzden önemlidir. Siyasetin gençleşmesi statükoya itirazdır. Bu statükoyu yıkmak lazım. Bu ülke faşizmi kurumsallaştıran yola bu statükocu anlayışla girdi. Gençleri siyasetten dışlayarak, kadınları siyasetten dışlayarak girdi. Bunun adı konformizmdir, kariyerizmdir. Konformizmi, kariyerizmi, hiyerarşiyi yıkmamız lazım.

TÜM GENÇLER SİYASETE

Burjuva siyaseti, bugünün hakim siyaseti bizatihi gençlere karşı örgütlenmiştir. İşte okullar, işte işyerleri, işte sokaklar, işte cezaevleri; hep gençlere karşıdır. O yüzden de eğitim sistemi bu hale sürüklenmiştir. O yüzden de bugün uyuşturucu yaygınlaştırıldı. Buna itirazımız var. Buna itirazımız olduğu için de ‘tüm gençler siyasete’ diyoruz. Şimdi genç siyaset zamanı.

Önümüzde bir örgütlenme ve yeniden yapılanma dönemi var. Şimdi bu güçlü fikriyatımızı, radikal demokrasi fikriyatımızı ilçe ilçe, il il örgütleyeceğiz. Örgütsel yapımızı güçlendireceğiz. Çok uzun süredir seçimlerde önemli işler başardık ama amaçladığımız radikal demokrasi fikriyatının örgütlenmesi sürecini ihmal ettik. Şimdi bu ihmali ortadan kaldırma zamanı. O yüzden tüm yapılarımızla çok ciddi bir mesai örgütleyeceğiz. Çünkü bu aynı zamanda onurlu bir barışı örgütlemektir. Bu aynı zamanda demokratik siyaseti toplumsallaştırmak, toplumu siyasallaştırmaktır. Burada en önemli sorumluluk da tabi ki gençlere düşüyor.

Arkadaşlarım hatırlar HDK'yi kurduğumuzda yüzde 20 gençlik kotasını şart koşuyorduk kurullarımızda. Maalesef bugün bu orana ulaşamadık. Bırakın yüzde 20 temsiliyeti, genç temsiliyetinin olmadığı kurullarımız var. Şimdi yeniden kurucu aklımıza, gençlik siyasetine, kadın siyasetine sımsıkı sarılma zamanıdır. Bu bizi güçlendirecektir.

Biz güçlü bir partiyiz. Gücümüzü tabanımızdan, halkımızın da alıyoruz. Halkımızın siyaseti değiştirme gücünden alıyoruz. Çok değil, sadece 200 gün önceye baktığımızda açlık grevleriyle, direnişle Türkiye siyasetinin kulvarının nasıl değişeceğini hep beraber gördük. Leyla Güven'in başlattığı açlık grevleriyle ve onu sokağa taşıyan annelerle aslında Türkiye siyasetinin kulvarını bir kez daha değiştirdik. Yine 31 Mart seçimlerine giderken çok önemli bir iddiayı ortaya koyduk. Dedik ki ‘kazanabildiğimiz yerlerde biz kazanacağız’. Kazandık da. Bugün bazı iller, ilçeler bizde değilse çaldıkları içindir, hile yaptıkları içindir. Oylarımızı çalarak Şırnak’ı, Muş’u, Viranşehir’i, Malazgirt’i bizden gasp ettiler. Devam ediyorlar. huylu huyundan vazgeçmez. 7’sinde neyse 70’inde de odur. Kazanamayacağımız yerlerde de demokrasi güçleriyle yan yana geleceğiz dedik, olanca gücümüzle çalışacağız dedik. Öyle de yaptık, kazandık.

31 MART’TA NE YAPTIYSAK YİNE ONU YAPACAĞIZ: SİZİ YİNE YENECEĞİZ

Şimdi İstanbul seçimlerini yeniliyorlar. Çünkü İstanbul bu sistemin sürdürülmesi için kritik. Onca itiraz yaptık hiçbirini YSK kabul etmedi. İstanbul seçiminin yenilenmesini kabul etti. Peki o zaman 31 Mart’ta ne yaptıysak yine onu yapacağız. Sizi yine yeneceğiz. Bundan kurtuluşunuz yok.

31 Mart'a giderken meydan meydan dolaşıp hepimizi kovuyordu. Bana ‘Kürt bile değil’ diyordu. O 'bile'yi Kürtlere hakaret etmek için söylüyordu. Hatırlıyorsunuz değil mi? Bizim özümüzde küfür yok, bizim özümüzde siyaset var. Onun siyaseten tükenmişliğidir onu küfre zorlayan. Yine hepimize ‘terörist’ diyordu. Her gün hakaret, her gün küfür. Ekranlar kurmuştu. Her meydanda gösteriyordu bizi. O bizi gösterdikçe biz güçlendik. Gidemediğimiz yerlere de gittik böylece. Ama ben ona söyledim. ‘Buradayız hiçbir yere gitmiyoruz’ dedim. ‘Sen gideceksin’ dedim. Gitti de. Bak şimdi alanlara çıkıyor mu, yok. Tövbe ettirdik. bir daha çıkıp bize hakaret edemez. Tövbe ettirdik.

Şimdi yeni bir taktik geliştirdiler. Kürt’e şirin gözükme taktiği bu. Aklımızla alay ediyorlar. Bir tanesi gidiyor Diyarbakır’da Kürtçe konuşuyor. Yetmiyor, ‘Kürt kardeşleri’ tekrar akıllarına geliyor. Biz kardeş olmak istemiyoruz. Biz hep beraber ortak vatanmızda eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyoruz. Seçimlere 10 gün kala bunlar ortaya çıkıyorlar ‘Kürt karadeşim’.

Şimdi küçük ortak da ortaya çıkmış. O da aynı yöntem. ‘Kürt kökenli’ ne demek? Biz turunçgillerden üretilmiş meyveler miyiz? Köken neymiş. ‘Kürt vatandaşım’ diyeceksen de. Demeyeceksen sus otur. Senden bir şey bekleyen yok zaten. Bir de literatüre bir şey daha ekliyor, ‘ciğerpareler’... Bu nedir? Bu nasıl siyasettir? Bu nasıl anlayıştır? İşte tükenmiş siyaset. Çünkü tecritle 4 yıl boyunca ülkeyi sürükledikleri yer bu. Kendilerini teşhir ediyorlar.

Şimdi 23 Haziran'da yine sandığa gideceğiz. Nerede olursak olalım, İstanbul seçmeniysek İstanbul’da olun o gün. Sandığa gidin, oyunuzu kullanın, iradenize, geleceğinize sahip çıkın. Bizim aklımızla alay edenlere en güzel yanıtı verin.

23 HAZİRAN’IN SONUCUNU BİR KEZ DAHA HDP’LİLER BELİRLEYECEK

İstanbul'da 23 Haziran'da seçim sonuçlarını yine biz belirleyeceğiz. Yine bu onurlu halk belirleyecek. Yine HDP’liler belirleyecek. O yüzden de bütün kararlılığımızla oyumuza sahip çıkacağız. 23 Haziran’da seçim sonuçları bir kez daha barıştan yana, hep birlikte bizlerin belirlediği sonuçlar olacak.

İşte bu kaygıyla bu korkuyla bize sürekli saldırıyorlar. Saldırsınlar. Asla geri adım atmayacağız. Yolumuz barış mücadelesi yoludur. Seçimden sonra da gençlerle, kadınlarla birlikte, yeni bir örgütsel anlayışla örgütlerimizi yeniden yapılandırırken, demokrasi ittifakı anlayışımızla tüm demokrasi güçlerinin yan yana gelmesi için çaba göstereceğiz. Türkiye’de tüm kesimlerin, tüm kadınların emekçilerin hak mücadelesinde, demokrasi ittifakında buluşması için yoğun bir çaba sergileyeceğiz.

Bu iktidardan mutlaka Türkiye’yi kurtaracağız. Savaş politikalarına son vereceğiz. Suriye’de, Irak’ta barış için, Kürt halkının kendi statüsünü koruyabildiği bir Ortadoğu için, Türkiye için, Türkiye’de toplumsal barışı inşa etmek için, tutsak arkadaşlarımızın özgür kalabilmesi için, yerini yurdunu terk etmiş arkadaşlarımızın yerine yurduna dönebilmesi için, yerel demokrasiyi var edip yoksulluğa çözüm bulabilmek için, anadilimizde eğitim hakkı için bu mücadeleyi demokrasi ittifakı çerçevesinde büyüteceğiz. O yüzden gençler siz yolu açın. Siz yolu açtıkça Türkiye arkanızdan gelecek, Orta Doğu arkanızdan gelecek. Türkiye’yi de dünyayı da mutlaka değiştireceğiz.”

Halk buluşması soru ve cevapla devam etti.