AKP '90'lardaki suçları da örtüyor: Kulp Davası düştü

Türk devletinin 1993'te zorla kaybettiği 11 kişiyle ilgili 'Kul Davası' düşürüldü. Sanık, dönemin Bolu Dağ Komando Tugayı Komutanı Yavuz Ertürk de beraat ettirildi.

Kamuoyunda Kulp Davası olarak bilinen, 8-25 Ekim 1993 tarihleri arasında Amed'in Kulp ilçesi ve civarında Bolu Tugayı’nın yürüttüğü askeri operasyonlar sırasında 11 kişinin zorla kaybedilmesi ile ilgili davanın karar duruşması görüldü. Ankara 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasında, dönemin Bolu Dağ Komanda Tugayı Komutanı Yavuz Ertürk, “birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürme, halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik ve cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak”tan yargılanıyordu. Sanık Ertürk duruşma salonunda hazır bulunurken, duruşmayı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Diyarbakır ve Batman Barosu avukatları da izledi.

Savcı, 24 Mayıs 2018 tarihinde görülen duruşmadaki mütalaasını tekrar ederek, “Davanın zaman aşımı nedeniyle düşmesine, kasten öldürme ve halkı kin ve nefrete sürükleme suçlarından delil yetersizliğinden” dolayı sanığın beraat etmesini istedi.

'BİR DEVLET POLİTİKASI SONUCU KAYBEDİLDİLER'

Yaşamını yitirenlerin yakınları, savcının mütalaasına itiraz ederek, sanığın cezalandırılmasını istedi. Yakınlardan Aslan Şimşek, "25 yıldır hukuk mücadelesi veriyorum. Cezalandırılmasını istiyorum” şeklinde itirazda bulundu.

Müşteki avukatlarından Erkan Şenses, 1993 yılında 11 kişinin gözaltına alınarak kaybettirilmesini, devletin o tarihlerde Kürt illerinde uyguladığı bir konsept olduğunu söyledi. Şenses, “Bu dava, 93 yılında devletin terörle mücadele konsepti adı altında yaptığı ve bölgedeki insanlara köyleri boşalttırmak, dehşet duygusu yaratmak amacıyla kamu görevlilerinin işlediği cinayetler nedeniyle açılmış bir dava. Bu bir devlet politikasıdır" dedi.

O dönemki tanıkların beyanlarına yer veren Şenses, “Kulp Askeri Mahkemesinde tanıklar ‘Askerler bizi gözaltına aldı, daha sonra bizi bıraktı ama 11 kişiyi bırakmadı’ şeklinde beyanları var" diyerek, "Açık tanık beyanlarına rağmen iddia makamının beraat talep etmesini anlamıyoruz" diye ekledi.

'DEVLET BARIŞI ENGELLİYOR'

Ardından müşteki avukatlarından Nahit Eren söz aldı. Eren, cezasızlık politikasının bu davalar yoluyla ispat edilmesi gerektiğini belirtti. Eren, "Bu devlet eğer cezasızlık politikasından vazgeçtiğini bu davalar yoluyla ispat edemezse bu ülkede toplumsal barışı inşa etmek mümkün değildir” diye konuştu.

Avukat Abdullah Zeytun da savunmasına '90’lı yıllarda yaşanan ağır insan hak ihlallerine değinerek başladı. Ancak Zeytun’un sözü de mahkeme başkanı tarafından kesildi. Mahkeme başkanı Zeytun’a “Biz bir dönemi yargılamıyoruz” dedi.

Yaşanan kısa süreli gerginliğin ardından savunmasına devam eden Zeytun, “ Evet, biz bir dönemi yargılıyoruz. Davanın tanımı zorla kaybedilme davası. Dosyada 11 kişinin yaşamını yitirmesi ile ilgili dava görülüyor ama o dönemde sadece 11 kişi değil bu ve benzeri olaylarda en az bin 250 kişinin üzerinde zorla kaybettirme yaşandı” dedi. Mahkeme başkanı bu sözleri de engellemek istedi.

'ADALET DİLENMİYORUZ'

Avukat Nilay Narman da mahkemeden adalet dilenmediklerini, mevcut anayasa ve mevzuata göre sanığın işlediği suçlardan cezalandırılması gerektiğini söyledi.

SANIK AVUKATI TAHRİK ETTİ

Sözü sanık Ertürk’ün avukatı Arda İşgören aldı. İşgören, 11 kişinin zorla kaybettirildiği Kulp Şenyayla bölgesinde yapılan operasyonun başarılı olduğunu ve hâlâ bölgede bulunan görevlilerin örnek aldığı bir operasyon olduğunu savundu.

İşgören, 2004 yılında bir vadide bulunan ve yapılan incelemeler sonucu kayıp 11 kişiye ait olduğu tespit edilen kemiklere ilişkin, "Kemiklerin nasıl bulunduğu şüpheli, bulduklarını söyledikleri yer bile şüpheli" şeklindeki açıklamasına yakınlarını kaybeden ailelerden tepki ve itiraz geldi. Aileler sanık avukatına "Yalan söylüyorsun" diye tepki gösterirken yaşanan gerginlikten dolayı duruşmaya ara verildi. Duruşma salonuna çıkarılan yakınlardan biri fenalaşarak bayıldı.

DAVA DÜŞÜRÜLDÜ

Mahkeme heyeti, davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, sanık Yavuz Ertürk'ün "kasten birden fazla kişiyi öldürme" ve "halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik" suçlarından yeterli delil elde edilmediği gerekçesiyle beraatına karar verdi.