Anne Kurt: Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız

26 gündür açlık grevinde olan tutsak Abdullah Kurt'un annesi Nazife Kurt, "Duyarlı tüm insanlar ellerini vicdanlarına koysunlar, 317 tutsak şuan grevde. Çocuklarımıza sahip çıkmamız lazım" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sona ermesi talebiyle Kürdistan ve Türkiye cezaevilerinde başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemleri 70'inci gününde. Antep H Tipi Cezaevi'nde tutsak olan Abdullah Kurt da 26 gündür açlık grevi eyleminde. Aydın'ın Ortaklar ilçesinde doğan Kurt, lise birinci sınıfa kadar okudu.

Defalarca gözaltına alınan Kurt, 2009 yılında tutuklanarak İzmir-Kırıklar Cezaevi'ne gönderildi. Burada bir yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan Kurt, aldığı 'cezanın' onanmasıyla birlikte yakalanarak tekrar cezaevine konuldu. İkinci tutukluluğunda ilk olarak Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutulan Kurt, Antep L Tipi Cezaevi'ne, oradan da aynı kampüs içerisinde bulunan H Tipi'ne sürgün edildi.

AİLECE HAPSEDİLMİŞLER!

Abdullah Kurt'un babasının da toplamda 15 yıl hapishanede kaldığını söyleyen anne Nazife Kurt, oğlu Abdullah'ın çocukluğunun çok zor şartlarda geçtiğini kaydetti. Abdullah, 5 aylık iken babasının tutuklandığını belirten anne Kurt, yaklaşık 11 yaşındayken de babasının hapishaneden çıktığını ifade etti.

Anne Kurt, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Abdullah'ın çocukluğu her ne kadar zor geçse de kendisi bizi hiç üzmedi. Çok iyi bir çocuktur. Gittiği her yerde kendisini sevdiriyordu. Babasının görüşüne onunla birlikte de giderdik ama sürekli onu götürmezdim yanımda. O yüzden de babası hapishanedeyken Abdullah onu tanımıyordu. Bir gün babası Çanakkale'de hapisteyken 'Anne bu adam kim?' diye sordu bana. Ben de onun babasını olduğunu söyledim ona. Böylelikle artık yavaş yavaş babasını tanımaya başladı."

KÜÇÜK OĞLU İLE BİRLİKTE HAPSEDİLDİ

Oğlu Abdullah'ın, babasının siyasi geçmişinden çok etkilendiğini dile getiren anne Kurt, "Zaten 2010'un Aralık ayında ben cezaevinden çıktım. Küçük oğlum Harun ile birlikte bir basın açıklamasına katıldığım için 7,5 ay İzmir-Bergama Cezaevi'nde kaldım.

Sürekli evimizin basılması, gözaltı ve tutuklama süreçlerini yaşadığımız için 2011 yılında Diyarbakır'a taşındık. Abdullah, tüm bunlardan çok etkilendi. Ben çıktıktan bir buçuk-iki ay sonra Abdullah tutuklandı. O tutuklandıktan sonra babası da ikinci kez tutuklanmıştı ve Diyarbakır'da cezaevindeydi" diye konuştu.

'ÇOCUKLARIMIZ EYLEMLERİNDE HAKLILAR'

Açlık grevi eyleminin 16. gününde oğlu Abdullah'ın açık görüşüne gittiğini aktaran anne Kurt, şöyle konuştu: "Çok kararlı olduğunu ve eyleminin sonuna kadar devam edeceğini söyledi. Eyleminden çok mutlu olduğunu ve tecrit sona erinceye kadar bu eylemin bitmeyeceğini belirtti. Sağlık durumu 16. gün olmasına rağmen iyi değildi. 4 kiloluk bir kaybı vardı. En son beni aradığında ise 6 kilo kaybettiğini söyledi.

Başta Leyla Güven olmak üzere direnen herkese selamlarını iletti. Tecridin kabul edilemeyeceğini söyledi. Zaten tecrit Türkiye yasalarına göre de insanlık suçudur. Tecridi kırmak bu eyleme girdiler ve eylemlerinde de haklılar. Kamuoyundaki duyarlı tüm insanlar ellerini vicdanlarına koysunlar ve 317 tutsak şu anda açlık grevindeler. Bunlara sahip çıkmamız lazım."

DUYARLILIK ÇAĞRISI

Çocuklarının her gün ölüme yürüdüğünü vurgulayan anne Kurt, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Leyla Güven bugün 108, zindandakiler 70 gündür grevdeler. Yine Avrupa ve diğer ülkelerde 90. günü geçen arkadaşlar var. Onlar hepimizin çocuklarımız. İçlerinde kadın arkadaşlar da var. Bunun için hepimiz duyarlı olmalıyız. Onlara sahip çıkmalıyız. Herkese bizi yalnız bırakmamaları çağrısında bulunuyorum. Cezaevlerinden bir tane tabut çıkarsa, bizim için hiçbir şeyin anlamı kalmaz.

Buradan hükümete de çağrımız, bir an önce tecride son vermeleridir. Çocuklarımız da bu vesileyle grevlerini bırakacaklar. Çünkü çocuklarımız orada erirken, biz de burada eriyoruz. 317 kişi az bir sayı değil. Giderek bu sayı çoğalıyor. Çocuklarımız zaten cezaevlerindeler, bu yetmiyormuş gibi bir de tecrit uyguluyorlar. Tecridin bir an evvel son bulması gerekiyor."