Avcı: Ülkenin beka değil, Erdoğan-Bahçeli sorunu var!

Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı Mustafa Avcı, AKP-MHP'nin tehditle kazanmaya çalıştığını ancak 31 Mart'ta kaybedeceğini belirtti.

Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı Mustafa Avcı, seçim çalışmaları ve siyasal sürece ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı...

'14-0'I HEDEFLİYORUZ!'

Yerel seçimlere sayılı günler kaldı. Van Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanı olarak yürüttüğünüz kampanya ne durumda?

57 milyon 93 bin 985 seçmen oy kullanacak. Bunların 1 milyon 200 bin 392’si ilk kez 31 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak olan yeni, genç seçmendir. Van’da da şu an için 652 bin 809 seçmen bulunmaktadır. Haliyle her seçim artan bir seçmen sayısı var. Bununla beraber her yeni seçimde biraz da yeni seçmene dokunmak, onları kazanmak adına farklı çalışmalarınız oluyor. Van’da 24 Haziran seçimlerimden bugüne 12 bin 877 seçmen sayısı artmıştır.

Tabii söz konusu seçim özellikle de yerel seçimler olunca seçmene ulaşmada işin rengi biraz daha değişiyor. Genel seçimlerden farklı olarak tüm seçmene dokunmak bir yerden sonra evine gitmek ve elini sıkmak, göz göze bakmak gerekiyor. Bunun için HDP Van Büyükşehir Belediye eşbaşkan adayları ve 13 ilçemizin belediye eşbaşkan adaylarıyla iki aydır aralıksız bir seçim kampanyası yürütüyoruz. Öncelikli olarak merkezi 3 ilçe olmak üzere tüm ilçelerde seçim çalışmalarını yürütecek olan HDP Seçim Örgütlenme Komisyonlarımızı kurarak buna bağlı olarak alt komisyonlar oluşturulduk. Örgütlenme, bilgi işlem, basın, teknik, hukuk, strateji, hareketli seçmen komisyonlarımı kurarak çalışmalarımızın startını verdik.

Bu yerel seçimlerde başta Van olmak üzere tüm bölge illerinde büyük bir başarı yakalayacağımıza inanıyoruz. Van’da da 14-0 yapmak üzerinden yoğunlaşmalarımız ve buna bağlı olarak seçim çalışmalarımız var.

'HER ÇALIŞMAMIZ BASKIYLA KARŞILAŞIYOR'

Seçim kampanyasında herhangi bir baskı ya da engellemeyle karşılaşıyor musunuz?

HDP olarak her dönem, ne zaman bir seçim olsa ve bu ülkenin yasalarıyla kurulmuş legal bir siyasi parti olarak çalışmalara başladığımız anda, karşımızda hemen de devletin kolluk kuvvetleri hukuksuz bir şekilde bitiveriyorlar. Önceki dönemlerde olduğu gibi 31 Mart 2019 yerel seçimlerine daha giderken maalesef yine sistemin zor aygıtlarıyla karşılaşıyoruz. Van ve bağlı ilçelerinde yürüttüğümüz seçim çalışmalarımız kapsamında yaptığımız büro açılışlarımız, ilçe mitinglerimiz, mahalle çalışmalarımız kolluk güçlerince keyfi yada verilen talimatlar doğrultusunda fütursuzca engellenebiliyor ya da sınırlama getiriliyor.

Bunu bir iki örnekle açmak gerekirse; merkez ilçemiz olan İpekyolu’nda seçim büromuzu açmak için sahne olmadığı için seçim otobüsümüzü kullanmak istedik, buna izin verilmedi. Çaldıran’da ilçe örgütümüzün izin aldığı ilçe mitingine giderken seçim konvoyumuzun önü ilçe girişinde tutularak arama ve kimlik kontrolü yapma gibi engelleyici tutumlar sergilenmiştir. Zaten miting alanlarına girişte üst aramaları kimlik kontrolleri yapılıyor bunu birçok kez farklı yerlerde yaptılar, bıktırmak üzerinden yaklaşıyorlar. Başkale’de de aynı manzarayla karşılaştık. Jandarma karakolunda aynı yönteme tabi tutulmak istendik.

Yine ilçelere bağlı dış mahallelerde çalışma yürüten yöneticilerimiz de keza aynı uygulamalarla karşılaşabiliyor. AKP’nin belediye başkanlarına onlarca polis ve zırhlı araçlarla eşlik eden hatta bazı yerlerde onlarla beraber seçim çalışması yürüten kolluk güçleri, söz konusu partimiz olunca tam tersi bir tutum içine giriyorlar. Buna ilişkin şunu net olarak belirtebiliriz ki adilane ve eşit koşullarda bir seçim çalışması asla yok. Geçmişte de yoktu bugün de yok.

'ACİL UYGULAYACAĞIMIZ PROJELER OLACAK'

Hizmete dönük projelerinizi kamuoyuna açıkladınız. Bu projelere ilişkin değerlendirmeleriniz neler?

Parti olarak halkımızın yüzde 65-70’e varan bir oy oranıyla destek sunmasıyla 3 dönem Van Belediyesi’ni yönetmek gibi bir şansımız oldu. Aynı durum Diyarbakır, Batman gibi illerde de geçerli. Lakin her yönetim esnasında belediye başkanlarımız ya tutuklandı ya da yerlerine kayyumlar atanarak seçim sürelerini tamamlamalarına izin verilmeden görevlerinden uzaklaştırıldı. Partimizin belediyeyi yönettiği dönemlerde Van’a büyük hizmetleri olmuştur, bu durum Van halkının vicdanında su götürmez bir gerçekliğe sahiptir. Bizler de yeni dönemde yerel seçimler öncesi teknik ekipler, strateji komisyonları kurarak Van merkez ve ilçeler olmak üzere aciliyet arz eden sorun ve eksikliklerinin bir nevi fizibilite çalışmasını yaparak birçok proje hazırladık. Bu projelerle öncelikle Van’da aciliyeti olan sorunları çözmeyi hedefliyoruz. Bu projeleri aşamalı olarak hayata geçirirken aynı zamanda yeni projelerle de kentimizi modern, yaşanabilir, ekolojik dengeleri gözeten müreffeh bir seviyeye taşımak için de ayrıca projelerimiz olacaktır.

AKP’nin kayyum siyasetinin yereldeki yansımalarına ve halkın tepkilerine ilişkin gözlemleriniz neler?

Öncelikle kayyum politikası milyonlarca seçmenin iradesine saygısızlıktır; irade gaspıdır. Gasp yüz kızartıcı bir suç olmasına rağmen ve yasalarda cezai yaptırımları açık olmasına rağmen maalesef bu suçu AKP kendisi imtina etmeden işlemiştir. Hem kendi seçmenimizin hem de diğer siyasi parti seçmenlerin tepkisi büyüktür. Kayyum atamalarıyla halkın evi, hizmet alanı olan belediyeler etrafı metrelerce yükseklikte olan beton bariyerlerle çevrilerek karakollara dönüştürülmüş durumda. Belediye girişlerine X-ray cihazları doldurup polis arama noktalarının kurulması halka ayrıca bir eziyet ve hakarettir.

'TEHDİTLE KAZANMAYA ÇALIŞIYORLAR'

AKP Van Milletvekili, yerel seçimleri kaybetmeleri halinde Van'da başörtülülerin caddelerde yürüyemeyeceğini ileri sürdü ve "Esnaflar huzurlu olmayacak, silahlı çeteler yine şehirde peydahlanacak" dedi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu karalama ve iftira söylemleri, bahsettiğiniz AKP’li vekilin tek değil AKP’nin genel politikasının ürünüdür. AKP’nin bölge illeri başta olmak üzere ülke genelinde politikaları bu yönde. Korku ve tehdit üzerine yeniden halkı, toplumsal tüm kesimlere korku salarak etraflarında kümelemek, onları bu formülle bloke etmeyi amaçlamaktadırlar. Yani şimdi bunların kastettiğine kendi yöneticileri başta olmak üzere partilerine oy veren hiçbir seçmen de inanmıyor.

Kayyumu kendileri atamış, talanı kendileri yapmış, hırsızlığı kendileri yapıyor, ihale yolsuzluğu kendileri yapıyor ama hâlâ kalkmış, bu halkın seçilmiş iradelerine hakaret ediyor, iftira atıyorlar. Bu karalama ve iftira politikaları siyaset ahlakına uygun değildir. Bu söylemleri ne bizler ne de halkımız asla ciddiye almıyor ve bu karalama kampanyasına en büyük cevap 31 Mart günü verilecektir.

'HALK HİZMETLE BİZİM DÖNEMİMİZDE TANIŞTI'

Yeni dönemde tekrardan yönetime geldiğinizde yarım kalan projeleri de tamamlama hedefiniz var mı?

Türkiye Cumhuriyeti’nin 96 yıllık tarihi boyunca bölge illerine dönük maalesef devletin ekonomik-politik yaklaşımı hep aynı seyirde olmuştur. Bölge illerinde Diyarbakır, Van, Batman belediyelerini 80 yıl boyunca yönettiler ve biz iki-üç dönem başa gelmeden önceye kadar da birçok mahallede su, yol, kanalizasyon dahi yoktu. Mesela Van Gürpınar ilçesinin merkez mahallelerinde mahalleli 2014 yılında belediyeyi kazanmamızın ardından kanalizasyon hizmetiyle tanıştı.

Yani projelerimize ilişkin bilgilendirme yaparken de belirttiğimiz gibi bu halkın, bu kentin öncelikli sorunları var, ilk etapta acil çözüme kavuşturmamız gerekenler bunlardır. Ve bizden önceki Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız Bekir Kaya’nın yapmayı planladığı projeleri var, bu projeler tamamıyla bu kente, bu halka büyük fayda sağlayacak olan projelerdir. Biz Bekir Başkan'ın bıraktığı yerden tamamlayarak tüm yeni projelerimizi hayata geçirmek için çaba göstereceğiz.

'BİLİM VE KÜLTÜR-SANAT KENTİNE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ'

Bir Vanlı olarak, Van’a ilişkin imkan ve destek programları el verdiği takdirde yapmak istediğiniz bir projeniz var mı?

Bir Vanlı olarak Van’a ilişkin en büyük hayalim, Artos ve Süphan dağı arasında 1661 rakımında bulunan bir okyanusu andıran Van Gölü’nün mavisini koruyarak; kıyısında da yeşiline yeşil katarak mavi-yeşil bir tonda modern, yaşanabilir, insanların mutlu olduğu bir kartpostallık kent. Bu minvalde Van Gölü kıyısında tüm bölgeye hatta ülkeye hitap edecek bilim, sanat, kültür akademileri kurarak kentimizi bir bilim, aydınlanma, kültür-sanat kentine dönüştürmek.

Van, tarihi-kültürel olarak büyük bir geçmişe sahip. Urartular'a başkentlik yapmış ve şu an bölgenin en çok ilgi odağı olan bir şehir. Belediye olarak tarihi ve kültürel dokusuna katkı sunarak turizmi de canlandırmak adına çalışmalarınız olacak mı?

Van bölge illeri arasındaki stratejik konumu, nüfus yapısının yoğunluğu, sosyolojik ve politik, doğal ve tarihi dokusuyla farklı bir yere sahip bir kent. Van, Huriler'den Urartular'a, oradan Medler gibi tarihi uygarlıklara ev sahipliği yapmış bir kenttir. Bundan dolayıdır ki Sasaniler ile Bizanslılar, Persler-Makedonyalılar ve daha birçok imparatorluk Van şehrine sahip olmak için büyük mücadeleler vermiş ve bir şekilde bu kente sahip olmuşlar, yönetmişler ve yok olurken de arkalarında bir medeniyet, bir tarih, bir kültür bırakmışlardır. Bu yüzden M. Ö. 5000-3000 gibi bir tarihe sahip Van kentinin bu tarihi kültürel zenginliğine sahip çıkarak geleceğe taşımak elbette çok önemlidir.

Fakat bahsettiğimiz konularda plan-proje yapmak siz de takdir edersiniz ki merkezi hükümetlerin politikalarıyla turizm-kültür bakanlıklarının yetkisinde olmakla beraber belediyelerin de kısmi sorumlulukları, alanları vardır. Bu kentin tarihi dokusunu, kültürünü turizmine katkı sunmak, geliştirmek adına belediye olarak elbette çalışmalarımız olacaktır. Buna ilişkin projelerimizi açıklarken bir yol haritamız vardı. Bundan hareketle bunun daha ilerisine taşımak gibi bir çabamız olacaktır.

'HUKUKSUZCA İŞTEN ÇIKARTMAYA KARŞI ÇALIŞMAMIZ OLACAK'

Kayyum sürecinden sonra Van’da HDP dönemi ve onun öncesinde belediyede çalışan binlerce işçi-emekçi, hukuksuzca işten çıkartıldı...

Kayyum siyaseti, bu tutumunun referansını merkezi hükümetin “muhtaç et-itaat etsin “ politikalarından almaktadır. İnsanları ekmeğinden, işinden, aşından etmek ve onları bunlarla tehdit edip itaat etmelerini istemek hiçbir vicdana ve ahlaka sığmamaktır. Maalesef belediyelerimize atanan tüm kayyumlar AKP’nin eliyle bu pratiğin sahibi olmuşlardı. Binlerce kişi “iltisak” bahanesiyle işinden edildi. Bu insanlara suçlu muamelesi yapıldı.

Hiçbir yasada-hukukta kendisini işinden-aşından ederek uygulanan bir cezai yaptırım olamaz. Elinde somut yasal bir suç delili varsa bu insanlara ilişkin adli mercilere suç duyurusunda bulunursun, bu insanlar mahkemelerde yargılanır, eğer suçlu görülürlerse ancak o vakit işten çıkarma tasarrufuna sahip olabilirsin. Fakat bu asla yapılmadı. HDP olarak buna ilişkin hukuk komisyonlarımızın çalışmaları var. Van Belediyesi ve bağlı tüm ilçe belediyelerinde yönetimi tekrardan aldığımızda bu konuya ilişkin yoğun bir çalışma yürüterek bu hukuksuzlukların giderilmesi için çalışmalarımız şüphesiz olacaktır.

'ÜLKENİN BEKA DEĞİL, ERDOĞAN-BAHÇELİ SORUNU VAR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sizleri yani partinizi bir 'beka sorunu' olarak değerlendiriyor. Siz bir beka sorunu musunuz?

AKP siyasi geleneği geçmişten günümüze kendini hep bir mağduriyet politikası üzerinden yaşatan bir tutumun, siyaset ahlakının sahibi olmuştur. Bir zamanlar başörtüsü siyaseti üzerinden oy devşirenler her seçim bu ve benzeri istismar alanları üzerinden oy avcılığı yaptılar. Dönem dönem de büyük geniş katılımlı askeri operasyonlar vb. girişimlerle seçimlerde önce oy devşirdiler.

Şimdi de 31 Mart seçimleri öncesi elde hiçbir mağduriyet malzemesi kalmayınca bu sefer de ‘beka’ sözcüğünü dillerine pelesenk etmişler. Neyin bekası, neyin sorunu ? Yani kendisi gibi sağ bir parti olan İYİ Parti'yi, Saadet Partisi'ni bile bir beka sorunu olarak gören bir siyasi çöküntüye sahip olan AKP-MHP ittifakı var karşımızda.

Partimizin bölge illerinde ve batı illerinde ortaya koyduğu 31 Mart taktiğine çok içerlenmiş olacaklar ki ya da kendilerine büyük kaybettireceğini anlamış olacaklar ki bu yüzden cumhurbaşkanından bakanına, il başkanlarından tüm bürokratlarına hepsi partimize saldırıyor, hakaret ve iftira suçu işliyorlar. Bir yasal siyasi partinin kendine göre ortaya koymuş olduğu seçim stratejisini içine sindirmeyen AKP-MHP blokunun, HDP’yi ve diğer tüm siyasi partileri beka sorunu olarak görmesi veya göstermeye çalışması abesle iştigaldir. Bu ülkenin beka sorunu yoktur, Erdoğan-Bahçeli sorunu vardır. Onların kaybetmekten korktukları koltukları, sarayları, bir Anadolu köylüsünün asla hayal bile edemeyeceği şatavatlı hayatları var. Bu yüzdendir bu telaş, bu kıyamet. Telaş etmesinler; halk iradesi tecelli ettiğinde kimsenin kimseye 'terörist’ deme lüksü kalmayacak.

Van '90'lı yıllarda köy boşaltmalarıyla beraber bugüne kadar hâlâ çevre illerden göç alıyor. Nitekim Van merkezi şu an için Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı, aynı zamanda Arap, Kuresini, Azeri, Türklerin yaşadığı bir kent. Bu heterojen toplum yapısını kapsayıcı çalışmalarınız olacak mı?

Sizin de belirttiğiniz üzere Van her gün göç alan ve yerleşim alanları olarak büyük bir kent. Bu kentte yaşayanlar ve bu kente bir şekilde göç edip gelen tüm yurttaşlarımızın tarihi, kültürel, sanatsal aslında çok ortak paydası var. Kentin heterojen yapısı, varlığı bu kentte yaşayan her Vanlı için bir şans, bir kültürel zenginliktir.

Bizler HDP olarak zaten Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Arabı, Farsıyla, Bulgarı, Göçmeniyle, Rumu, Ermenisiyle bu ülkede yaşayan herkesin partisiyiz. Ve bundan hareketle şu an Meclis'te bulunan HDP milletvekilleri bahsettiğimiz tüm bu halkların rengini HDP’nin sayesinde Meclis'e taşımıştır. Van’da da partimizin bu pratiğinden referansla tüm kesimleri kucaklayıcı bir anlayışın sahibi olacağımızdan zaten kimsenin şüphesi yoktur. Şu an Van’da tüm kesimlerden belediye meclis üyelerimiz var; en başta seçilebilecek yerde kendilerine kontenjan ayrılmıştı.