Bağımsız bir gazetecinin gözünden Güney Kürdistan krizi....

Bağımsız gazeteci Sylvain Mercadier, Arap ve Müslüman dünyası için kendisini referans olarak öne süren Orient XXI gazetesinde Güney Kürdistan’daki krizi yazdı.

Eylül 2018’deki seçimlerden bu yana daha yeni yeni oluşmaya başlayan hükümete dikkat çeken Mercadier, bölgenin siyasi yöneticilerinin, kurumlarda gerçek anlamda reform yapmak yerine eskinin mantığı devam ettirdiklerinin altını çizdi.

GORAN DA AİLE PARTİSİ SAPMASINA UĞRADI

Mecadier’nin analizi özetle şöyle:

“Hilelerle lekelense de, 2018 genel ve bölgesel seçimler elitlerin yeniden sahneye çıkmasını sağladı. Erbil ve Duhok, fiili olarak halen Barzani klanının Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) tarafından, Süleymaniye ise Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) vasıtasıyla Talabani ailesinin hakimiyetinde bulunuyor. 2017 fiyaskosundan sonra ciddi bir şekilde prestijleri sarsılan hakim partiler yeniden Irak Kürt siyaseti sahnesinin kilit aktörleri olarak kendilerini dayatmayı başardı.

İçerde, yine de çok sayıda kırılma yaşanıyor ve hiç olmadığı kadar, iktidar paylaşımına dayalı adam kayırma ağları üzerine kurulu aile klanlarının egemenliğine maruz kalıyor. Bir zamanlar üçüncü demokratik yol umudu olarak öne çıkan Goran partisi de bu fenomene kapıldı.”

KDP, YNK ve Goran partilerinde hakim olan “klan” anlayışına dikkat çeken Mercadier, son olarak bu sapmaya uğrayan Goran için şöyle diyor: “Goran da, partinin başına nihai olarak geçmeye çalışan kurucu Neçirvan Mustafa’nın oğulları ile aynı ailesel sapmalara maruz kalıyor.”

STATÜKOYA GERİ DÖNÜLDÜ

Mercadier şöyle devam ediyor:

Uzun süren müzakerelerden sonra, iki hakim parti (KDP ve YNK) nihayet stratejik bakanlıkların paylaşımı üzerine anlaşmışa benziyor. Goran, zayıf seçim sonuçlarını gidermek için bölgesel parlamento bünyesinde KDP ile taktik ittifakı tercih etti. Bu entrikalarla derin bir şekilde kırılganlaşan bölgesel kurumlar ise çok kötü bir rol oynuyor. Bağımsız komisyonlar ve adli sistem, gayri resmi anlaşmalarla neredeyse tamamen iki partinin hakimiyeti altına girdi. Böylece, referandum öncesi statükoya geri dönüldü. İki partinin iktidara el koymasına karşı güvenilir bir alternatif sunacak muhalefet umudu da yok. Kürdistan Bölgesel Hükümeti hiç olmadığı kadar krizde”

Güney Kürdistan’ın aynı zamanda komşuları arasında sıkıştığına dikkat çeken gazeteci, Irak, İran, Türkiye ve ABD’nin etkisine işaret ediyor.

ELİTLER KAZANDI AMA HİÇBİR PERSPEKTİF SUNMUYORLAR

Tüm bu tehlikelere işaret eden Mercadier, analizini şöyle tamamlıyor:

“Ekonomik olarak bir iyileşme olmasına rağmen Kürt bölgesi çok çeşitli tehlikeler altında kalmaya devam ediyor. Derinliğine istikrarsız bir jeopolitik ortamda, Kürt elitler yeniden yükselmeyi ve kontrollerini güçlendirmeyi başlardı ama kendi toplumlarına hiçbir siyasi açılım perspektifi sunmuyorlar.”