Gedo: 15 Şubat'ta dört parçada yas vardı

Suriye Kürtleri Demokratik Sol Partisi Genel Sekreteri Salih Gedo, 1999 yılında Rojhilat, Başur ve Rojava Kürdistan’da tanıklık ettiği 15 Şubat Komplosu'nun Kürtler üzerindeki etkisini anlattı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Uluslararası Komplo temelinde Kenya’da esir alınıp Türkiye’ye teslim edildiği 15 Şubat 1999, Kürt halk tarihine kara gün olarak geçti. Her dört parça Kürdistan ve yurt dışındaki Kürtlerin duyduğunda infiale geçtiği komploya karşı “Güneşimizi karartamazsınız” şiarıyla 63 insan kendini yaktı.

Komplo Kürtlerin tüm çabaları sonucu hedeflerine ulaşmadı fakat Kürt Halk Önderi üzerinde 2015 Nisan’dan bu yana tecrit içinde tecrit aralıksız sürdürülüyor. Komplo ve İmralı esaretinin 21. yılına ise Kürt Halk Önderi üzerindeki aralıksız ağırlaştırılmış tecrit ve buna karşı 300’ün üzerinde Kürt siyasetçi, tutsak, diplomat ve aktivistin süresiz dönüşümsüz açlık greviyle girildi. 

Komplonun yıl dönümünde Suriye Kürtleri Demokratik Sol Partisi Genel Sekreteri Salih Gedo, 1999 yılında Rojhilat, Başur ve Rojava Kürdistan’da yaşadığı 15 Şubat Komplosuna ilişkin anılarını anlattı. Salih Gedo, tecridin Öcalan’ın Suriye ve Ortadoğu’na geliştirdiği çözüm projesinin başarıya ulaşmaması için ağırlaştırıldığını söyledi. 

'KOMPLOYU ROJHİLAT'TA DUYDUK’

Gedo'nun anlatımları şöyle:

"15 Şubat’ta Başkan Kenya’da uluslararası planla alındığı zaman ben Rojhılat Kürdistan’ındaydım. Bizler bir grup olarak Rojava Kürdistan yoluyla Süleymaniye’ye gidiyorduk. Akşamdı ve bir lokantadaydık. Lokanta doluydu, birçok insan vardı. Bir televizyon vardı, orada ve televizyonda Başkan’ın Kenya’da tutuklandığını duyduk. 

KÜRT BOYACININ FERYADI

Lokantanın içinde Rojhilatlı bir Kürt ayakkabı boyacılığı yapıyordu ve bu olayı duyduğunda sandığını kaldırıp yere attı. İki eliyle kafasına vurmaya başlayıp, 'Hawar hawar! Kürtlerin evi yıkıldı' diye feryat etti. O zaman herkes olayın farkına vardı. 1999 yılının 15 Şubat’ıydı ve Rojhilat'taydım. O günü asla unutmam. Kürtlerin en kara günüydü.

SÜLEYMANİYE’DE YAS HAVASI

Rojhilat'tan Başur'a geçtik.  Süleymaniye’ye geldik. Orada da yine bir yas havası vardı. Halk çok çok üzgündü.   Kadınlar ağlıyordu, halk çok öfkeliydi, şehrin bir bölümünde dükkânlar kepenk kapatmışlardı ve yaşanan bu olay halk için çok zordu. Başkan tüm Kürtlerin yüreğinde, bilincinde yer etmişti. Herkes bir parçasını yitirmiş yada her an yitirecekmiş gibiydi.

‘MAM CELAL BAŞKAN İÇİN ENDİŞELİYDİ’

3 gün sonra Mam Celal Talabani’yi gördüm. Bana, 'Salih, Başkan için ne yapabiliyorsanız yapın, Kürtlerin başına çok büyük bir talihsizlik geldi. Halkı görün, yürüyüşler düzenleyin, ne eylem yapabiliyorsanız yapın' dedi. Mam Celal Türklerin vicdansız olduğunu ve Başkan’ı yok etmelerinden korktuğunu söylüyordu. Hepimiz hem şokta hem de çok endişeliydik. 

‘ROJAVA YASA GİRMİŞ GİBİYDİ’

Yaklaşık 15 gün Başur’da kaldıktan sonra Rojava’ya geldik. Şam’a gittik, orada bazı konsolosluklarla görüşme yaptık. Amerika, Fransa, İngiliz, İtalya, Rusya konsolosluklarıyla görüşüp bu durumu kınadık ve bu noktada bir baskı yapmalarını istedik. Bu olaydan Türk devleti ve Amerika’nın bu meselede sorumlu olduklarını söyledik. O zaman Suriye’nin başkenti Şam’da kimi eylemler yaptık. 

Şam’daki Kürtler eylemlere katılım yaptı. Herkes Başkan ve Kürtlerin geleceği için kaygılıydı. Rojava'da ise her evden bir cenaze çıkmış gibiydi. Herkes evindeki en kıymetli kişi yaşamını yitirmiş gibi yastaydı. 

‘HALKIMIZ KURTULUŞU BAŞKAN VE PARTİDE GÖRÜYORDU’

Bunlar neyin göstergesidir? Başkan Kürdistan’daki en büyük partinin başkanıdır. Ve yine Kürdistan’ın en büyük parçasında Kürtlerin yarısından çoğunun içinde bulunduğu parça, 25 milyon Kürdün içinde bulunduğu Bakur'da mücadeleye başladı. Milletimiz her dört parça Kürdistan’da da Kürt halkı büyük umutlar ve beklentiler içinde Başkan Apo’ya bağlılardı. 

Halkımız kurtuluşu Başkan’da ve partide görüyordu. Başkan tutuklandığında halkta şu korku oluştu; parti de onunla beraber baskılarla yok edilmek istenecektir. 

‘BAŞKAN ÖĞRENCİLERİNİ İYİ EĞİTMİŞTİ’

Önderlik başında olmadan yapamaz dedikleri PKK komplodan sonra da büyük bir güç ve kararlılıkla, kazandığı tecrübelerle devam etti. PKK yine PKK olarak kaldı ve güçlendi.

Böylelikle halktaki PKK’nin biteceği korkusu da bitti. PKK aksine güçlendi ve büyüdü. Başkan’ın eğittiği kişiler ise belli ki gerçekten bu eğitimi iyi almışlardı. Partiyi ayakları üzerinde durur halde büyütüp güçlendirdiler. 

'İMRALI’DA DA BAŞARDI'

Başkan Apo ise bütün bu baskılara rağmen zindandan, İmralı’dan yoldaşlarına ve halkına sesini duyurabildi, oradan da nasıl ilerleyecekleri, nasıl çalışacaklarının talimatları ve perspektiflerini faklı yollarla da olsa onlara ulaştırdı. Parti, hareket ve mücadele büyüdü.  Rojava’da gelişen devrime ilham oldu. Rojava Önder Apo felsefesiyle başardı ve yoluna devam ediyor. 

‘PROJESİNİN BAŞARISINI ENGELLEMEK İSTİYORLAR’

Önderliğin İmralı koşullarındaki esareti ve direnişi 21. yılına girdi. 2011’den bu yana avukatlarıyla görüşemiyor. Ailesiyle bile görüşemiyor ve çok ağır bir tecritte tutuluyor. Bu tecridin nedenleri var. Birinci neden, Önderliğin Ortadoğu ve Suriye’de yaşanan krize çözüm bulmak için geliştirdiği projenin başarıya ulaşmasını engellemek istiyorlar. Bugün bu proje sadece Kürtleri değil Arapları, Hristiyanları, Türkleri tüm halkları ve kadınları etkiliyor. Bu nedenle Başkan’ın düşüncelerinin insanlığa ulaşmasını engellemek için tecridi ağırlaştırdılar. 

‘BAŞKAN TÜM DEVRİMCİLERİN MORALİDİR’

İkinci olarak, tüm Kürt halkının ve halkların, devrimcilerin moralini bozmak için tecridi ağırlaştırıyorlar. Onlara göre Başkan’ın perspektifleri olmazsa parti ayakta kalamayacak. Tabii iyi çözmüşler, bugün bütün dünyadaki devrimci hareketlere ilham ve mücadele umudu veren Başkan ve PKK’dir. Ama şunu da bilmeleri gerekir ki Başkan'ın düşünceleri artık tüm partiye, Kürtlere, bölge halklarına mal olmuştur. Bugün birçok insan Avrupa’dan, Amerika’dan ve çeşitli ülkelerden gelip partiye katılıyor. Başkan’ın düşüncelerini ve projelerini inceleyerek devrimimize hizmet için geliyor. 

‘KOMPLOYU KINIYOR, EYLEMCİLERİ SELAMLIYORUM’

Bugün Leyla Güven 100 gündür açlık grevinde. Onun öncülüğünde başlayan açlık grevi eylemleri her yere yayıldı. Kürtler dünyanın her yerinde tecridin kalkması için eylemler yapılıyorlar. Bu eylemlere sadece Kürtler değil, hem bölge halkları hem de eylemlerin yapıldığı ülkelerin halkları da katılıyor. 

Komplonun yıl dönümünde bir kez daha komployu kınıyorum. Başkan ve onun şahsında halklarımızın geleceği için açlık grevinde olan herkesi selamlıyorum. Sonuna kadar onlarlayız. Tecridi kıracağız. Ben inanıyorum ki mücadeleyle hepimizin insanca yaşamasını sağlayacak olan Başkan’ın projeleri zafere ulaşacak. Tüm Kürtleri tecride karşı mücadeleyi yükseltmeye davet ediyorum."