Maxmur'daki açlık grevi 2. gününde

Maxmur Kampında başlatılan açlık grevi 2. gününde. Kurum temsilcileri ve kamp halkı, eylemi kitlesel bir şekilde ziyaret ediyor.

Şehid Rustem Cûdî Mülteci Kampı'nda halk ve Îştar Meclisi öncülüğünde başlatılan açlık grevi 2. gününde devam ediyor. Açlık grevi eylemcileri Kürt kurum ve örgütlerine çağrıda bulundu.

Açlık grevi eylemcileri, ANF’ye konuştu...

‘ÇÖZÜM ULUSAL BİRLİKTE'

Sufî Tahîr Sîdar: "Başlıca amacımız, Önder Apo üzerindeki tecridin kırılması ve Türk devletinin Maxmur ve Şengal üzerindeki saldırılarını kınamaktır. Vahşi saldırılar karşısında, bütün Kürt kurum ve kuruluşlarına başlıca çözümün ulusal birlik olduğunu belirtiyoruz. Güç ve kararlılık bizimdir, bunu başaramazsak kimse bizim için bir şey yapmaz. CPT ve uluslararası kurumlara da kendi yaptıkları yasa ve kanunlara uymaları için çağrıda bulunuyoruz."

‘HER KÜRT EYLEME KATILMALI’

Rebîa Germavî: "Leyla Güven’in eylemini selamlayıp, destekliyoruz. Aynı zamanda Önder Apo üzerindeki tecridin kaldırılması için bu eyleme başladık. Açlık grevi eylemlerine katılmaları için bütün Kürtlere çağrıda bulunuyorum. Leyla Güven’le dayanışarak, Önder Apo’yu sahiplenmeliyiz."

‘SADECE ÖNDERLİK BİZİ DURDURABİLİR’

Rûbar Spîndarokî: "Uzun bi süredir Önder Apo’dan haber alamıyoruz. Bu yüzden Şehid Rustem Cûdî Kampı olarak açlık grevine başladık. Aynı zamanda Leyla Güven’in eylemi de 40. gününde devam etmekte. Vicdani olarak artık evde oturamayız. Herkes ayağa kalkarak Leyla Güven’in eylemine destek vermeli. Eylemlerimiz devam edecek. Sadece Önder Apo bizi durdurabilir. Özellikle Kuzey Kürdistan halkına sesleniyorum; bu çizgi Mazlum Doğan ve Kemal Pir’lerin çizgisidir. Bu eylem kutsal bir eylemdir."

‘KÜRTLERİ KATLETMEK İÇİN SİLAH VE PARA VERİYORLAR’

Halk Meclisi Eşbaşkanı Hüseyin Kara: "Her şerefli Kürt, Önder Apo üzerindeki tecride karşı ayağa kalkmalı. İnsan hakları ve hukukunu savunduğunu söyleyen devletler, Kürt ve Kürdistan üzerindeki saldırılara sessiz kalmaktalar. Bu devletler Kürt düşmanlarına silah, cephane ve para yardımında bulunuyorlar. Bu yaşadığımız kamp, bir sivil kampıdır. Uluslararası devletler, bu kampı siyasi mülteci kampı olarak kabul etmişler, o yüzden kendi anlaşmalarına sahip çıkmalılar. Aynı zamanda Irak’ın toprak bütünlüğüne saldırıda bulunulmuş. Irak bu konuda ciddi bir tutum sergilemeli. Bu kamp Türkiye’ye 300 kilometre uzaklıkta iken, Türkiye üzerinde nasıl bir tehdit oluşturabilir? Türk devleti kampı boşaltmak için buraya saldırmakta."