PKK ve PAJK'lı tutsaklar: Kararlıyız, asla geri adım yok

PKK ve PAJK'lı tutsaklar, "Zindanlarda tutsak olabiliriz ama asla teslim olmadığımız bilinmelidir" dedi. Tutsaklar, herkesi direnişi büyütmeye çağırarak, "Direniş çığlığımızı duymayanlar durup bir an kendini, insanlığını sorgulasın" diye belirtti. 

PKK ve PAJK'lı tutsaklar adına Deniz Kaya, uluslararası komplo ve açlık grevlerine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

'BÜYÜK BİR KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ'

Açıklama şöyle:

"Önderliğimiz üzerinde uygulanmak istenilen uluslararası komplonun 21. yılı içerisinde bulunduğumuz böylesi anlarda, oligarşik despot sistemin çıkara dayalı politik hesaplarının tüm faşizan uygulamalarıyla birlikte sonuçsuz kaldığı ortadadır. Dünya hegemon devletlerinin birleşerek Önderliğimize dönük  gerçekleştirdikleri uluslararası komplo özünde Kürt halkına, Türk halkına ve Ortadoğu halklarına karşı geliştiği kuşku götürmez bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Bu bağlamda 15 şubat uluslararası komplo sonuç almış olsaydı, faşizm oluşturacağı yasal meşruiyetle halkların kimlik ve varlık gerçekliğinin üstünü soykırım ve katliamlarla örtecekti. Tabii halklar üzerindeki bu tehlike henüz kalkmış değil. Özellikle AKP-MHP faşist ittifakının  temel hedefi komplodan sonuç almaktır. Bu nedenle uluslararası komployu güncellemek için her türden kirli hesaplar ve mutabakatlar içerisinde yer almaktadır. İmralı sistemi, PKK komuta kademesinde olan yoldaşların başına ödül koymaları, dağları, şehirleri bombalamaları, Kürdistan şehirlerini yakıp katliamdan geçirmeleri, demokratik siyaset alanında seçilmişleri ve yurtseverleri tutuklamaları, tümüyle kompluyu güncelleştirmek ve sonuç alma istemidir. Gelinen aşamada Önder Apo muazzam bir duruş ve direnişle  komplonun tüm kodlarını çözerek ifşa etmiştir. Bizler de yaratılan tüm soylu  güzelliklerin özüne dokunup ve bileşkesi olan Önder Apo'ya dönük gerçekleştirilen uluslararası komployu bir kez daha lanetliyoruz. Halit Oral ile başlayan 'güneşimizi karartamazsınız' eyleminde yer alan şehit yoldaşlarımızı minnetle saygıyla anıyoruz. Önderliksiz bir yaşamı asla kabul etmediğimizi ve uğruna bedel verilebileceğimizi kanıtlayan PKK, PAJK hareketinin militanları olarak  zindanlarda tutsak olabiliriz ama asla teslim olmadığımız bilinmelidir. Önderliğimiz üzerinde gelişen derinleştirilmiş tecridin kaldırılması, özgür yaşar ve çalışma koşullarının saglanması, aile ve avukat görüşlerinin yapılması, evrensel hukuk normları çerçevesinde degerlendirilmesi, yapılacak olan görüşmelerin süreklilik halinde devam etmesi için başlattığımız açlık grevi eylemimiz büyük bir ciddiyet  kararlılık ve örgütlülükle devam edecektir.

'Tecridi kıralım, faşizmi yıkalım, Kürdistan'ı özgürleştirelim' hamlesiyle  8 Kasım'da DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili olan Leyla Güven ile başlayan, 27 Kasım'da da süresiz dönüşümlü olarak başlayan ve 16 Aralık'tan bu yana süresiz dönüşümsüz olarak devam eden açlık grevi eylemimiz  bedeli ne olursa olsun tecrit kırılana kadar devam edecektir. Gelişen ve büyüyen direnişimizin sonuç vereceğine olan inancımız bizleri yürütmektedir. Avrupa'da, Başur'da ve dışarıda böylesi kutsal bir eylem içerisinde yerini alan tüm direnen yoldaşları selamlıyoruz. Bizler PKK ve PAJK'lı tutsaklar olarak Kürdistan ve Türkiye zindanlarında 16 Aralık'tan bu yana  301 yoldaşla süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemini kararlıca sürdürmekteyiz. Eylemimizin niceliği ve niteliğini şu aşamada uygun görüyor, aynı zamanda Kürdistan ve Türkiye zindanlarında 27 Kasım'dan bu yana süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemlerimiz devam etmektedir. Direnişimizin kararlılığının sadece zindanlarla sınırlı olmadığı bilinmelidir. Sürgün de yesek serbest de bırakılsak iradi olarak tecrit kırılana kadar  her nerede olursak olalım direnişimiz devam edecektir. 

'FAŞİZMDEN ANCAK DİRENEREK KURTULABİLİRİZ'

Gelinen aşamada 12 Ocak'ta Önderlikle yapılan görüşmenin tüm kodlarını çözmüş olsak da direnişin kazandırdığını görüyoruz. Leyla Güven'in serbest bırakılmasının arkasındaki sis perdesini anlamış olsak da direnişin kazandırdığını görüyoruz. Çünkü AKP-MHP  faşist ittifakının ikiyüzlü politikaları halk ve hareket tarafından bütünüyle ifşa olmuş; bu nedenle direnmek dışında herhangi bir alternatifimizin olmadığını biliyoruz. Amed zindanlarında Mazlum Doğan'ın 'teslimiyet ihanete, pasifizm yenilgiye, direniş zafere götürür' şiarıyla vücut bularak zafer çizgisinde başarıyı yakalayacağımıza olan inancımızla direniyoruz. Çünkü her zaman her yerde faşizme karşı direnmek meşrudur. Demokratik siyaset alanında direnmek, yerel seçimlerde çalışarak direnmek, Önderliğimizin demokrasi okulu diye belirlediği belediyeleri faşizmden kurtarmak ancak ve ancak  direnmekle olacaktır. Bu bağlamda tüm demokrasi sevdalılarını direnmeye davet ediyoruz, aydın, yazar, akademisyenleri faşizme karşı direnmeye çağırıyoruz. Türkiye halklarını ve dünya halklarını faşizme karşı ses çıkarmaya çağırıyoruz. Önderliğimize uygulanan tecrit  özünde hepimize uygulanmaktadır. Yükselen direniş çığlığımızı duymayanlar durup bir an kendini,  insanlığını sorgulasın. Gün faşizme karşı birlik olma günüdür, gün tecridi kırma günüdür."