‘Tarlalarımızı işletemez hale getirip elimizden aldılar’

8 bin yıllık tarihsel bir geçmişe sahip olan Amed’in Hevsel Bahçeleri’nde meyve ve sebze yetiştiren Hacı Mahmut Narin, “Tarlalarımızı da işletemez hale getirip, ellerimizden aldılar” dedi.

8 bin yıllık tarihsel bir geçmişe sahip olan Amed’in Hevsel Bahçeleri, UNESCO dünya mirası listesinde yer alıyor. 2016 yılında Sur’daki öz yönetim direnişi sürecinde yaşadıkları mahallelerden zorla göçertilen aileler, şehrin farklı semtlerine dağılmak zorunda kaldı. Türk devleti, Sur’da yaşayan halkı mahallelerinden çıkarabilmek için, elektrik ve suyu kesmişti. Daha önce Sur ve çevre mahallelerinde yaşayanlar, şimdilerde evlerinden sonra işlemekte oldukları tarlalarını da dayatmalar neticesinde kaybetmiş durumda. Devletin emekçi ailelerden kamulaştırdığı yerlere, ‘Dicle Vadisi’ adı altında sosyal tesisler yapacağı biliniyor.

Dayatılan savaş politikaları neticesinde evinden zorla göçertilen Hacı Mahmur Narin (80), şimdilerde ise Hevsel Bahçelerinde yıllardır işletmekte olduğu tapulu tarlasını satmak zorunda kalanlardan yalnızca biri. Tarlaların şeftali, erik, incir, üzüm, domates, salatalık, patlıcan ve daha birçok meyve ve sebze yetiştiren Narin, 20 yıl boyunca 6 dönümlük tarlasını işleterek geçimini sağladığını söylüyor. Narin tarlalarının ellerinden gittikten sonra ne yapacaklarını bilmediğini belirtti.

2 YIL ÖNCE GÖÇERTİLDİLER

20 yıl önce tarlalarının bulunduğu yerin ekip biçmeye elverişsiz olduğunu belirten Narin, şunları kaydetti: “Buradaki tüm ağaç, meyve ve sebzeleri ben kendi ellerimle diktim. Yetişmiş herhangi bir meyve ya da sebze varsa biçiyoruz. Eskiden evimiz tarlamızın hemen üst tarafındaydı. 2 yıl önce bizi buradan göçerttiler. Elektrik ve suyumuzu keserek buradan çıkmamızı sağladılar. Biz buralar olmadan yaşayamayanlardanız. Görüyorsunuz, şehirlerde hayat yok. Bizim gibi yaşlı insanlar için bu tür yeşillik yerler çok iyi geliyor.”

‘EVİMİZİ YIKTILAR…’

Sur’daki öz yönetim direnişi sürecinden sonra Türk devletinin oturdukları evlerine ve tarlalarına çeşitli gerekçelerle el konulduğunu söyleyen Narin, “Evimizden çıkmamız için önce baskı uyguladılar. Sizin hakkınız ne ise vereceğiz dediler. Biz gitmemek için direndik. Elektriğimizi ve suyumuzu kestiler. Bu ikisi olmadan yaşamımızı sürdüremiyorduk, mecbur kaldık, çıktık. Bize, ‘sizin kiralarınızı ödeyeceğiz’ dediler ama şu ana kadar hiçbir dediklerini yerine getirmediler. Ne kiramızı ödediler ne de yıktıkları evimizin parasını verdiler. Evimizi yıktıkları için tekrar geri de dönemiyoruz. Tarlalarımızı işletmemiz için gereken elektrik ve suyu keserek bizi naçar bıraktılar. Mecbur kaldık, tarlalarımızı da sattık onlara. Kimi tarlalar da halen mahkemelik. Tarla sahipleri ağaçlarının paralarını istiyorlar haklı olarak” şeklinde konuştu.

TARLALARI İŞLEMEZ KILDILAR

Tüm bu olanlara karşı çaresiz kaldıklarını ve ellerinden hiçbir şeyin gelmediğini ifade eden Narin, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Burayı elimizden almalarına rağmen yine de tarlalarımıza gelip gidiyoruz. Ama eğer buraya gelmemizi yasaklarlarsa gelemeyeceğiz. Biz buralara alışmışız, hayatımız burada geçti. Satmamıza rağmen yine de geliyoruz. İnsanların tarlalarını işlemez kıldıkları için birçok aile buradan göç etmek zorunda kaldı. Bizde onlardan biriydik. Evlerimizi ve tapularımızı aldıktan sonra işleri bitti.”