Yağız: Sonu ne olursa olsun, eylemimiz sürecek!

Açlık grevindeki Nasır Yağız'ın durumu ağırlaştı. Ayağa kalkamayan Yağız, sıvı da kabul edemiyor. Yağız, “Sonu ne olursa olsun eylemimizi tecridi kırarak zaferle taçlandıracağız” dedi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride karşı Hewlêr'de 87 gündür açlık grevinde olan Nasır Yağız'ın, sabah uyanmasına rağmen ayağa kalkamadığı öğrenildi. Yağız, mide bulantısından dolayı sıvı da alamayacak durumda. Kalp ritmindeki bozukluk devam ediyor ve şiddetli baş ağrısı var.

HDP Temsilciliğinde açlık grevinde olan Yağız, hayat hikâyesini şöyle anlattı: "1992 yılında Batman'da doğdum. Tıpkı diğer Kürt gençleri gibi Kürdistan gerillasının verdiği mücadele ile erken yaşta tanıştım. Çocukluk yıllarım Kürdistan’da savaşın en sert geçtiği yıllarda geçti. Ben 7 yaşında iken Önderliğimiz Abdullah Öcalan'a yönelik 1999 yılında uluslararası komplo geliştirildi. Çocukluğum komplonun ağır atmosferi altında geçti. Gençlik yıllarıma adım attığımda yurtsever gençlik içinde yer almaya başladım. Gençlik içinde çalışmaları yürüttüğüm dönemde Önderliğin kitaplarını okuyarak özgürlük, eşitlik felsefesini tanımaya çalıştım. Önderliğin felsefesi ile tanıştıkça ona karşı uygulanan tecridin kabul edilemezliği içinde büyüdüm."

'SAĞLIĞIMIZDAN ÖNCE İRADEMİZ ÖNEMLİ'

Nasır Yağız ile 2014’te Batman’ın Sason kırsalında düzenlenmek istenen askeri operasyona karşı yapılan canlı kalkan eyleminde tanışmıştık. O gün Türk devletinin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la sonlandırmak istediği müzakereler için düzenlediği bir provokasyon boşa düşürülmüştü. Bu barışçıl eylemin duyulmaması için 87 canlı kalkan eylemcisiyle Sason Tabur Karakolu’nda 3 gün gözaltında kaldık. Gözaltındaki Nasır Yağız, barışın tecrit edilemeyeceğini ve operasyonlarla provoke edilemeyeceğini söylemişti. O günden bugüne neredeyse 5 yıl geçti. Tecridin kaldırılması amacıyla Leyla Güven öncülüğünde başlayan süresiz-dönüşümsüz açlık grevine katılan Nasır Yağız, şunları söyledi: “İnanın ki zafer yakındır. Hiçbir şey inancın karşısında duramaz. İnancın altında toplanan direnişle gösterilen irade, kazanımlar elde edecektir. İnancımız net olsun da sağlık sorunları yaşayayım. Şu ana kadar moralimde bir kırılma söz konusu değil. Sağlık sorunlarının da direnişimi kırmasına izin vermeyeceğim. Bu anlayışla zafer halkın olacaktır."

'GÜVEN'İN EYLEMİYLE UYANIŞ BAŞLADI'

Yağız, Leyla Güven’in Amed Zindanında başlattığı ve yayılan direnişe ilişkin şunları belirtti:

"Hakkari Milletvekilimiz, DTK Eşbaşbakımız Leyla Güven Amed Zindanında bir direniş hamlesi olarak bu açlık grevini başlattı. Bu direniş hamlesi biz Kürt halkının 20 yıldır hiçbir şekilde kabul etmediği uluslararası komplo ve ardından başlatılan tecride karşı bir isyandı. Leyla Güven'in hamlesi, Önderliğe karşı geliştirilen komplo ve tecride alıştırılmış olmamıza da bir cevaptı. Bu eylemle bir uyanış başladı.

Uluslararası komplo sürüyordu. Önderlik ağır tecrit altındaydı. Tam da böyle bir süreçte ABD hareketin üç öncüsüne ilişkin bir karar aldı. Arkadaşların başına para ödülü koydu. Arkadaşlar da bunu ikinci bir komplo olarak değerlendirdi. Bütün bunlar beni de ciddi bir sorgulamaya sevk etmişti. Derin bir sorgulamayı yaşıyordum. Bunlara karşı eylemler yapılıyordu. Ama yaptığımız, yapılan eylemler yeterli olmuyordu. Çünkü bu kararların uygulayıcılarını caydırmıyordu. Komplonun en büyük ortakları olan Avrupa ülkeleri ve BM gibi kurumların önünde yaptığımız eylemlerle onlardan medet umuyorduk adeta. Kendisini bize ve halkına feda eden bir Önderlik var. Ama biz ona karşı geliştirilen komplo ve uygulanan tecridin kaldırılması için fazla bir şey yapamıyorduk. Bu eylem bunu kaldırmaya, komployu parçalamaya dönük bir eylemdir. Heval Leyla, ben, Strasbourg, zindanlardaki arkadaşlar, Heval Yusuf, Heval İmam, Heval Şiyar yani kısacası şimdi eylemde olan tüm arkadaşlar kararlıdır..."

'HALKIMIZ AVRUPA'YI TİTRETMELİ!'

"Özünde halk olarak bu tecrit bizim üzerimizde uygulanan bir tecrittir" diyen Yağız, şöyle devam etti:

"Önderlik şahsında halka dönük tecridi kırana kadar eylemimiz sürecek... Kendi kimliğimizle, kendi ülkemiz ve topraklarımızda Önderliğimizle özgür yaşayana kadar eylemimiz sürecek. 20 yıldır halkımız komployu lanetliyor. Eylemleri ile alanlarda olarak bu lanetli günü kınadı. 'Güneşimizi karartamazsınız' şiarları ile alanlarda oldu. Demokratik, kararlı ve radikal eylemler ile 2019'un Önderliğin üzerindeki tecridin kırıldığı yıl olmasını isterim. Halkımız bunu yapmakta kararlı ve yapacağına da inanıyorum. Halkımız artık topyekûn alanlara inmeli. Özgürlüğün kokusunu alarak meydanlara akmalı. Eylemlerle açlık grevleri sahiplenildikçe tecridin çatırdadığını, yavaş yavaş kırıldığını görüyoruz. 

Halkımız Avrupa'yı eylemleri ile titretmeli. Ayağa kalkarak bizim barış, eşitlik özgürlükte ısrarımızı göstermeliyiz. Düşmanın bize ölüm ve silahı dayatmasına karşı Önderlik çizgisinde yürüyerek barışçıl, demokratik ve özgür halk ve önderlik istediğimizi göstermeliyiz. 

Eylemimiz tecrit kırılana kadar sürecek. Bedeli ne olursa olsun, sürdüreceğiz. Eyleme şehadeti göze alarak başladık. Sakat kalmayı, kör olmayı da göze alarak bu eyleme başladık.  O yüzden hangisi olursa olsun bizim için fark etmez. Bizim için önemli olan eylemimizin başarıya ulaşması, tecridin kırılmasıdır. Şehadetimiz farklı bir şehadet olacak. Bireysel yaşamımız için bir şehadet olmayacak. Bir halk ve Önderliğin özgürlük davasının şehidi olacağız. Bundan daha büyük onur veren bir şey yoktur ve olamaz. Başaracağız. Başarmak zorundayız çünkü başarmaktan başka çaremiz yoktur. Bedeli ne olursa olsun eylemimizi zaferle taçlandıracağız. Kör olabiliriz, kulaklarımız duymayabilir, ayaklarımız tutmayabilir ama başaracağız!"