Efrîn’den çıkamayınca dehşeti yaşadı

Efrîn işgal edilince çıkamadılar. Eşi ve oğluyla alıkonuldu, işkenceden geçirildi. F.E, Türk ordusu ve bünyesindeki çetelerin tüm vahşetine, ENKS’lilerin ihanetine tanıklık etti.

Türk ordusu ve bünyesindeki çetelerin Efrîn’deki insanlık dışı uygulamaları ve savaş suçları sınır tanımıyor. İşkence, gasp, hırsızlık, tecavüz ve insan kaçırmanın her geçen gün arttığı Efrîn’de, bunlara dayanamayan onlarca aile evlerini terk etmek zorunda kalıyor. F.E. de Efrîn işgal edildiği zaman yolların kapanması nedeniyle çıkamayan Efrînli yaşlı bir kadın. Çeteler tarafından 13 gün boyunca alıkonulan ve işkenceye maruz kalan F.E. yaşadıklarını ve tanık olduklarını ANF’ye anlattı:

EFRÎN’DEN ÇIKAMAYIP KALDILAR

Her taraftan havanlar geliyordu. Nereye hareket etsek keşif uçağı üzerimizdeydi. Biz de mecbur köyümüzü terk etmek zorunda kaldık. Efrîn merkeze geldik. Efrîn merkezi de vurmaya başlayınca mecburen çıktık. Kîmarê’ye kadar geldik. Arabamız yoktu, yayan geliyorduk. İki üç gün Kîmarê’de kaldık. 21 Mart’ta çeteler Kîmarê’ye girdiler. Yolları da kapatmışlardı. Efrîne geri döndük. Üç aile Efrîn merkezde kalıyorduk. Yiyeceğimizi, suyumuzu alıyorduk ve evden hiç çıkmıyorduk. Daha sonra köyümüze geri döndük.

BASKIN, GÖZALTI VE İŞKENCE

Biz köye gittikten bir hafta sonra oğlumu yakaladılar. Eşim, oğlum için gidince o yaşlı haliyle onu da tutukladılar. İkisine de işkence etmişlerdi. Oğlum ve eşimi bırakınca bir süre bize dokunmadılar. Bir gün akşam yemeğindeydik, iki askeri araba gelip evin kapısına dayandılar. Bizi alıp arabaların içine koydular. Beni köyün ortasına getirdikten sonra başımdaki örtüyle gözlerimi bağladılar. Benim için bu çok ağır bir şeydi. Bu yaşta onca insanın içinde başımı açtılar ve gözlerimi bağladılar. Bizi tekrar arabalara bindirdiler. Nereye gittiğimizi bilmiyorduk. O gece bilmediğimiz bir yere götürdüler bizi. Sabah gelip bizi soruşturmaya aldılar.

SORUŞTURMADA ENKS’Lİ DE VARDI

Soruşturmada ENKS’li biri de vardı. Bana soruları o soruyordu. ‘Oğlun nerde’ dediler. Ben, ‘oğlum gitti’ dedim. ENKS’li olan tekrar bana, ‘sen oğlunu ÖSO’ya karşı savaşmaya gönderdin. Hamlede yer aldın. Siz Apocuların yanında yer aldınız. Bugün artık bizim zamanımız. Sen komin başkanısın, konuşmasan sana işkence ederiz’ dedi. Ben komin başkanı olmadığımı söyleyince de tekeri getirdiler -bildiğimiz araba lastiğinin içine insanların eli ve gözlerini bağlayarak koyuyorlar. Bu işkence Türk devleti tarafından Kürt tutsaklara karşı çok fazla kullanılıyordu- ‘seni bunun içine koyacağız’ dediler. Sonra yüzüme, hortumla ellerime vurdular. Elimi çekince artık hortumla dövmeye başladılar. Vücudumun hepsi simsiyah olmuştu. Bana çok işkence ettiler. En çok da ENKS’li olan benim üzerime geliyordu. Asıl işkenceyi bana o yapıyordu.

REHİN TUTULURKEN DE İŞKENCE

Buradaki sorgu ve işkenceden sonra tutukladıklarını söyleyip hapsettiler. Benim bulunduğum yere iki kız getirdiler. Kızların elleri ve yüzleri mosmor olmuştu. Kızlardan adı Şehnaz olan ile birlikte erkek kardeşini de yakalamışlardı. Onlara birbirlerinin gözleri önünde işkence etmişlerdi. Kız orada kaldığı sürece onların yemeklerini yemedi. ‘Ben onların yemeklerini yemem’ diyordu.

Nerde olduğumuzu bilmiyorduk. Birine sordum, Bab’da olduğumuzu söyledi. Daha sonra ‘Kürt’ olan biri, bizim Efrîn’de Mektep Kerame de olduğumuzu söyledi.

Sabaha kadar işkence edilen insanların seslerinden uyuyamıyorduk. En çok da gençlere işkence ediyorlardı. Her akşam üç genç alıyorlardı ve sabaha kadar onlara işkence ediyorlardı. Benimle birlikte oğlumu da götürdüler.

ARTIK TC-ÇETELER DÜZENİ VAR

Serbest bırakıldıktan sonra Efrîn’de kalan F.E., oradaki hayatı ve tanıklarını anlatmayı sürdürdü: ’’Kadınlar genelde dışarı çıkmıyordu. Çünkü dışarı çıktıklarında hakarete, tacize uğruyorlardı. Genelde genç erkekleri ihtiyaçlar için dışarı gönderiyorduk. Birkaç gün önce sekizinci sınıf öğrencisi olan bir kızı yol üstünde arabaya atıp götürdüler. Kıza ne oldu bilmiyoruz. Ondan önce Îmaratê’de bir kızı götürdüler. Fidye olarak 5 milyon Suriye Lirası istediler. Şu ana kadar kızı nereye götürdükleri bilinmiyor. Zulum, işkence çok fazla var. Kadınları kaçırıyorlar. Gençlere işkence ediyorlar. Bizim köyden de bir kız götürdüler, şu ana kadar kızın nerede olduğunu kimse bilmiyor.“

HIRSIZLIK, GASP, TALAN…

Efrîn’de her tür hırsızlık, gasp ve kaçakçılığın yapıldığını, evlere el konulduğunu, işkence ve talanın sınır tanımadığını belirten F.E, şunları ifade etti: ’’Halka ait arazilere el koyuyorlar. Zaten sahibi hazır olmayanın her şeyine el koyuyorlar. Sahipleri olanlara da ‘sana çoktur bu’ deyip yarısını alıyorlar. Arazisine giden kimsenin kendisiyle bir parça ekmek, bir şişe su bile götürmesine izin vermiyorlar. Efrîn’de artık hiçbir şeyine sahip değilsin ne malına ne namusuna, hiçbir şey sana ait değil. Çeteler yapıyor gibi görünüyor ama aslında her şeyi Türk devleti yapıyor.

ZORLA TÜRK KİMLİĞİ YAPTIRIYOR

Halka zorla Türk kimliği yaptırıyorlar. ’Efrîn Türk devletinin toprağıdır ve Erdoğan buranın cumhurbaşkanıdır. Türk kimliği çıkarmak zorundasınız’ diyorlar. Kontrol noktalarında insanları durduruyorlar. Türk kimliği yapmadan geçmelerine izin vermiyorlar.“

EFRİN TÜMDEN KÜRTSÜZLEŞTİRİLİYOR

F. E, şimdi Efrîn’in yüzde 90’ının çeteler ve ailelerinden oluştuğunu, Kürtlerin Efrîn’de hemen hemen hiç bırakılmadığını dile getirerek, şöyle devam etti: “Efrîn’in yüzde 90’ı Arap. Kürtler hemen hemen yok. Gece sabaha kadar dükkanları açıktır. Sokaklarda dolaşıyorlar ama Kürtler hiçbir şekilde dışarı çıkamıyor. ENKS’liler var, onlar da zaten Kürtçe konuşmuyor. ENKS’liler onlara her şekilde hizmet ediyor. Hiçbir şekilde Kürtlere sahip çıkma falan yoktur. Tam tersine Kürtlerin yakalanmasına ENKS’liler yardım ediyor. Zaten bizi de ENKS yakaladı. ÖSO ile birlikte evimize geldiler ve bizi götürdüler. Onlar değil. Hapiste soruşturmamıza yine onlar katıldı.

EZAZ’A GÖTÜRÜLEN GERİ GELMİYOR

Asayiş güçleri dediklerinin hepsi DAİŞ’lidir. Sadece elbiselerini değiştirmişler. Ama yaptıkları her şey DAİŞ tarzıdır. Sabaha kadar insanlara işkence ediyorlar. Daha önce Efrîn’de trafikte çalışan birini Ezaz’a götürdüler. İki aydır ondan hiçbir haber alınamadı. Ezaz’a giden geri dönmüyor. Oradaki işkence çok daha fazla. Bazı gençleri Ezaz’a götürdüler. 5-6 ay oldu; nerede oldukları, ne oldukları bilinmiyor.

ÇETELERİ KANDİL’E HAZIRLIYORMUŞ

Çeteleri Kandil’e götürmek için hazırlıyorlar. Çetelere, ’Kandil’de Efrîn’den daha çok mal ve dolar var. Onlar da buna inanmışlar ve birçoğu gideceklerini söylüyordu.

ENKS’NİN YAPTIĞI ÇOK ZORUMUZA GİTTİ

Bizim en çok zulüm gördüğümüz ve zorumuza giden ÖSO’nun ya da Türk devletinin zulmü değildi. Onlar zaten düşman. Benim en çok zoruma giden ENKS’lilerin yaptığı zulümdü. Ben bunu kabul edemiyorum. Bizim içimizden, Kürt olanların kendi halkına bu zulmü yapmasını kabullenemiyorum. Biz bunların yargılanmasının da halkın elinden olmasını istiyoruz. Beni götürdüklerinde köyün içinde başımdaki örtüyü alıp gözümü bağlayan da ENKS oldu. Bir çok şehit mezarını yine ENKS’liler yıktı.“