Her şeye rağmen direniş-4

Maxmur Kampı'na uygulanan ambargo ve kuşatma binlerce kişiyi ekonomik olarak da zor durumda bırakıyor. Çalışanların çoğu KDP güçleri tarafından işten çıkarılırken, DAİŞ tehlikesinden dolayı halk hayvancılık da yapamıyor.

Maxmur Kampı'na yönelik kuşatma ve ambargo dosyasının bu bölümünde öğrencilere ve gençlere yönelik baskıları, ekonomik kaosu, işçilerin işten çıkarılmasını, güvenliği, özel savaşı ve kampta yaşayan halkın psikolojik durumunu ele alacağız. Maxmur Kampı toplumu canlı ve genç bir toplum. Genç, öğrenci ve işçi oranı çok fazla. Yaklaşık 3 bin 500 aktif öğrenci var, çoğu da genç.

Maxmur'da 5 anaokulu, 4 ilkokul, 2 ortaokul ve 1 tane de hazırlık okulu bulunmaktadır. Bu okullarda 3 bin 500 öğrenci mültecilik şartları altında okuyor. Son süreçte özellikle DAİŞ saldırılarının ardından öğrencilerin tüm masrafları eğitim kurumu ve aileler tarafından karşılandı. Kılık kıyafetten, kaleme, deftere ve okulun diğer ihtiyaçlarına kadar. Bu durum eğitim kurumunu ve aileleri ciddi sıkıntıya sokuyor. Yine okul binaları hasarlı, hatta imkansızlıktan dolayı onarılamayan binalar kullanılamıyor. Bütün bunlara rağmen Maxmurlu öğrenciler ve öğretmenler eğitime ara vermiyor.

AJANLIK DAYATMASI

Maxmur'da hazırlık sınıfını da bitiren öğrenciler daha sonra Güney Kürdistan şehirlerindeki üniversitelere gidiyor. Maxmur'da şimdiye kadar yüzlerce öğrenci bu şekilde üniversiteyi bitirdi. Ama ne yazık ki Maxmurlu öğrenciler gerek bölüm yerleşmede gerekse öğrenci haklarından faydalanmada Güney Kürdistanlı öğrencilerin olanaklarına sahip olamıyor. Bu yüzden her zaman Maxmurlu öğrencileri küçük düşürmek, kontrol altına almak, hatta kullanmak istediler.

Özellikle de ambargodan sonra bu durum daha da arttı. Ambargonun başladığı süreçte öğrenciler kayıt yapmaları, bölüm seçmeleri gerekiyordu. Yolların kapanmasının ardından yüzlerce öğrenci eğitim hakkından mahrum bırakıldı.

Öğrencilerin eğitimlerine devam etmeleri için imza atma ve aşağıda bulunan şartlar zorunlu hale getirildi.

1. Başvuru yapanların resmi olmayan hiçbir eylem ve yürüyüşe katılmamış olması gerekir. Örnek olarak da Özgürlük Hareketi gösteriliyor.

2. Asayiş sizi çağırdığı zaman hemen görüşmeye gelmelisiniz.

3. Hükümetin tüm kurumlarına ve kanunlarına saygı duyulmalı.

4. Yukarıda belirtilen kurallar ihlal edildiği taktirde tüm kurumlara bildirilmeli.

Öğrenciler, birçok defa 'sizi okuldan atarız' tehditlerine de maruz kalıyor. Bütün öğrencilerin kimlik bilgileri ve telefon numaraları kontrol güçlerinde var. Yine öğrencilerin dosyaları Hewler kontrol güçlerinin ellerinde var. Bu dosyalarda öğrencilerin kimlik bilgileri, iş raporları ve bilgileri yer almakta. Yurtlara girmek için de öğrenciler imza atıyor. İsmini vermek istemeyen bir öğrenci, Hewler Asayişinin yurtta kalan öğrencilere numaralarını verdiğini ve herhangi bir ihtiyaçları olması durumunda kendilerini aramaları gerektiğini söyledi.

Hewler Asayişinin bazı öğrencilere ajanlık dayatmasında bulunduğunu da vurgulayan öğrenci, belirtilen kurallara uyulmaması ve parmak izi vermeyen öğrencilerin hem yurtta kalması hem de okumasının engellendiğini kaydetti. Şu anki süreçte yaklaşık 100 öğrenci Güney Kürdistan'daki üniversitelere gidiyor. Baskılardan dolayı birçok öğrenci ise okulu bırakmak zorunda kaldı.

TEHDİTLERLE ÇALIŞANLAR İŞTEN ÇIKARILDI

Diğer yandan ekonomi-işçiler konusu da önemli bir konu. Maxmurlular daha çok işçilik üzerinden geçimlerini sağlıyor. Güney Kürdistan'daki iş yerlerinde çalışıyorlar. Ambargodan önce de Maxmurlu işçiler çalıştıkları yerlerden çıkarılıyorlardı ama bu seviyede değildi. Ambargodan sonra KDP asayişi neredeyse her gün Maxmurluların çalıştıkları yerleri basarak, 'işlerinizi durduracağız' tehditlerinde bulundu. Hatta birçok işçiyi kendiler işten çıkardı. Bu süreçte binlerce Maxmurlu işçi günlük ihtiyaçlarını karşılamak için çalıştıkları inşaatlardan çıkarıldı.

Kontrol noktasında bulunan görevliler işe gitmek isteyenleri geri döndürürken, birçok defa ise gözaltına alıp daha sonra bırakıyordu. Yine bu süreçte birçok kişi tutuklanıp işkenceye maruz kaldı. Ambargonun uzaması ekonomik olarak da büyük sorunların çıkmasına neden oldu. Özellikle günlük yaşamda yurttaşlar birçok engelle karşılaştı.

İŞ ARAYANLAR TUTUKLANDI, KEFALETLE SERBEST BIRAKILDI

İş sahibi olan yurttaşların da iş yerlerine el konuldu. Maxmurlular bunun üzerine çalışmak için Musul ve Şengal'e gitmek zorunda kaldı. Fakat birçok yurttaş yolda Irak ile Haşdi Şabi güçleri tarafından tutuklandı ve bırakılmaları için kefalet istendi. Yatırılan kefalet parasının ardından yurttaşlar serbest bırakıldı.

Çoğu Botanlı olan Maxmurlu yurttaşlar günlük işlerini yapmak için belediyenin daha önce kaldırıldığı ve ambargonun ardından tekrar başlattığı hayvancılık ve ekin işlerinde çalışmaya başladı. Fakat Maxmurlu yurttaşlar, bölgenin dar olması ve DAİŞ tehlikesinden dolayı hayvanlarını otlatmak için kampın dışında bir yere götüremiyorlar. Hatırlanacağı üzere 2 Nisan'da DAİŞ çeteleri çobanlara saldırmıştı, 3 çoban yaralanmış. Çobanlara yardıma giden HGP gerillalarından biri de şehit düşmüştü. Bu durum yurttaşların hayvancılık yapmasına da engel oluyor.

Maxmur İşçi Kurumu adına konuşan Kerem Evdirehman, ambargo ve kuşatmanın işçiler üzerindeki etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kampta yaklaşık 1600-1700 arasında işçi bulunduğu bilgisini veren Kerem Evdirehman, "Bu işçilerden yüzde 80'i inşaat, temizlik ve hastanelerde şoförlük yapıyor. Ambargodan bu yana işlerin yüzde 80'i durduruldu. Yüzde 20'si ise inşaat ve hastanelerin temizlik işlerinde kalmıştı. Fakat asayişin bu durumu öğrenmesinden sonra işlerinden çıkarıldılar yani kısaca yüzde 95 çalışan işinden oldu" diye konuştu.

Maxmur halkının işçilik dışında başka bir geçim kaynağı olmadığını söyleyen Evdirehman konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Zaten kampta herhangi bir iş olanağı yok. İşçiler sadece günlük işlerde çalışıp paralarını alıyorlardı. Kampta kalan yurttaşların yüzde 60'ının ekonomik durumu çok kötü, bayram tatlısını bile alamayacak durumdalar. Çünkü günlük işler dışında bir kazanımları yoktu. Bu ambargo kampta yaşayanların üzerinde büyük bir etki yarattı. Bu da her evde psikolojik sorunların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Kamptakilerin yüzde 60-70'i bu durumla karşı karşıya kalıyor. Vicdan sahibi olan herkese çağrıda bulunuyorum, Maxmur'a yönelik ambargonun sona ermesi için devreye girin."

DAİŞ TEHLİKESİ HER ZAMAN VAR

10 aydır uygulanan ambargo ve kuşatma Maxmurlu yurttaşların yaşamını da tehlikeye atmış durumda. Çünkü DAİŞ çetelerinin gizli hücreleri hala kampın etrafındaki bölgelerde bulunuyor. Sürekli kampa saldırı halindeler. Bilindiği üzere daha önce de birkaç defa kampa yönelik saldırılarda bulundular. En son 2 Nisan'da çobanlara yönelik saldırılarında 3 çoban yaralandı, 1 HPG gerillası şehit düştü, 2 DAİŞ çetesi de öldürüldü. İşgalci Türk devletinin Maxmur'a yönelik hava saldırıları da devam ediyor. Kampta HPG gerillalarının kaldığını iddia eden Türk devleti insansız savaş ve keşif uçakları ile Maxmur'daki yurttaşları hedef alıyor. Onlarca yurttaş bu saldırılarda yaralandı.

HER GÜN SAVAŞ VE KEŞİF UÇAKLARI MAXMUR SEMALARINDA GEZİYOR

Hangi devlete ait olduğu bilinmeyen savaş ve keşif uçakları ile helikopterler, kamp semalarında her gün geziyor. Hem havada hem de karada kampa yönelik saldırı tehlikesi hiç bitmiyor. Maxmur BM tarafından siyasi mülteci kampı olarak kabul edilmesine ve Irak merkez hükümeti tarafından tanınmasına rağmen bugüne kadar ambargo ve Türk devletinin saldırılarına karşı hiçbir tepki göstermediler. Maxmurlu yurttaşların hayatını herkesin gözü önünde pazarlık konusu yapıyorlar. Bu yüzden kampın güvenliği büyük tehlikelerle yüz yüze bırakılmış durumda.

KAMPIN SİVİL DEĞİL, ASKERİ BİR KAMP OLDUĞUNU GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR

Mamxur kampına yönelik saldırılar sadece fiziki boyutta değil. Saldırının bir diğer ayağı ise özel savaş ve psikolojik. Maxmur'un direnişçi halkına yönelik saldırılar artık açık bir şekilde yapılıyor. Hava saldırıları ya da sivil katliamları ile Maxmurlu yurttaşları teslim almayı hedefliyorlar. Türk devleti sivil mülteci kampı olarak resmiyette de kabul edilen Maxmur kampına yönelik saldırılarını meşrulaştırmak için kampın askeri bir kamp olduğu propagandasını yayıyor. Hiç bir gerçeği olmayan bu durumu ambargonun gerekçesi yapıyorlar.