Türk devletinin Şengal, Maxmur, Medya Savunma alanları ve Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını değerlendiren Kuzey-Doğu Özerk Yönetim Eşbaşkanlık Sözcüsü Emine Osê, Türk devleti tarafından yapılan bu saldırıların DAİŞ’in projelerinin devamı olduğunu dile getirdi.

AKP öncülüğünde Türk devleti tarafından Şengal, Maxmur ve Medya Savunma Alanlarına yapılan saldırıların DAİŞ zihniyeti ile aynı olduğunu söyleyen Emine Osê, "Êzidî halkına DAİŞ tarafından yapılan saldırı ve katliamlara karşı bir duyarlılık ve tepki vardı. Aynı saldırı ve katliamı bugün Türk devleti yapıyor. Uluslararası kamuoyu buna karşı da duyarlılık göstermelidir. Elbette bu süreç bize yabancı gelmiyor. Türk devleti bir kez daha Ortadoğu topraklarını işgal etme hayalini gerçekleştirmek istiyor.

9 yıldır Suriye'de yaşanan bir süreç var. Türk devleti Girê Sipî, Efrîn ve Serêkaniyê’yi işgal ettikten sonra, bu topraklarda sadece çeteleriyle birlikte askeri bir işgal gerçekleştirmemiştir. Bu alanlarda yaşayan insanlara karşı insanlık suçları işlemektedir. Eğer uluslararası güçler bu noktada şeffaf yaklaşıp Türk devletinin bu yaptıklarını araştıracak bir komisyon oluştururlarsa, Türk devleti bu savaş suçlarından dolayı yargılanır. En son Girê Sipî’deki halkın isyan etmesi Türk devletinin yaptığı insanlık dışı uygulamaların ve savaş suçlarının göstergesidir. Kadınlara yönelik yapılan uygulamalar, tecavüz, kaçırma, talan gibi her gün binlerce suç işleniyor. Tüm bunlar somut ve belgeli olmasına rağmen şimdiye kadar uluslararası hiçbir kurum ya da insani kuruluş tarafından tepki gösterilmedi" diye konuştu.

TÜRK DEVLETİNİN YAPTIKLARINDAN BÖLGEDEKİ ULUSLARARASI GÜÇLER SORUMLUDUR

Türk devletinin işgali altında olan Efrin’de öldürülen kadınların bedenlerine yapılan işkenceyi hatırlatan Emine Osê, "Öldürülen kadınların cenazeleri çıplak bir şekilde sergileniyor. Tüm bunlar karşısında kıyamet koparılmalıydı. Ancak uluslararası kamuoyunun sessizliği, hatta uluslararası kadın örgütlerinin sessizliği Türk devletinin ve çetelerinin bu yaptıklarını meşrulaştırıyor. Bölge üzerinde çok katı bir ambargo var. Herkes çok iyi biliyor ki özerk yönetim bu halkın ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir çaba içindedir.

Tüm kısıtlı imkanlarını seferber ederek halkın ihtiyaçlarını sağlamaya çalışıyor. Fakat, onca saldırı, talan, katliam, ambargo yetmezmiş gibi, bu sefer de Türk devleti halkın kendi ihtiyaçlarını karşılamak için ektiği buğday ve arpa tarlalarına saldırmaktadır. Bu başka bir suçtur. Maalesef buna karşı da şimdiye kadar özellikle bölgede bulunan hiçbir uluslararası güçler tarafından bir tepki ortaya konulmamıştır. Burada yaşananların hepsinden bu güçler sorumludur. Biz burada Türk devletinden değil, Türk devletine meşruluk verenlerden hesap soruyoruz. Eğer bugün Türk devleti Amerika'nın stratejik bir müttefikiyse, o zaman senin müttefikinin yaptıkları bu suçlara karşı senin de sorumluluğun vardır. Bugün Rusya kendisini Suriye’nin hamisi olarak gösteriyor. O zaman burada yaşanan her şeyde onun da u-sorumluluğu var.

Uluslararası güçler Maxmur, Şengal ve Medya Savunma alanlarına yönelik saldırılara izin verecek. Bu nedenle süreç acilen bir Kürt birliğinin oluşmasını gerektiriyordu. Senin kaderin ve geleceğin onların başka bölgelerdeki çıkarları için feda ediliyor. Onların çıkarlarına kurban olmamak için Kürtlere ait bir karar merciinin olması gerekir. Bu süreçler tarihi süreçlerdir ve tarihi süreçlerde birlik olma tavrı seni korumaktadır. Bir halkın varlığı gibi, kendine ait bir sistemi oluşturmalısın. Ama parçalı olman senin üzerinden pazarlık yapmayı getirir. İdlib ve Libya’daki çıkarları için senin katedilmene göz yumulacak. Bu nedenle Kürtler olarak buna karşı duyarlı olmalıyız" ifadelerini kullandı.

TÜRK DEVLETİ ARAP ELİYLE ARAPLARI KATLEDİYOR

Türk devletinin Osmanlı hayalini gerçekleştirmek için, bölgede yaşayan Arapları kullandığını, yine Arap gençlerinin eliyle şimdiye kadar bölgede çok sayıda insanlık suçu işlendiğini dile getiren Emine Osê, Arap kamuoyunun ve Arap ülkelerinin bölgedeki halklarla birlik olması gerektiğini belirtti. Türk devletinin siyasetinin artık herkes tarafından bilindiğini sözlerine ekleyen Emine Osê, devamla şunları belirtti: "Türk devleti bölgede tekrar Osmanlı hayaline kavuşmak için planlar yapıyor. Bu plan ve projelerini kullanmak için kimi kullanıyor? Bunlar için yine Arap halkını kullanıyor.

Türk devleti Arap topraklarını yine Araplarla işgal ediyor. Arap halkını, Araplara katlettiriyor. Bu topraklarda ne kadar talan, katliam ve insanlık dışı uygulama varsa Arap gençlerine yaptırıyor. Bu nedenle Arap halkının tüm işgal, onları birbirlerine öldürten siyaset ve projelere karşı tavır sahibi olmaları gerekir. Hem halk olarak bir tavra sahip olmak, hem devlet olarak da birlik siyaseti içinde olmalılar. Bu şekilde Türk devletinin işgalinin önüne geçebilirler. Bugün Suriye’de siyasi çözümün gelişmesine izin vermeyenlerden biri de Türk devletidir. Bundan dolayı Türk devletinin planlarına artık kimse kanmamalı.

Bugün Türk devletinin bahane olarak sürekli, 'Kürtler var orada ve benim için tehlikelidir' planı tamamıyla asılsızdır. Libya ve Yemen’de Kürtlere ait bir şey mi var sen onlara saldırıyorsun. Hatta Kuzey-Doğu Suriye'de sadece Kürtler mi yaşıyordu? Arap, Süryani, Ermeni gibi birçok halk yaşıyor. Tarihte de Osmanlıların bu topraklara saldırıları olmuştur. Ama en etkileyici darbeyi Yemen ve Libya’da almışlardır. Erdoğan'ın, Kuzey-Doğu Suriye’deki barbar saldırılarına karşı tüm dünya sessiz kaldı. Ama Libya ve Mısır'da öyle olmayacak. Bu söz ettiğimiz topraklarda her zaman kriz ve kaos devam edecek" diye konuştu.

TÜRKİYE KENDİ İÇİNDE DE KAOS YAŞIYOR

Bugün Türk devletinin kendi içinde de kaos yaşadığına dikkat çeken Emine Osê, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Ne siyasi ne ekonomik bir istikrar yok Türkiye'de. Türk devletinin son 9 yılda karanlık yüzü tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Taktığı tüm maskeler bu 9 yıl içinde düştü. Türk devletinin gerçek yüzü hiçbir zaman bu son yıllardaki gibi net ortaya çıkmamıştı. Her zaman kendi içindeki sorunları saklayarak kendini dışarıya çok farklı olarak lanse ediyordu.

Türk devleti AKP’nin öncülüğünde büyük bir kaosa doğru gidiyor. Türk devletinin durumu etrafında bu kadar istikrarsızlık sorunu yaşayan bölge devletlerinden de daha kötü olacaktır. Etrafında bu kadar kriz yaşayan ülkeler varken, Türk devletinin istikrarını koruması mümkün olmayacaktır. Ne siyasi ne askeri ne de ekonomik. Ancak bu durum zamanla ortaya çıkacaktır."