Kürdistan mücadelesine yaşamını adadı

Avaşin alanındaki hareketli birliğe bağlı gerillalardan biriydi Zafer Tolhildan. Yaşama nasıl bağlıysa Zafer, Kürdistan’da yaşamanın mücadelesiz olmayacağını bilecek kadar da savaşçıydı.

Bir destan yazıldı Mamreşo’da. Nisan ayını Mayıs’a bağlayan o 10 günlük direnişin izleri hala canlı. Bu direnişi yükselten gerillaların yaşama bağlılıkları hala nasıl diriyse, Mamreşo’dan tarihe kalan her şey de hep öyle capcanlı. Ölüm saçan bombardımanların, ölüm kokan kimyasal gazların ve ölüm makinesi çetelerin inadına Mamreşo; Serhat, Kamuran, Ruken, Sarya, Xebat, Canfeda ve Zafer ile hep düşmana inat bir gün daha yaşamanın direngen canlılığında… Direniş boyunca öldürmekten başka hiçbir marifeti olmayan Türk askerleri ve çetelerine karşı, bir silahıyla, bir de kahkahalarıyla kafa tutan gerillalardan biriydi Zafer…

Rojava’ya bağlı Qamişlo’da dünyaya gelmişti Zafer, bir kerecik olsa adım atsam diyordu Bakur topraklarına gözüm açık gitmez. Hayaliydi Bakur’da gerillacılık yapmak. Ve Başur topraklarını düşmana karşı savunmak için canını veren Mamneşo’nun adını alan bu topraklarda, Başur’da şehadete ulaştı. Yani Kürdistaniydi Zafer. Bulunduğu her alanın kültürünü, dilini benimseyebilecek kadar uyumlu ve bağlı, aynı zamanda her an Kürdistan’ın her yerinde gerillacılık yapabilecek kadar da tüm bağlanmalardan uzaktı. Bu yüzden aynı anda, aynı beden ve zihinde birçok zamanda ve mekanda olmayı başarabilen bir gerillaydı. Zamanın gerillasıydı yani…

'HEPSİNDEN BİR PARÇAYIM AMA EN ÇOK GERİLLAYIM'

2013 yılında gerilla saflarına katıldı ve gerillacılık zamanının ilk yıllarını Rojhilat alanında geçirdi. Oradaki dağlarda yürümeyi öğrenmiş, ilk defa orada silahına sarılmış ve Apoculuğa ilişkin tüm bilmelerinin temelini orada atmıştı. Bu yüzden Rojava Kürdistanı'na ait olan özelliklerini hep korumayı bilmişti, fakat Rojhilat topraklarının en çok da Şaho’nun yeri farklıydı Zafer’de. Soranca konuşmaya başladığında herkes onun Rojavalı olduğunu unutur, bu dilde söylediği şiirlerde ise herkes Rojhilati bir iz arardı Zafer’in geldiği topraklarda. Yoldaşları ona ‘Rojavalı mısın, Bakurlu musun, Rojhilatlı mısın?’ diye sorduklarında ‘hepsinden biraz var ama, en çok da gerillayım’ demişti. Şaho’dan Zagroslara yaptığı yürüyüş de işte bu gerillacı ruhun, bu bilincin yürüyüşüydü.

Şimdi Avaşinliydi Zafer. Bu onun kazanacağı ve bir daha asla öyle anılmaktan vazgeçemeyeceği bir diğer kimliğiydi. Her gün ter dökeceği, her gün biraz daha gerilla olacağı, düşmanın zalimliği ve zulmüyle en çok tanışacağı ve en çok da göğüs göğüse savaşmayı öğreneceği topraklar olacaktı Zagros. Bu topraklarda da yabancılık çekmemiş, sanki yıllardır bu zirvelerde yaşamış ve hep Zagrosluymuş gibi katılmıştı yaşama ve savaşa. Evet, şimdi ömrünün en yiğit zamanlarında, tam da yerinde Zagroslardaydı. Savaşın ve yaşamın her anında, hep bir görev üzerinde, hep bir boşluğu doldurmaya çalışan oldu.

Zagrosların yani emekle var olmanın ona emrettiği gibi yaşamaktan bir an bile geri durmadı. Birçok yerde, birbirinden çok bağımsız işlerde ama ille de hep bir iş üzerinde görürdünüz onu. Bazen sonu bitmek bilmeyen bu patikalarda saatlerce yol yürüyüp yoldaşlarına erzak götürürken görürdük onu, bazen çok sevdiği silahı elinde eyleme gitmeye hazırlanırken, bazen mutfakta arkadaşlarının onun elinden yemeye doymadığı tulumba tatlısı yaparken, şiir okurken ya da yazarken… ve en çok Avaşin’de olan her gerillanın tanıdığı o Zafer kahkahalarını atarken.

MAMREŞO DİRENİŞÇİLERİNİN ŞAHADETİ BİLE BİR DARBEYDİ TÜRK ORDUSUNA

Avaşin alanındaki hareketli birliğe bağlı gerillalardan biriydi Zafer Tolhildan. Yani Avaşin eyaletinin eylem gücüydü. Yaşama nasıl bağlıysa Zafer, Kürdistan’da yaşamanın mücadelesiz olmayacağını bilecek kadar da savaşçıydı. Nisan ayının ortalarında hareketli birliğin eğitim sürecini tamamlaması ve pratiğe çıkmasıyla beraber o birliğin en iddialı, kararlı ve eylemci gerillalarından biriydi.

Mamreşo alanına geçmeden önce bir konuşmasında ‘düşman Avaşin’e saldırmaktan bahsediyor, biz Avaşin’i düşmana zehir ederiz’ demiş ve pratiğe öyle çıkmıştı. İşgalci Türk ordusu 23 Nisan 2021 tarihinde Avaşin alanında operasyon başlattığında Mamreşo’daki savaş mevziisinde yer alan 7 gerilladan biriydi. Tüm düşman yönelimlerine, Apocu irade olmasa belki de bir insanın asla dayanamayacağı o şiddetli patlamalara, zehirli ve kimyasal gazlara rağmen, hala büyük cihaz üzerinden kahkahalar atıyor tüm gerillalara moral veriyordu.

O her güldüğünde cihazın diğer ucundakiler ‘heval sanki Zafer savaşta değil de kutlamadadır’ diyorlardı. Ve 10 gün boyunca bu moralle, bu inanç ve ruh ile yirmi dört saat diğer altı yoldaşıyla beraber savaştı Zafer. Şahadetiyle adı gibi olmayı bilmiş, adına tekrar anlam katmıştı. Çünkü işgalci Türk ordusu binlerce askeriyle beraber on gün boyunca yedi gerilla ile baş edememiş, o savaş tünellerinde kimyasal gaz kullanmıştı. On günlük direnişin ardından kimyasal gaz sonucu her yedi gerillanın şahadeti Türk ordusunun yenilgisiydi. Mamreşo direnişçilerinin şahadeti bile böyle bir darbeydi Türk ordusuna.