Lebrujah’ın kaleminden Rojava’yı anlamak…

5 yıllık bir çalışmanın ardından "Suriye iç savaşında Rojava’yı anlamak" isimli bir kitap çıkaran Fransız gazeteci Lebrujah, amacının Rojava'daki gerçeği ortaya koymak olduğunu söylüyor.

Fransız gazeteci Raphael Lebrujah, Rojava’yı ve Rojava projesini birçok yönüyle ele aldığı bir kitap yayınladı. "Suriye iç savaşında Rojava’yı anlamak" isimli kitap kısa bir süre önce Croquant yayınevinden çıktı.

Düzenli bir şekilde Kürt bölgelerine giderek halk arasında saha çalışması yapan genç gazeteci Lebrujah, Rojava ile nasıl tanıştığını, demokratik konfederalizmi nasıl keşfettiğini, gözlemlerini, tehlikeleri, eksiklikleri ve Rojava projesinin önemini ANF’ye anlattı. Kobanê zaferinden sonra, özellikle Efrîn işgali ile birlikte gözler yeniden Rojava’ya çevrildi. Kobanê örneğinde olduğu gibi, başkalarının başarısız olduğu yerde Rojava nasıl güçlü bir "düşmanı" yendi? Bu toplum nasıl işliyor?

ROJAVA'DAKİ MÜCADELE 5 YILLIK BİR ÇALIŞMANIN ÜRÜNÜ OLARAK BİR ARAYA GETİRİLDİ

Lebrujah’ın kitabında hem askeri ve tarihi hem de siyasi, ekonomik, ideolojik veya jeopolitik açıdan bir bilgiler toplamı sunuluyor. Rojava’daki çok yönlü mücadele, 5 yıllık bir çalışmanın ürünü olarak bir araya getirildi. Kitabın yazarı Lebrujah, "Bu çatışmanın neyi gizlediğini öğrenmeye çalıştım, sonra da araştırmalar yaparak, beni çok sorgulamaya sevk eden demokratik konfederalizmi keşfettim" diyor.

Daha sonra birkaç kez sahaya giderek gerçekte ne olduğunu görme fırsatı bulan Lebrujah, geniş bir kamuoyunun erişebileceği bir öykü yazmaya çalıştığını belirtiyor. Lebrujah, sert diktatörlükler arasında bu eşitlikçi, feminist, ekolojik ve her şeyden önce demokratik devrimin beklenmedik biçimler ve orjinallikler kazanarak, tüm dünyanın ilerici siyasi düşüncesini besleyebileceğini ifade ediyor.

NEDEN BÖYLE BİR KİTAP?

Peki Fransız gazeteciyi bu kitabı yazmaya iten neydi? Lebrujah, özellikle bu alandaki bilgi eksikliğine ve uzman adı altında ortaya çıkanların gerçeği çarpıtan yazılarına dikkat çekiyor. Gerisini Lebrujah’tan dinleyelim: "Kürtlere karşı, ama aynı zamanda Hristiyanlar, Êzidîler ve genel anlamda azınlıklara yönelik soykırımcı tehdit karşısında tehlike altındaki bir bölge üzerine güvenilir bilgi eksikliği ve acilen ele alınması gereği vardı.

Çok sayıda sözde uzman, Rojava üzerine saçma sapan şeyler yazıyor. Gerçeği ortaya koymak gerekiyordu ve kitabın amacı da budur. Bununla birlikte Fransız toplumunun farklı bileşenlerini durum hakkında daha iyi bilgilendirmek ve onları dezenformasyona karşı koymak amacıyla entelektüel açıdan daha donanımlı kılmayı hedefleyen bir kitap gerekiyordu."

ROJAVA, KARŞISINA ÇIKAN FIRSATLARI DEĞERLENDİRDİ

Rojava’da bir yandan Kürt hareketinin öncülüğündeki demokratik toplumsal proje, diğer yandan farklı güçlerle iç içe veya karşı karşıya yürütülen çok yönlü mücadeleye dikkat çeken Lebrujah, büyük güçlerle Kürtler arasındaki ittifakı da "çıkar buluşması" olarak değerlendiriyor.

Lebrujah, tarihten bir örnekle bu durumu anlatıyor: "Rojava, karşısına çıkan fırsatları değerlendirdi. DAİŞ’e karşı kendisine sunulan silahları neden reddetmeliydi ki? Eğer Fransa, faşistler dışında cumhuriyetçi İspanyolları silahlandırsaydı, herkes alkışlayacaktı! Çıkar buluşması var ve iyi ki de var. Önemli olan, Rojava'nın, demokratik, eşitlikçi ve özgür bir toplum yolunda şaşmadan devam etmesidir."

BATI SOLU YETERİNCE ANLIYOR MU?

Bu çok boyutlu, tarihi ve bir o kadar karmaşık gelişmeler, Batı solu tarafından gerçekten hak ettiği ölçüde anlaşılıyor mu? Suçlamalar ve çoğu zaman yüzeysel analizler yerine, aynı zamanda sosyalist, anarşist, komünist, feminist ve ekolojist bir proje olan Rojava’daki çabaları desteklemek gerekmiyor mu? Bu coğrafyada tarihin akışı, neden bu kez başka bir gelecek, başka bir dünyaya doğru evrilmesin?

Lebrujah’a göre durum nadiren, sorunun büyüklüğü kadar anlaşılıyor. "Rojava için ve genel olarak Kürtlere sol tarafından bir destek çalışması var ama bunun için mücadele edenler korkunç derecede kötü ve parçalı bilgilendiriliyorlar. Yoksa, işgal sırasında Efrîn’e destek eylemleri onlarca ve belki de yüzbinlerce kişiyi, Fransız hükümetinin tereddüt ettiği belirleyici bir anda sokaklara dökülebilir ve Rojava’ya daha büyük bir destek vermelerini sağlayabilirdi."

ROJAVA SADECE SOLUN İŞİ DEĞİL

Gazeteci Lebujah’a göre sağcılar da bu olayda kendi çıkarlarını anlamış olsalardı, eylemlere katılabilirlerdi. Rojava'nın sadece solun işi olmadığını söyleyen Lebrujah, "Bu yetersiz eylemlilik, uluslararası sorunların giderek daha az insan topladığı genel durumla da bağlantılı" diyor.

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi bazı örgütlere verilen desteğin de uluslararası alanda eylem eksikliğinde rolü olduğunu düşünen Lebrujah, zira ÖSO’nun fiiliyatta İslamcılardan oluştuğu ama gerçekte Türk devleti veya Körfez monarşilerinin çıkarlarına hizmet ettiğine dikkat çekiyor.

ROJAVA, SOLUN ÖNCELİĞİ OLMALI

Bölge halkı için barış ve demokrasiden bahsedilecekse Ortadoğu’da en fazla arzu edilenin Rojava’da temsilini bulan alternatif proje olduğunu söyleyen Lebrujah, şöyle devam ediyor: "Bu nedenlerle sol, ama sadece sol değil, daha fazla harekete geçmeli, kendi militanlarını ve sempatizanlarını başka konularda yaptıkları gibi daha yoğun bir şekilde bilgilendirmeli. Rojava, insan hakları ve demokrasi isteyen tüm örgütlerin uluslararası öncelikleri arasında yer almalı. Bunun onlar için çok faydalı olacağını düşünüyorum ve benim kitabım da bu konuda duyarlılık oluşturmak içindir."

BATI’DA BU PROJE İLE KİM İLGİLİ?

Batı’da bu proje ile gerçekten ilgili olanlar kimler? Lebrujah, birinci derecede ilgili olanların Liberterler olduğunu ancak, tüm toplum tarafından sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyor: "Özünde bu proje ile birinci derece ilgili olanlar, özellikle Murray Bookchin’in Öcalan üzerindeki etkisiyle birlikte Liberterlerdir. Ama projenin özündeki çalışma Liberterlerin tekelinde değildir, tüm toplum tarafından sahiplenilmelidir.

Rojava, Ulus-devlete karşı tüm sivil toplumun mücadelesini anlatıyor; sonuç olarak tüm ilerici güçlerin, Rojava’nın yarattığı maddi olmayan ilerlemelere bakarak kendi projelerini yeniden düşünmeleri önemlidir. Eşbaşkanlık, demokratik özerklik, ekoloji ve toplum ile devlet arasında daha iyi bir denge, herkesi ilgilendiren konular olmalı."

Buna rağmen bazı anti-demokratik pratikler bahane edilerek Rojava projesine yönelik eleştiriler sık sık dikkat çekiyor. Tüm savaşların alanı haline gelen bir bölgede tam veya kusursuz bir demokrasi beklemek ne kadar gerçekçi? Ya da diğer bir ifadeyle, bu eleştirilerin geldiği demokrasiler gerçekte ne kadar demokratik?

ROJAVA’YA GÖRE FRANSA’DA DEMOKRATİK SORUNLAR DAHA FAZLA

Lebrujah, Rojava ile kıyaslandığında Fransız toplumunda daha fazla demokratik sorunlarla karşılaştığını belirtiyor: "Şunu söylemek istiyorum; Fransız toplumunda ve Fransız siyasi örgütlerine Rojava’dakinden daha fazla demokratik sorun gördüm. Örneğin, Rojava’da otoritelere muhalefet eden Kürt fraksiyonlara bağlı gruplar, 2013’de bir isyan körüklediler, ancak son anda tek damla kan dökülmeden boşa çıkarıldı.

Bu projelerinden vazgeçmeleri koşulu ile daha sonra tümü serbest bırakıldı. Fransa’da olsaydı, iktidarda solcu bir hükümet olsa bile, bu kişilere yıllarca hapis cezası verilirdi. Yine, Fransa’da muhalif bir yürüyüşte Rojava’dakinden daha fazla yaralanma şansı olduğunu bildiğimizde daha fazla şaşırabiliriz. Ama yine de her tehlikeyi dışlamamak ve dikkatli olmak gerekiyor, bu da bir destekleme biçimidir. Sürekli şiddetin arttığı Suriye iç savaşının yol açtığı koşullarda Rojava’da insan haklarına saygı gösteriliyor. Alanda bir hukuk devletinin devam ettirilmesi durumu bile tek başına muazzam bir olaydır."

ROJAVA PROJESİ ÖNÜNDEKİ DIŞ ETKENLER

Rojava’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın projesinin önündeki dış etkenleri de değerlendiren Lebrujah, "Çok sayıda engel var, ama aşılmaz değiller" diyor. Peki nedir bu engeller? Lebrujah şöyle sıralıyor: "Birincisi, bölgesel düzeyde Rojava üzerindeki tecrit ile az veya çok mazur kaldığı farklı ambargolar. İnsani durum çok kaygı verici. Halk acı çekiyor ve sonuç olarak bu da iç gerilimlere yol açıyor. Rojava’yı bazı büyük güçlerin beklentilerine politik olarak uygun bir yola koymaya çalışan dış müdahaleler de var. Ama buna karşı koyabiliriz.

Eğer uluslararası kamuoyunun seferberliği daha yoğun olursa -ki Fransa kilit ülkelerden biridir-, tüm tehditler geniş bir şekilde azaltılabilir. İnsani durumla birlikte, Rojava halklarına yönelik çok sayıda ihlallere karşı da alarmda olmak önemlidir. Rojava halkları üzerinde gerçek bir soykırım tehlikesi vardır. Halkları ve karar vericileri harekete geçirebilecek kapasitede bir seferberlik sistemi son derece önemlidir. Sözkonusu engellerle mücadelenin en iyi yolu budur."

İÇ ENGELLER YA DA HATALAR

O halde içeride, bu projenin hayata geçirilmesi önündeki hatalar veya zayıflıklar var mı? Lebrujah’a göre bu engeller her zaman var. Örnek olarak Minbic’i gösteriyor. Fransız gazeteciye göre Ocak 2016’da DAİŞ’in en zayıf olduğu sırada Minbic’e yönelmek için daha fazla inisiyatif almak gerekiyordu ve belki de böyle bir dönemeçte uluslararası desteği daha az beklemek gerekiyordu.

Lebrujah, eş cinselliğin suç olmaktan çıkarılmasına rağmen toplumsal olarak çok iyi görülmediğine dikkat çekerken, belki bu konu üzerinde de daha aktif çalışmak gerektiğine işaret ediyor. Daha fazla etkili ve örgütlü bir şekilde kazanım elde edilebilecek alanlarda olanakların daha iyi hale getirilmesi önündeki eksikliklerin de eleştirilebileceğini söyleyen Lebrujah, şunları ekliyor: "Rojava, özellikle solun desteği kapsamında, çok sayıda tecrübeleri olan insanlarla dolu. İnşa etme ve kalifiye eleman eksikliğini doldurmak için bunların daha uzun vadeli olarak bölgede kalmalarını teşvik etmek gerekiyor. İyileştirilecek çok şey var, ama en önemlisi, Rojava’nın aldığı yöndür ve iyi yönde gidiyor."

SOYKIRIM TEHLİKESİ BÜYÜKTÜR

Bu proje karşısındaki en büyük engeli kuşkusuz Türkiye oluşturuyor. Gazeteci Lebrujah, Türk devletinin DAİŞ ya da "cihatçı" olarak tanımlanan gruplarla olan işbirliğini de gözlemledi, analiz etti.

Lebrujah, Türk devletini Rojava’ya ve genel anlamda Kürtlere karşı amaçlarını şöyle özetliyor: "Yeterince açık; Kürt halkının tüm gelişme teşebbüslerine son vermek, halkı asimle etmek veya zaman içinde tasfiye etmek. Soykırım tehlikesi, inkarcı bir devlet tarafından Ermeni soykırımı kadar büyüktür."