‘Türk devleti SİHA’larla uluslararası hukuku çiğniyor’

Kürdistan’da katliamlar yapan Türk devletine ait SİHA’lara ilişkin online bir panel gerçekleşti. Panele katılan uzmanlar Türkiye’nin SİHA'larla birçok açıdan uluslararası hukuku çiğnediğine dikkat çekti.

Türk ordusunun İnsansız Hava Araçları (SİHA)’larla son dönemlerde Kürdistan’ın birçok bölgesi ile Libya’da gerçekleştirdiği katliamlara her gün bir yenisi ekleniyor. Hem Güney hem de Rojava Kurdistanı’nda sivil yerleşim merkezlerini de hedef alan SİHA’lar bir süredir Almanya’daki muhalefetin de gündemindeydi.

Zira Türk devletine ait SİHA ve İHA’larda Alman teknolojisi de dikkat çekiyor. Almanya’da Kürtler için kamuoyu çalışması yapan Civaka Azad ise Türk SİHA’ların katliamlarını konu alan bir panel organize etti. Koronavirüs salgını tedbirleriyle nedeniyle online üzerinden canlı yayınlanan panele insansız hava araçlarına ilişkin araştırma yapan Federal Meclis çalışanı gazeteci Matthias Monroy, Kürt Kadın İlişkiler Merkezi (REPAK) temsilcisi Meral Çiçek ve uluslararası hukuk uzmanı Dr. Robert Frau katıldı.

Avukat ve insan hakları aktivisti Dr. Lukas Theune’nin moderatörlüğünde yapılan panelde ilk olarak Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinden canlı bağlanan REPAK temsilcisi Meral Çiçek söz aldı. Güney Kürdistan’a yönelik Türk devletinin hava saldırılarına ilişkin ayrıntılı bilgiler veren Çiçek, Erdoğan’ın 2007 yılında Washington’a yaptığı ziyarette ABD’nin yeşil ışık yakmasının ardından bölgede hava saldırılarının başladığını hatırlattı.

SON İKİ AYDA 10 SİVİL SİHA’LAR KATLEDİLDİ

İlk kez 2017 yılının Nisan ayında Türkiye ile sınır olan bölgelerin yanı sıra Şengal ve Rojava’ya yönelik de saldırıların da gerçekleştiğini belirten Çiçek devamla şöyle konuştu: “Bu tarihten bu yana sadece PKK gerillalarının bulunduğu Kandil gibi bölgeler değil, Güney Kürdistan’daki birçok yerleşim merkezi ile Rojava da SİHA’ların da hedefinde. Son olarak İran-Irak sınırında bulunan bölgeler de bu listeye eklendi.”

Günlük olarak ortalama bütün hava koşullarına rağmen bir insansız hava aracının sürekli Güney Kürdistan semalarında uçtuğunu ifade eden Çiçek, özellikle Süleymaniye’ye yönelik de SİHA uçuşlarının arttığını bildirdi. Yeni uçuşların Türk devletinin yeni siyasi cinayetlere hazırlık yapması anlamına geldiğini belirten Çiçek, son iki ayda Güney Kürdistan’da 10 sivilin SİHA’larla hedef alınarak öldürüldüğünü, Ağustos 2015’ten bu yana ise en az 87 sivil Türk ordusunun hava saldırısında katledildiğini hatırlattı.

Panelde daha sonra söz alan Federal Meclis çalışanı gazeteci Matthias Monroy, Türk devletinin üretip sattığı SİHA’lara ilişkin teknik bilgiler verdi. 2011 yılında İsrail’den alınan İHA’larla Türk devletinin insansız hava araçlarını kullanmaya başladığını belirten Monrey, geçen yıllar içinde Türk devletinin hem bu küçültülmüş savaş aygıtlarıyla hem katliamlar yaptığını hem de dünya çapında önemli bir ticaret yaptığına dikkat çekti.

MAĞDURLAR AİHM’E BAŞVURSUN

1 ton kg ağırlığındaki bombaları da taşıyacak SİHA’ların üretilme sürecinde olduğunu ifade eden Alman araştırmacı-gazeteci Monrey “Özellikle Libya SİHA savaşına dönüşmüş durumda. Bir yandan Türk devletinin ürettiği SİHA’lar, diğer yandan da Arap Birleşik Emirlikleri’nin Çin’den aldığı SİHA’lar var Libya’da birbiriyle savaş halinde” dedi.

Panelde son olarak konuşan uluslararası hukuk uzmanı Dr. Robert Frau ise Türk devletinin SİHA’ları kullanarak birçok açıdan uluslararası yasaları tanımadığının altını çizdi. Türk SİHA’larının yabancı bir toprakta uçmasının kendi başına uluslararası yasaların anlamına geldiğine dikkat belirten Dr. Frau, Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki savaşın resmi tarafı olmadığını bu yönüyle de uluslararası hukukun ihlal edildiğine dikkat çekti.

Türkiye’nin aynı zamanda SİHA’ları kullanırken de insan hakları kurullarını takmadığını ifade eden Alman uluslararası hukuk uzmanı devamla şöyle konuştu: “Türk devleti bu savaş aygıtlarıyla başka bir ülkenin sınırlarını ihlal, tarafı olmayan bir savaşa katılmak, diğer yandan da hedef alınanların siyasetçi olması ve yargısız infazlarla katletmek gibi suçlar işliyor.”

Türk devletinin bu suçlarına karşı uluslararası arenada nelerin yapılabileceğini de anlatan Dr. Robert Frau SİHA ile katledilenlerin yakınları öncelikli olarak Türkiye’de davaların açması gerektiğini söyledi. Türkiye’deki dava sürecinin sonuçlanması ardından ise kurbanların AİHM’ye başvurarak Türkiye’ye dava açabileceklerini belirten Dr. Frau “Şüphesiz AİHM’deki süreç belki yıllarca sürecek, ancak bu suçların yargılanması için de şimdilik bundan başka bir yol yok” diye konuştu.