21 yıl sonra kemikleri ve çorapları verildi

21 yılda dört farklı yere gömülen, ailesinden kaçırılan Nalin Mardin, 21 yıl önce şehit düşerken ayağında bulunan çorabıyla bir plastik kutuda ailesine verildi.

Garzan Şehitliği’nden İstanbul’a kaçırılanlar arasında olan Nadire Elma’nın (Nalin Mardin) kemikleri 21 yıl sonra bir kutuda ailesine verildi. Kızının Kilyos’taki mezarlığın yanında bir kaldırımın altına gömülen kemiklerini alan Mecbure Elma, “Kızımın kemikleri kutudaydı, kutuda. O kutuyu kucağımıza verdiklerinde kutunun içinde, kemiklerin arasında olan çorapları gördük. 21 senedir bu çoraplar kemiklerle gömülüymüş” dedi.

Türk devlet güçleri tarafından tahrip edilen Bitlis’in Oleka Jor kırsalındaki Garzan Şehitliği’nden 19 Aralık 2017’da kepçelerle çıkarılıp kaçırılan ve uzun bir süre bilgi verilmeyen cenazelerin, DNA incelemesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) getirildiği ortaya çıkmıştı. Cenazelerin daha sonra plastik saklama kapları içerisinde Kilyos Kimsesizler Mezarlığı’nda kaldırımın altına gömüldüğü anlaşılmıştı. Bunların arasında Nadire Elma’nın (Nalin Mardin) cenazesi de vardı.

ŞEHADETİ 8 YIL SONRA ÖĞRENİLDİ

Mardinli Nadire Elma henüz 14 yaşındayken devlet terörüne isyan ederek 1992’de PKK’ye katıldı. Mardin, 1999’da Siirt’in Baykan ilçesinde çıkan bir çatışmada yanında bulunan üç arkadaşıyla beraber şehit düştü. Elma Ailesi, kızlarının şehit düştüğünü ancak 2007’de öğrenebildi. 21 yılda dört farklı yere gömülen, ailesinden kaçırılan Nalin Mardin’in kemikleri, şehit düşerken ayağında bulunan çorapla birlikte plastik kutuda ailesine verildi. Nalin Mardin, ilk özgürlük duygusuyla yönünü dağlara verdiği Mardin’in Nusaybin ilçesindeki hastanede son nefesine kadar kızının mezarını görmek isteyen ama göremeden hayata veda eden babasının mezarının yanına defnedildi. Anne Mecbure Elma kızından kalan çorapları, defnedilmesini, arayışlarını ANF’ye anlattı. Önce ellerinde olan iki çerçevelenmiş ve özenle sandıkta saklanan fotoğrafları getiriyor anne Elma. Sonra sarı-kırmızı-yeşil bir bayrak simgesi ve ardından Nalin Mardin’in kemikleri arasındaki çorapları…

21 YIL SÜREN ARAYIŞ

Aile ilk olarak 2007’de kızlarının şehadet haberini almış, ancak yine de defnedildiği yeri bulamamış. 2015’in ‘diyalog süreci’ atmosferinde Garzan Mezarlığı’nda olduğunu öğrenmişler. Elma, “Sorunsuz ve yetenekli bir kadındı benim kızım. Bu dava için her zaman duyarlıydı. 8 yıl dağda kaldıktan sonra şehit düştü. Yıllarca biz cenazesini aradık. En son Baykan’da şehit düştüğünü öğrendik. Yine de biz gidip mezarını göremedik o zaman. Ne zaman ki serbest oldu gittik gördük. Olek’de dediler. Gittik oraya kardeşiyle beraber. Mezar taşında Nalin Mardin yazıyordu. Yıllar sonra mezar taşını gördük” dedi.

BABASININ İÇİNDE DERTTİ

İlk gördükleri mezarlık, mezar taşlarının yerini devletin kepçe ve tanklarıyla girdiği anı da aile televizyondan görmüş. Kızlarının mezarından çıkarılarak İstanbul’a getirildiğini öğrenmişler. Anne Elma, bu süreci şöyle anlattı: “Şehitlikten çıkardıktan sonra getirdiler İstanbul’a. Babası görmedi mezarını. Babasının içinde bir dertti. ‘En azından mezarını göreyim’ diyordu son nefesine kadar. Bize Bitlis’teyken cenazenizi buradan alabilirsiniz, demişlerdi. Ben de Garzan Mezarlık’ında kalsın istedim, arkadaşlarının yanında. Haber geldi çok sonra; cenazeniz İstanbul’da, diye. Geldik ki ne mezarlığı, plastik kutularda verdiler kızımın kemiklerini. Çok zorumuza gitti. Bitlis de bizim memleketimizdir. Fark görmedik orada defnedilmesini ama plastik kutuda verilmesi ağrımıza gitti, İstanbul’da. Garzan Şehitliği dağların arasında bir yerdi ama yine de istediğimizde gider görürüz onu, diyorduk.”

KIZIMIN KEMİKLERİ KUTUDAYDI, KUTUDA

“Bundan daha zoru yoktur; bir cenazeyi dört keredir oradan oraya götürüyorlar. Kemikleri kutudaydı, kutuda. Kucağımıza verdikleri kutunun içinde kemiklerin arasında olan çorapları gördük. 21 senedir bu çoraplar kemiklerle gömülüymüş” diyerek eline aldığı çorapları gösteren anne Elma, şöyle devam etti: “Bu çoraplar işte. Vicdan bu kadar mıdır? Yıkanmamış, doktorsuz gömdüler. Zaten zulümlerinden kaçtılar, şehit düştüler, hapishanelerde tükendiler, anneleri öldü, yandı… Yaşadığımız sürece ve bütün bu olanlara rağmen en azından çocuklarımızın mezarını görelim, diyoruz. Kendi vatanımızda serbest değiliz. Almanya’daki oğlum babası öldüğünde gelemedi cenazeye, ben de ölsem gelemeyecek.”

DİĞER ÇİFTİ YİNE GÖMDÜK

Her cümleye başladığında yeniden dört şehir, dört mezarlık, dört gömülme hikayesini anlatan anne Elma, kutunun içinde gerilla kıyafetlerinin olmamasını da Türk devletinin nefretine bağladı. Elma, şunları ifade etti: “Elbiseleri yoktu. O elbiselerden rahatsızlarla onları çıkarmışlar. Bu çorap vardı. İki çorap üst üste giymiş. Ayakkabısı vuruyormuş demek ki bir de bu bez parçası vardı. Muhtemelen topuğundaydı bu parça da. Ben kızımın cenazesini Mardin’e götürdüm ve kutunun içinden bu çorapları aldım. Diğer çifti yine onunla gömdük. Bu çoraplar bize hatırasıdır. 21 yıldır yaşamını yitiren, görmediğimiz kızımın çorapları geldi bana. Benim sabrım var. Tamam şehit düştü, öldürdünüz. Ölüdür, bomba mıydı da bu kadar ölmüş bir bedene zulmettiniz. Bir kutuda dört şehir gezmiş kemikleri verdiler bize. Ne yapalım şimdi? Biz aldık kemikleri ama diğer ailelerin de çocuklarının cenazelerini versinler.”

NE OLMUŞTU?

Şehit 268 gerillanın cenazesi, ‘diyalog süreci’ döneminde Bitlis’in Oleka Jor Mahallesi’ndeki Garzan Mezarlığı’na nakledilerek defnedilmişti. Garzan Mezarlığı, 19 Aralık 2017’de iş makineleriyle yıkılıp mezarlar açılarak cenazeler İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmişti. Bitlis Valiliği tarafından yapılan açıklamada, yıkılan mezarlık için ‘sözde’ ifadesi kullanılarak, mera olan bir bölgede mezar olmayacağı gerekçesiyle Bitlis Sulh Ceza Hakimliği kararıyla Garzan Mezarlığının açıldığı savunulmuştu. Açıklamada, 11 tanesinin boş olduğu, 268 mezardan çıkan kemiklerin mevzuata uygun bir şekilde muhafaza alındığını ileri sürülerek, kemiklerin kimlik tespitinin yapılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği belirtilmişti. Halbuki mezarlıkta bulunan bazı cenazelerin defin ruhsatıyla Garzan Mezarlığı'na defnedildiği ortaya çıkmıştı.

Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı, mezarlık ile ilgili başlattığı soruşturmada gizlilik kararı vermişti. Kimlik tespiti için İstanbul ATK’ye gönderilen cenazelere ait kemikler üzerinde yapılan DNA işleminde kimliği tespit edilen 21 kişinin kemikleri ailelerine verilmişti. Geriye kalan cenazelerin, plastik kaplara konularak İstanbul’daki Kilyos Mezarlığı’ndaki kaldırımın altına toplu bir şekilde defnedildiği ortaya çıkmıştı. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), suç duyurusunda bulunmuştu. Amed Barosu’nun mezarlığın iş makineleriyle tahrip edildiği ve mezarların usulüne uygun bir şekilde açılmadığı gerekçesiyle yaptığı suç duyurusu için takipsizlik kararı vermişti.