Munzur'un yüreğinde tarih yüzlü yoldaşa

Hakikatin peşinde aşkla, şevkle koşan, sorgusuz sualsiz adanmışlığın hikayesidir Sinan Dersim. Dersim'in yiğit evlatları Sara, Baran, Yılmazların izinde yürüdü, yaşamın son anına kadar yüreği özgürlük ve devrim aşkıyla attı.

Hepimiz bir yolcuyuz bu dağlarda. Herkes bambaşka yerlerden gelir ve yürür sonsuzluğa, sonsuza kadar. O yüzden sever dağlılar yolculuğu. Çünkü atılan her adımda kendine yürüdüğünü bilir dağlı, özüne döndüğünü bilir. Sınır tanımayan yolculukların tohumlarını ekersin bu dağlarda. Yolculuklara gebe yüreğinizdeki tohumlar en şiddetli şekilde sarsıp patlayacaktır yüreğinizde. Bu yüzden menzili olmamalı bu yürüyüşün, yönü ve sonu hiç olmamalı. Sadece yıkanma ve arınma düşüyle yürünmeli.

Bir söz vardır; “Büyük aşklar yolculuklarla başlar” diye. Bu söz tam dağlılara göredir aslında. Çünkü dağlıların özgürlük aşkı da kutsal mekanlara atılan ilk adımlarla başlar. Ama asidir dağlar, bu yüzden zorludur yolculukları. Ancak yaşamın büyük tutkunları yürüyebilir bu yüzden. Onun içindir ki özgürce yaşama yol almak için, bu yolun içindeki özgürlüğe aşk ile bağlanmalı insan. Çünkü aşktır bizi bu yaşama bağlayan. Özgürlük aşkı… Aşk ile sevmenin güzelliği ile dövüşebilmek bu güzellik uğruna… İşte bu kavganın tadını yalnızca dağlılar bilir. Bu yüzdendir ki dağlılar kavgasız yaşayamazlar. Her anında kavga vardır onların. Çünkü kavga ile kazanılmayanların bir değeri yoktur onlar için. Emek yoktur alın teri yoktur. Bu yüzdendir ki alınterinin damlalarıyla güzelleştirdikleri bu yaşamı kan damlalarıyla büyütürler.

Der ki şair; “anlatabilmeli dağları, taşları… Yazabilmeli direnişleri…  Duyumsayabilmeli ruhu, isyana çağıran vasiyetleri… Çünkü bir Kürdistan öyküsüdür bu.”

Evet, bir öyküdür bu dağlarda yaşananlar. Öykü bile değildir aslında. Bir romandır bu; Kürt romanı… Kısa bir tarihe bin yılları sığdıran… Küçük basit sevgilerden, dağlar kadar büyük sevdalara, aşklara giden yol döşendi bu dağlarda. İnsanları mest edecek kahramanlıklar yaşandı. Yaratılan bu büyük değişiklik öyle heyecanlandırdı ki akın etti Kürt’ün yiğit kızları ve erkekleri dağlara, romanın bir parçası olmak için. Önderliğimiz “bu büyük bir destandır” diye tanımladı bu romanın içini. Bu dağlar da bu romanın en büyük kahramanları olan şehitlerin kahramanlığına tanık olmuştur. Dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar, her şey… Her yer onların anılarıyla, aşklarıyla doludur. O aşk yüzlü yoldaşlardan biri de Sinan Dersim yoldaştır.

 DERSİM’İN ASİL SESİ SİNAN

Sinan yoldaş, Dersim'in asi yamaçlarında 1978 yılında Pülümür’de dünyaya gelir. Dersimli olmak, Dersim'de doğmak, büyümek, çalışmak, kendi başına bir tarihe tanıklık etmektir. Dersim, bilge bir ana gibi büyütür evlatlarını, bin yılların direniş tarihi ile süsler çocuklarının masallarını. Dersim'de doğan her çocuk önünde iki yol olduğunu bilir. Ya düşmanın saldırılarına boyun eğeceksin ya da direniş kültürüyle başın dik yaşayacaksın. Zaman ve mekan olgusunu düşünürken hep mekanların yaşanmış zamanların ruhunu taşıdıklarına inanırız. Bin yıllardır nelere tanıklık etmiyor ki Dersim? Taşı, toprağı, suyu, kısacası doğası ve insanıyla neler görmedi ki! Ama her seferinde daha da direngen oldu. Bu kimlik Sinan’da kültürleşti, Sinan’da asileşti, Sinan’da tarih oldu.

Zerdüştlüğün belirgin izlerini taşıyan Alevilik kültürü ile büyüyen Sinan arkadaş, bu felsefenin insan doğa toplum ve yaşama yaklaşımından etkilenerek, kendi toplumsal pratiğinde de bu gerçeği yansıttı. Aleviliğin ‘’Benim Kâbem İnsandır’’ deyiminden yola çıkarak tüm insanları bir görme erdemine sahip bir katılımın sahibi oldu.

AŞK DERGAHINDA BİR HAKİKAT ARAYIŞÇISI

Sinan arkadaş, gençlik yıllarında büyük arayışları olan bir dönemde üniversite yıllarında PKK hareketi ile tanışır. Egemen kültürün ezilenlerin ruhunda açtığı yaralara büyük öfke duyarak, yaşamının her karesinde bunu yok etmeye çalışır.

O artık Dersim’in tarih yüzlü yaşlıların yaşadığı acılara son verme arayışındadır. Menekşeleri, saz çalan papatyaları, halay çeken ve Munzur'un yüreğinde suları güneş oynatan köpükleri, yaralı çamların, yorgun çınarların Dersim dağlarında eskisi gibi olması için ant içer. Dersim dağları dağlıktan çıkmazdan önce kucak kucak otlar ve meşelerle yeşerirdi. Ama artık yağmur yerine gökten kurşun yağıyordu. Bu kurşunlar bir tarihi kültürü ve güzellikleri yıkan zihniyetlere yağmalıydı. Sinan yoldaş biliyor ve hissediyordu Laç deresi tozlu, Munzur suyu yaralı, Harçık suyu öfkeli ve nergisler suskun. Ağıtlar süzülüyor dağların doruklarından. Gülsüz ve bülbülsüzdür yakılan türküler. Toprak durma halinde sularda zaman ağlıyordu. Rüzgar barut kokuyor güller yanık açıyor toprağın göğsünde. Öfke rengindedir bütün çiçekler. Şafak gözlü çocukların dudaklarında acı bir yangın ellerinde oyuncak diye boş mermiler. Dersim dağları artık kanlı bir tuzak ile karşı karşıyadır. İşte bu oyuna bu bin bir türlü hileye ve tuzağa son vermek için özgürlük saflarına katıldı Sinan yoldaş.

Dersimin yiğit evladı Sinan, düşmanın farklıları aynılaştırma politikalarına karşı, bu onursuz yaşam dayatmalarına boyun eğmeyerek, gençliğinin ilk yıllarından itibaren mücadeleye aktif bir biçimde katılır. Devrimci mücadelenin ilk yıllarında YCK çalışmalarında en önde yürür. Bir gençlik önderi ve bir öncü olarak Kürdistan ve Türkiye metropollerinde gençliğin örgütlendirilmesinde, gençlik enerjisinin devrime kanalize edilmesinde katıldığı ilk günden itibaren her zaman öncü ve önder düzeyde yer aldı. Özellikle üniversite gençliğinin mücadelenin en sıcak dönemlerinde devrimle buluşmasında çok önemli roller oynadı. Gençlik çalışmalarında büyük emeği olan Sinan yoldaş, mücadele yaşamında her zaman genç bir ruh ile katılıp dinamik ve akışkan olmayı bildi.

Genç yaşta büyük sorumluluklar alan Sinan arkadaş, kısa bir sürede KCK Yürütme Konseyi Üyesi olarak Demokratik Ulus sisteminin inşa çalışmalarında öncü düzeyinde misyon aldı. Akışkan, yaratıcı etkileyici ve sorunlar karşısında çözümsüz kalmayan parlak zekasıyla, bulunduğu bütün örgütsel çalışmalarda asla hataya ve başarısızlığa yer bırakmayan duruşuyla, her zaman başarılı pratiklerin sahibi oldu. Uzun süre Avrupa çalışmalarında yönetim düzeyinde yer aldı, Avrupa sahasının örgütlendirilmesinde, geliştirilmesinde öncü düzeyde önemli roller oynadı. Avrupa'daki çalışmalara aktif katılımı devrimci ruhu ve çalışmalarındaki disipliniyle kısa sürede Avrupa sorumluluğunu üstlendi.

BİNLERCE YOLDAŞINI EĞİTTİ

2008 Yılında PKK Ocak eğitiminden sonra tekrar Avrupa çalışmalarında performans ve ivme kazandırmak için örgüt perspektifleri ışığında hazırlıklı ve donanımlı bir şekilde büyük bir sorumluluk bilinciyle hareket etti. Avrupa'da kaldığı süreç içerisinde gençlikten tutalım kitleye kadar herkes özverili ve çalışkan duruşuyla herkeste iz bıraktı.

2016 yılında tekrar ülke sahasına gelen Sinan arkadaş, bu seferki gelişinde birçok yaşam ve örgüt tecrübesi kazanarak yeniden bir eğitim ile geçirdiği süreci örgüt süzgecinden geçirerek, kendisini ülkedeki çalışmalara hazırladı. Ülke sahasında HPG ve YJA-Star’ın yeniden yapılanma sürecinde oldukça stratejik bir rol üstlendi, büyük bir sabırla, kendi farklılıklarını koruyarak, kimseye benzemeyen özellikleriyle, çekici üslubuyla ve heyecanla birçok arkadaşa eğitim verdi ve arkadaşlarının gönlünde yer etmeyi başardı.

Bu temelde Sinan arkadaş 2017 yılından 2020 yılına kadar Apollon Akademileri Komutanlığında büyük bir özveri ve emekle binlerce yoldaşını eğitti. O, insanda yüksek algılama gücünü geliştiren iyi bir eğitmen olduğu kadar yoldaşlarına yaşamın her alanında örnek olmayı bilen bir komutandı. Yoldaşlarını etrafında toplayarak çekim gücü olan herkes ile empati kuran herkesin yüreğinde yer edinen toparlayıcılığı ile belirgin bir arkadaştı. Önderliğin paradigmasını PKK’nin felsefesini yoldaşlarına kavratmak için çok büyük emek veren ve bundan büyük zevk alan Sinan yoldaş, bir gün bile görev ve sorumluluklarından taviz vermedi. Çünkü o bilinçli yaşayan ve bilinçli katılan yaşamı aşk derecesinde seven her zaman tebessümlü moralli ve neşe kaynağı olmasını bildi. O sadece renkli değil rengarenk bir insandı. Şiire olan tutkusundan olsa gerek bir şair inceliği ve estetiğiyle yaklaştı insana yaşama ve doğaya. Gülmek en çok ona yakışırdı çünkü o her koşulda gülen sorunların üstesinden gelen sis perdelerini aralayan yaşama pozitif bakan negatifliklerle de mücadele eden bir karaktere sahipti.

HBDH çalışmalarında HBDH Yürütme Komitesi üyesi olarak bu çalışmalarda yer aldı. Bu çalışmanın geliştirilmesine oldukça büyük bir anlam yükleyerek büyük bir özveri ve disiplinle çalışmalarını yürüttü. Halkların kardeşliğine, demokratik ulus projesinin geliştirilmesine, sosyalist ve özgür yaşamın inşasına yürekten inandı ve bunun için de devrimci sorumluluklarını büyük bir aşkla üstlendi. Faşist sömürgeci sistemin yıkılması için devrimci ve sosyalist mücadelenin mutlaka birleşmesi gerektiğine inanan, sol sosyalist ve sistem karşıtı güçlerin ortaklaşarak mücadele yürütmesinin gerekliliğine canı gönülden inanan Sinan arkadaş, bu ittifakların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için büyük bir çaba harcadı.

Nefes nefese bir hayat anlamın adaletinde damıtılan bir yaşam hikayesi. Hakikatin peşinde aşkla şevkle koşan özgür bir kimlik için sorgusuz sualsiz adanmışlığın hikayesidir Sinan Dersim. Dersim'in yiğit ve onurlu evlatları Sara, Baran,Yılmaz, Roza, Jindarların izinde yürümüş yaşamın son anına kadar yüreği özgürlük ve devrim aşkıyla attı.  

SEN GİDELİ

Yeşili çoktan tüketti dağlar

Bağlar bozuldu

Her yer ekim vurgunu

Her şey tedirgin

Yine yolculuk zamanı

Bir sonsuzluk geceler

Bir uykusuzluk bir susuzluk

Bir bakarsın derede ay ışığı

Akar gider sularla birlikte

Bir bakarsın tepelerdedir

Yanar yürekte

Ey Munzur Ey Dicle

Söyleyin bana

Bu nasıl ayrılık bu nasıl vuslat

Yüreğim ikiye bölündü

Hiçbirini geçemedim

Sıkışıp kaldı sanki yollar

İki kıskaç gibi iki aşkın arasında

Birini diğerinden seçemedim.