Özgürlük Yürüyüşü 15'inci gününde: Dinamizmin etkisi bariz yansıyor

Paris’ten Strasbourg’a 25 kişilik Özgürlük Yürüyüşü, 15’inci günde Aulnay Sous Bois’te bütün yoğunluğuyla sürdü. Organizatörlerden Serhat Adar, Özgürlük Yürüyüşü’nün son 3 yılda yapılmış eylemlerden çok daha etkili ve dinamik olduğunu belirtti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a fiziki özgürlük talebiyle başlayan 25 günlük yürüyüş, 15. gününde Fransa’nın Aulnay Sous Bois kentinde devam etti. Esaretin 25’inci yılını temsilen 25 kişiyle ve 25 günlük yapılan Uzun Yürüyüş, son yıllardaki eylemlerden daha farklı bir niteliğe sahip.

Paris’in kuzey banliyölerinden biri olan Aulnay Sous Bois’te yapılan yürüyüş, çevre halk ve esnafta ilgi uyandırdı. Fransızlar, Abdullah Öcalan’ın tutulduğu ağır tecrit şartlarını anlatan broşürlere  oldukça ilgi gösterdi.

Özgürlük Yürüyüşü’nün organizatörlerinden biri olan Serhat Adar, bu eylemin diğerlerinden çok farklı bir dinamiği olduğunu belirtti.

Adar, 25 günlük yürüyüşün amacını ve 15 günlük yürüyüş boyunca neler yaptıklarını şu ifadelerle anlattı: “Bu yürüyüş, bir bütün olarak Önderliğin özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümüne odaklı bir hamle yürüyüşüdür. Her geçen gün tempo ve coşku biraz daha artıyor. Halkın morali de giderek artıyor. Eylemimiz çok boyutlu. Başlıca amacı Önderliğin özgürlüğünü sağlamak. Gerek yürüyüşe katılan 25 kişi, gerekse halkımız Önderliğe uygulanan tecrit işkencesine karşı öfkesini dile getiriyor. 15’inci gündeyiz ve 15 Şubat kara güne yaklaşırken halkımızın öfkesi daha da artıyor. Kurdistan kentlerinde başlatılan uzun yürüyüşler de bu atmosferi besliyor. Bu atmosferi 17 Şubat’ta Köln’e taşıma gibi bir gayemiz var. Geçtiğimiz her bölgede adres olarak Köln’ü gösteriyoruz. Diyebilirim ki eylemin başlangıç anı ile bugün arasında refleks olarak halkta ciddi bir fark var. Yürüyüşçülerin azmi, çabası ve dinamizminin çok bariz etkisi yansıyor.”

Güzergahlar üzerindeki çeşitli kurumlara da ziyaretler gerçekleştirdiklerini söyleyen Serhat Adar, “Kurumlarla, yerel basınla görüşmelerimizde, sunduğumuz dosyalarda Önderliğin bizim kırmızı çizgimiz olduğunu anlatıyoruz. Önderliği kırmızı çizgisi olarak gören muazzam bir kitle var. İşte CPT gibi kurumların bu halkın iradesini tanıması lazım. Bir an önce İmralı'dan bir haber almak zorundayız” diye konuştu.

AKP-MHP faşizmi eliyle 2015 yılından beri Kürt halkını Abdullah Öcalan’dan koparma politikalarının uygulandığına dikkat çeken Adar, “Bir halk, önderi ile vardır ve önderi ile bir yerlere varabilir. Bunu bildikleri için tecrit ederek o bağı koparmaya çalışıyorlar. Böylelikle Kürt’ün iradesini kırmak istiyorlar ancak bunu başaramazlar. Çünkü bu halk Önderliğin düşünceleriyle şekillenmiş bir halktır, dolayısıyla koparamazlar.”