Alman muhalefeti: Merkel hükümeti Erdoğan’ın suç ortağı

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması ve HDP’ye açılan davaya ilişkin Alman Federal Meclis’te yapılan oturumda konuşan muhalefet milletvekilleri Merkel hükümetinin Erdoğan rejiminin suç ortağı olduğunu belirttiler.

Yeşiller Partisi Grubu’nun başvurusuyla her hafta aktüel gelişmelerin alındığı, muhalefet ile koalisyon hükümetinin ortaklarının tartışıldığı Federal Meclis’teki oturumun bu haftaki bölümünde Türkiye’deki son gelişmeler ele alındı. “Türkiye’de insan haklarına saldırılar ve bunun Alman ile Avrupa siyasetindeki sonuçları” başlığıyla yapılan oturumda HDP ile dayanışma mesajları verilirken, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının kabul edilemez olduğu ifade edildi.

Oturumda ilk olarak Yeşiller Partisi’nden Cladia Roth söz aldı. Aynı zamanda Federal Meclis’in Başkan Yardımcısı da olan Roth, AKP-MHP iktidarına batının sessizliğini sert sözlerle eleştirdi. “Diktatörler de salgın kadar tehlikeli” diyen Roth, Erdoğan’ın talimatıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının kadınlara ve Türkiye’nin yüzüne atılmış bir tokat olduğunu söyledi. Erdoğan’ın kadınları hedef alan sözlerini teker teker aktaran Roth, kadına şiddetin Türkiye’de günlük hayatın parçası olduğunu belirtti.

‘TÜRKİYE’DE BU DURUM BİZİ YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR”

Erdoğan’ın faşist koalisyonun gönlünü hoş tutmak için Türkiye’nin üçüncü büyük partisi HDP’yi krimanilize edilmek istediğini ifade eden Roth Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ gibi isimlerin derhal serbest bırakılmasını istedi. Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın “Türkiye’nin üzerinde aydınlık ve bulut var” sözleriyle Erdoğan rejimine güzellemeler yaptığını belirten Roth, Almanya ve AB’ye sert eleştiriler yöneltti.

Merkel hükümetinin ve AB’nin tavrı bütün demokratları hayal kırıklığına uğrattığını ifade eden Yeşiller Partili Cladia Roth “Bu mesele bizi de ilgilendiriyor, çünkü iki devletin 200 yıllık ilişkileri var, bu ülkenin parçası olan misafir işçileri ve hala yürürlükte olan mülteci anlaşması var” diye konuştu. Roth, konuşmasının devamında Türkiye siyasetinde “U” dönüşünün yapılmasını, yatırımların durdurulması ve silah ticaretinin son verilmesi gibi yaptırımların Erdoğan iktidarına karşı hayata geçirilmesini istedi.

Merkel iktidarının büyük ortağı Hıristiyan Demokratlar (CDU/CSU) Grubu’ndan Michael Brand de muhalefet politikacılarla gibi Erdoğan rejimine benzer eleştiriler yöneltti. Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunu, NATO’nun da sadece askeri bir ittifak olmadığını ve aynı zamanda değerler topluluğu olduğunu belirten Brand “Dünyanın gözleri önünde Türkiye NATO’nun değerlerini hiçe sayıyor. Şantajlar karşısında korkamayarak dikkatli harekete etmeliyiz” diye konuştu.

SPD’LİLER MAAS’I SAVUNDU

Hükümetin diğer ortağı Sosyal Demokratlar Partisi (SPD)’den Gabriela Heinrich ise Türkiye’nin çıktığını deklere ettiği İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için bir garanti olduğunu ve bundan sonra bu ülkede kadınların şiddet ve ölümle yüz yüze kalacağını ifade etti. SPD’li Heinrich Macaristan, Polonya ve Bulgaristan’ın da İstanbul Anlaşması’nı hayata geçirmesi gerektiğini belirtti.

Heinrich konuşmasının devamında “Türkiye’nin ikinci büyük muhalefet partisi HDP’ye açılan davanın ardından Berlin ve Brüksel Ankara’yı uyarmalı” çağrısını yaptı. AİHM’in kararlarının uygulanmaması halinde Türkiye’ye yaptırım kararı alınarak Avrupa Konseyi’nden atılmasını isteyen Heinrich, partili arkadaşı olan Dışişleri Bakanı Maas’ın Türkiye’ye yönelik sözlerini ise savundu.

‘YAPTIRIMLAR ERDOĞAN’I HEDEF ALMALI’

Muhalefet cephesinde yer alan Hür Demokratlar Partisi (FDP)’liler de başbakan Merkel’e harekete geçmesi için çağrıda bulundular. FDP’li Gyde Jensen “Erdoğan’ın 2 Mart’ta ilan ettiği reformlar göz boyamaktan başka bir şey değildi. Türkiye’nin İstanbul Anlaşması’ndan çıkmasıyla Türkiye’de kadınlar ikinci sınıf vatandaş olacak. Türkiye ile ilişkiler yeniden düzenlenerek anlaşmaya bağlanmalı. Yaptırımlar Türkiye’deki sivil toplumu değil Erdoğan’ın kendisini hedef almalı” dedi.

‘BERLİN VE BRÜKSEL’DE NELER DÖNDÜĞÜNÜ KONUŞALIM’

AKP-MHP iktidarına sessiz kalan Merkel hükümetini en sert eleştirileri ise Sol Parti yaptı. HDP’nin binlerce üyesi ve yöneticisinin cezaevine atılmasından sonra şimdi de HDP’nin kapatılmasının gündemde olduğunu belirten Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, Erdoğan iktidarı için “İslami-faşist koalisyon” ifadesini kullandı. AKP-MHP iktidarının Suriye ve Karabağ’ın ardından Ukrayna’da savaş çıkartma hazırlığı içinde olduğunu bildiren Dağdelen “Türkiye’de neler olduğunu değil, Berlin ve Brüksel’de neler döndüğünü konuşalım” diyerek Almanya ve Avrupa’nın aldığı pozisyona dikkat çekti.

Ankara ile ilişkilerde “Pozitif ajandadan” söz edildiğini ve Gümrük Birliği anlaşmasının genişletilmesi gerektiği yönünde çağrıların yapıldığını hatırlatan Sol Partili Dağdelen “Eğer hala Türkiye ile ilişkilerin derinleştirilmesinden söz ediliyorsa, demek ki Türkiye’de bu yaşananlar Avrupa’da kabul görüyor. Merkel ve hükümeti Erdoğan rejiminin suçlarına ortaktır” dedi. Almanya’da hala AKP-MHP yanlısı faşist grupların yasaklanmadığını belirten Dağdelen “Alman faşistlerine karşı çıktığımız gibi Türk faşistlerine de karşı çıkmalıyız” çağrısında bulundu.

‘O AÇIKLAMAYI SANKİ TÜRK BÜYÜKELÇİSİ YAZMIŞ’

Yeşiller Partisi’den Cem Özdemir de aynı şekilde sert sözlerle Merkel hükümetinin Türkiye’de yaşananlar karşısında sergilediği yaklaşımı eleştirdi. “Dostluk arıyoruz, suç ortaklığı değil” ifadesini kullanan Özdemir, HDP’ye açılan kapatma davasının buz dağının görünen yüzü olduğunu belirtti. HDP’ye açılan dava sonrası Alman Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamayı da sert şekilde eleştiren Özdemir “Sanki o açıklamayı Türk Büyükelçiliği yazmış gibi” dedi.