‘Almanya Türklerle çıkarları uyuştuğu için Kürdistanlıları yargılıyor’

Stammheim’da iki yıldır devam eden 5 Kürdistanlının yargılandığı dava görüldü. Dava avukatlarından Antonia Von Der Behrens, “Türk çıkarları, Almanya Federal Hükümetinin iç ve dış siyasetinin çıkarları ile örtüştüğü için bu dava yürütülüyor” dedi.

Almanya’nın Stuttgart kentindeki Stammheim cezaevinde 2 yıldır 3’ü tutuklu 2’si tutuksuz 5 Kürdistanlının yargılandığı davanın dün başlayan 90. ve 91. duruşması bugün devam etti. Duruşmada Veysel S. Özkan T. Agit K. Cihan A. Evrim A. ve avukatları hazır bulundu. Duruşmada Evrim A., Agit K. ve Özkan T.’nin avukatları savunma yaptı. Avukatlar yaptıkları savunmada 129b yasası ve kriminalizasyon politikalarına değindi.

Stuttgart davasında yargılanan ve 17 ay cezaevinde kalan Evrim A. için istenen 2 yıl 6 ay hapis cezasına itiraz eden avukatı Fransizka Nedelmann, "İtirafçının anlattıkları dikkate alınarak, delillerin doğruluğu araştırılmadan Evrim A. cezalandırılmıştır. İtirafçının tehdit, şantaj ve yalanları görmezden gelinmiştir" dedi ve yalan beyanda bulunan itirafçının cezalandırılmasını istedi. 

Evrim A.’nın daha yargılaması bitmeden oturum hakkının iptal edilmesine itiraz eden Nedelmann, “Müvekkilim bu iptal durumuna itiraz etti. Henüz mahkeme sonuçlanmamışken, müvekkilim ‘terörist’ olarak suçlandığı için, polisin belirlediği sınırların dışında kalamıyor, tüm sosyal hakları elinden alınmış durumda. Göçmen bürosu yetkilileri, kişinin kendi dairesine taşınmasına yönelik tüm izinleri, ‘Terörizmin olduğu yerde, mutlak kontrol uygulanmalıdır’ gerekçesi ile sadece çalışmasına izin verdi" diye konuştu. 

‘KÜRTLERİN DEMOKRATİK EYLEMLERİ KRİMİNALİZE EDİLİYOR’ 

Yargılanan Kürdistanlılardan Agit K.’nin avukatı Fatma Sayın ise Kürdistan’ın dörde bölünüp işgal edilme sürecini mahkeme heyetine anlattı. Buna karşı Kürtlerin bulundukları her parçada direndiğini vurgulayan Sayın, Almanya’da yaşayan Kürdistanlıların da aynı tutuma sahip olduğunu dile getirdi. 

Sayın, "Burada demokratik haklarını kullanarak, gerçekleştirdikleri siyasal faaliyet ve eylemlerini 129b yasası ile takip edilerek, kriminalize ediyor. Kürtlerin her faaliyeti PKK’ye destek veya üyelik olarak gösteriliyor. Alman mahkemelerindeki tavır tam olarak budur, Kürt=PKK=tehlikeli=terörist. 129b yasası temel değerlerle, insanların iyi yaşam hakkı ile değil, tamamen siyasi ve ekonomik çıkarlarla ilgilidir. Yasalar insanları korumak için olmalıdır" diyerek, 129b’nin kabul edilemeyecek bir yasa olduğunu belirtti. 

‘ULUSAL KIYAFET SUÇ DEĞİL’

Müvekkili Agit K.’ya yöneltilen suçlamalara değinen Sayın, "İddianamede iki telefon görüşmesi ve SMS’ler var. Bunların içeriği hiç bir şekilde bir suç teşkil etmemektedir. Avrupa'da yaşayan bir Kürt'ün tüm faaliyetlerini, ilgili iddialar çerçevesinde terör şüphelisi olarak kovuşturmak için genel şüphe altına alıyorsunuz. Ayrıca giydiği geleneksel Kürt ulusal kıyafetinin de üniforma olarak gösterilmiştir" dedi.

‘ALMAN-TÜRK ÇIKARLARI UYUŞTUĞU İÇİN…’ 

Özkan T.’nin avukatı Antonia Von Der Behrens ise bu davanın konusunun hiçbir biçimde ceza olamayacağını dile getirdi. “Türk çıkarları, Almanya Federal Hükümetinin iç ve dış siyasetinin çıkarları ile örtüştüğü için bu dava yürütülüyor” diyen Behrens, “Bundan dolayı bu dava siyasi bir davadır. Savcılar hiç bir kanıt olmadığı halde, itirafçıların söylemini esas alarak ceza istiyor” vurgusu yaptı. 

Özkan T.’nin avukatlarından Dr. Björn Elberling ise "İtirafçının suçlamaları doğrultusunda verilen kararlar doğru değildir. İddiaların çoğunu çürüttük. Ancak bazı kararlar baştan veriliyor. Cezayı verirken bu ön yargılarınızı kırmanız gerekiyor. Burada yargılanan kişiler şantaj ve gasptan mahkum edilemez. Özkan T. Avrupa tutuklama kararı ile Almanya’ya teslim edilmiştir. 2.5 yıldır tutuklu ve ciddi sağlık sorunlarından kaynaklı zorlanmalar yaşıyor. Özkan T. kanseri atlatmıştır ve korona koşulları bu durumu daha da kötüleştiriyor" diyerek bu durumun göz önünde bulundurularak tahliyesini talep etti. 

Mahkeme heyeti son sözü sanıklara verdi. Tüm sanıkları avukatlarının savunmalarına katıldığını belirtti. Veysel S. son söz olarak, “Şartlar ne olursa olsun, halkım için mücadele ettim. Bundan sonraki yaşamımda da bunu esas alacağım" dedi.

Mahkeme heyeti, kararını açıklamak üzere duruşmayı 30 Nisan Cuma gününe erteledi.