Asuri-Süryaniler şehitlerini andı
İsveç'te çalışma yürüten Asuri örgüt ve kurumları, Simele katliamının yıl dönümünde Stockholm'de ortak bir etkinlik düzenleyerek şehitlerini andı.
İsveç'te çalışma yürüten Asuri örgüt ve kurumları, Simele katliamının yıl dönümünde Stockholm'de ortak bir etkinlik düzenleyerek şehitlerini andı.
Asuri Demokratik Hareketi adına bir konuşma yapan Yalda Marogel, bölgede eğemen hale gelen devletlerin Asuri-Süryani halkını ortadan kaldırmak için katliam ve soykırımlara başvurduğunu ve bu bağlamda Irak devletinin 7 Ağustos 1933'te 3 bini aşkın Asuri-Süryaniyi katlettiğini söyledi.
1933'te Simele'de Asuri-Süryanilere yapılan soykırımın ilk olmadığına dikkat çeken Marogel, Osmanlı devletinin 1915 yılında Ermeni, Asuri-Süryani ve Pontus Rumlarına yönelik gerçekleştirdiği soykırımında 1,5 milyondan fazla gayri-Müslüm'ün katledildiğini belirtti.
Geçmişte devletler tarafından yapılan soykırımlarının günümüzde DAİŞ başta olmak üzere Cihatçı çeteler tarafından gerçekleştirildiğini belirtti. KDP'ye bağlı peşmergelerin DAİŞ çeteleri saldırıya geçmeden önce Asuri-Süryani ve Ezidilerin silahlarını topladıktan sonra bölgeden kaçtıklarını ve halkın katledilmesinde DAİŞ çeteleriyle suç ortaklığı yaptıklarını söyledi.
DAİŞ çeteleri ve Türk devletinin farklı yöntemlerle Asuri-Süryani ve diğer azınlık halkları ortadan kaldırmak istediğini belirten Marogel, ”Türk devleti halkımıza ait kilise, manastır ve mezarlıklara el koydu. Bununla da yetinmedi halkımızın özel mülklerine de el koydu. Diyanet İşleri Başkanlığı'na devretti, ama tepkiler olunca bu sefer hazineye aktardı. Halkımız Türk devleti ve AKP iktidarını değerlerimizi gasp etmesine izin vermeyecektir. Tüm gücüyle buna karşı çıkacaktır” dedi.
Marogel'in konuşmasından sonra Asuri-Süryani şairler, katledilenler için yazdıkları şiirleri okudular. 1915 ve 1933'te gerçekleşen soykırımları ve Asuri-Süryaniler için şehit düşenleri anlatan film gösterildi.
Etkinliğin bitiminden sora görüşlerine başvurduğumuz katılımcılar, soykırımında katledilenlerle Asuri-Süryani halkı için mücadele ederken şehit düşenlerin unutulmaması ve olanların gelecek kuşaklar tarafından bilinmesi için anma toplantıları düzenlenmesinin önemine vurgu yaptılar.
YILIN 365 GÜNÜ SOYKIRIMINI KONUŞUYORUZ
Aziz Poli, katliam ve soykırımların Süryani halkının bir parçası olduğunu belirterek, ”Bugün her evde yılın 365 günü bizlere yapılan soykırımlar konuşulur. Nesilden nesile aktarılır. Eskiden soykırım tabuydu. Büyüklerimiz bundan hiç söz etmezdi. Kiliseler ve din adamları bile katliamları anlatmazlardı. Korkuyorduk. Herkes korktuğu için soykırımdan bahsedemiyordu. Ama Avrupa'ya gelince bu tabuyu yıktık” dedi.
Soykırımın izlerine rastladıkları halde olanların büyükler tarafından gizlendiğini söyleyen Poli, çocukluğunda yaşadıklarını şu cümlelerle dile getirdi.
”Midyat'ta bizim evin önünde büyük bir kuyu vardı. Çok yağmur yağdığında ve sel bastığında kuyudan kemikler ortaya saçılırdı. Biz bu kemiklerle çelik çomak oynuyorduk. Annem ve babama bu kemiklerin ne olduğunu sorduğumda cevap vermiyorlardı. Bizim gerçekleri öğrenmemizi istemiyorlardı. Ben oradan çıkan kemiklerin soykırımda katledilenlere ait olduğunu çok sonraları anladım.”
AMAÇLARI HALKIMIZI KORKUTUP GÖÇE ZORLAMAK
Poli, Mardin Valiliği'nin Süryanilere ait malları hazineye devretmesine ”Amaçları halkımızı korkutup göçe zorlamak. Bize sizin buralarda işiniz yok diyorlar. Geri dönme umudumuzu tamamen yok etmek istiyorlar. Bazen numaradan topraklarınıza geri dönün diyorlar. Nereye döneceğiz? Canımızı aldılar, topraklarımıza el koydular, ırzımıza geçtiler, geriye ne kaldı? Kendi topraklarımızı ziyaret etmekten bile korkuyoruz. 35 seneden sonra ilk kez 2009 yılında kendi ülkeme gittim. Uçak İstanbul'da havaalanına indiğinde ürktüm, korktum. Neden ben korku ve endişeyle ülkeme gideyim?” diyerek tepki gösterdi.
MOR GABRİEL'İ CAMİ Mİ YAPACAKLAR?
Münir Rhawi, soykırımların Asuri-Süryani halkının tarihinin bir parçası olduğunu ve bunu unutmamak için soykırım kurbanlarının anılması gerektiğini belirtikten sonra, ”Biz dedelerimiz, anne ve babalarımızdan öğrendiklerimizi yeni kuşaklara aktarıyoruz. Geçmişte soykırımdan geçirildik, şimdi de mallarımıza el koyuyorlar. Ben bunu anlayamıyorum. Bu modern çağda bir devlet vatandaşlarının mallarını nasıl gasp edebilir? Bizi oradan tamamen atmakla ellerine ne geçecek? Biz oradaki bahçenin bir gülüyüz. Tur Abdin'da 10 bin Süryani kaldı. Onları da oradan koparıp Mor Gabriel'i cami mi yapacaklar. Ülkede cami mi yok? Her taraf cami dolu. ”şeklinde konuştu.
TÜRK DEVLETİ VE ERDOĞAN'DAN BU BEKLENİRDİ!
Asuri Kültür Merkezi yöneticisi George Baryawno, şehitleri anma etkinliğini Asuri-Süryani halkının uğradığı soykırım ve acıları unutmamak için düzenlediklerini söyledi.
Avrupa'daki rahat koşulların insanlara geçmişte çektiği acıları unutturabileceğini söyleyen Baryawno, ”Biz bu sorunu sürekli gündemde tutmak zorundayız. Haklarımızın tanınması için bu zorunlu. Ana dilde eğitim, kültürümüzü geliştirme hakkını istiyoruz. Suriye ve Irak'ta olumlu gelişmeler oluyor. Ama bizlerin de burada mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.
Baryawno, AKP Hükümeti'nin Süryanilere ait mallara el koymasını nasıl değerlendirdiği sorusunu ise ”Şaşırmadım. Çünkü Türk devleti ve Erdoğan'dan ancak bu beklenirdi. Bin seneden beri haklarımız inkar edildi. Lozan'da tanınan haklar bile verilmedi. Türk dili ve kültüründen başka dil ve kültürlere yaşam hakkı yok. Biraz mallarımız kalmıştı. Ona da el koydular. Ama halkımız artık bu haksızlıklara karşı susmuyor. Kiliseler, dernekler, örgütler birlikte buna karşı koyuyor. Çok güçlü bir direniş gösteriyoruz” diyerek cevapladı.