Berlin’de siyasi tutsaklar için eylem

Berlin'de yapılan eylemle, TC zindanlarında 100’ün üzerinde ağır hasta tutsağın doktor raporlarına rağmen serbest bırakılmadığına işaret edilerek, “Tutsaklara karşı düşman hukuku uygulayan faşist devlet, hasta tutsakların ölümünden sorumludur” denildi.

Almanya'nın başkenti Berlin'de “Tüm kadın siyasi tutsaklara özgürlük” şiarıyla Dest-Dan Kadın Meclisi'nin öncülüğünde Kottbusser Tor’da eylem düzenlendi.

“Türkiye cezaevlerinde siyasi rehine olarak tutulan tüm ağır hasta mahpuslar ve kadınlar için adalet” isteyen Kürdistanlılar ve dostları, TC zindanlarında Kürt siyasi tutsaklara yönelik hak gasplarını dikkat çekerek, sistematik işkenceye maruz kaldıktan sonra intihar ettiği iddia edilen Garibe Gezer, uzun süredir hasta tutsaklar listesinde yer almalarına rağmen tüm infaz erteleme başvurularına rağmen tahliye edilmeyen ve hapishanede yaşamını yitiren Abdurrezzak Şuyur ve Halil Güneş ile sağlık sorunlarına rağmen halen cezaevinde bulunan Aysel Tuğluk’un durumuna ilişkin açıklama yaptı.
TÜRKİYE’DE İDAM CEZASI FİİLEN UYGULANIYOR
Hapishane koşullarının Kürt siyasi tutsaklar açısından ne kadar zorlaştırıldığına vurgu yapan Kürt kadın siyasetçi Sibel Yiğitalp, mevcut pratikleri idam cezasının uygulanmasına benzetti.

Yiğitalp, “Türkiye’de şu anda Kürtlere ve demokratlara fiili bir idam uygulanıyor. Garibe Gezer defalarca sesini duyurmaya çalıştı, süngerli odada gardiyanların cinsel saldırısına ve işkencesine maruz kaldığını duyurmaya çalıştı. Ancak gözümüzün içine baka baka Garibe’yi katledip ‘intihar etti’ dediler. Aysel Tuğluk’u mücadelesinden dolayı tutukladılar. Annesinin cenazesine yapılanları zaten herkes biliyor ve arkadaşımız annesine yapılanı unutamadığı için bugün çok ciddi sağlık sorunları yaşıyor. Biz nerede olursak olalım Aysel arkadaşımızın ve tüm tutsak yoldaşlarımızın sesini duyuracağız, mücadele edeceğiz. Hasta tutsakların serbest bırakılması için mücadelemiz sürecek.”
ZİNDAN KATLİAMLARINI UNUTMAYALIM, TUTSAKLARI SAHİPLENELİM’
Tutsakların Sesi Platformu adına yapılan açıklamada ise, 19 Aralık 2000 yılındaki F tipi hapishanelerine geçiş sürecinde tutsakların işkence ve katliamlara maruz kaldığı belirtildi: “19 Aralık katliamının kararını veren MGK olurken, uygulayıcısı ise dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, İçişleri Bakanı Saadettin Tantan olmuştur. Faşist devletin işlediği diğer katliamlarda olduğu gibi bu katliamın da üstü örtülerek, katliam emrini veren ve uygulayanlar bugüne kadar yargılanmamıştır. Bugün, 19 Aralık Katliamı’nın 21. yılında ise hapishanelerdeki insanlık dışı uygulamalar devam ediyor. Ağır hasta tutsaklar faşist rejimin kendi hukukuna göre salıverilmeleri gerekirken, devrimci tutsaklara karşı düşman hukuku, adli tıp kurumu vasıtasıyla uygulanarak hasta tutsaklar ölüme terk edilmektedir. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere 100’ün üzerinde ağır hasta tutsak doktor raporlarına rağmen serbest bırakılmıyor.”

GARİBE’NİN ÖLÜMÜNDEN FAŞİST DEVLET SORUMLUDUR

Açıklamanın devamında hapishanelerdeki koşullara değinildi: “En son Garibe Gezer, 5 yıllık tutukluluk sürecinde işkence gördü, hücre cezası aldı. Süngerli odada gardiyanların tecavüzüne uğradı, ailesine ölü bedeni teslim edildi. Garibe’nin ölümünden devrimci tutsaklara karşı düşman hukuku uygulayan faşist devlet sorumludur.”
‘NICHTS SEHEN, NICHTS HÖREN, NICHTS SAGEN’ SİYASETİ ÖLDÜRÜYOR

Dest-Dan Kadın Meclisi adına “AKP hükümeti ile Abdullah Öcalan arasındaki barış görüşmelerinin 2015'te sona ermesinden bu yana, Türkiye'deki Kürt nüfusa karşı şiddet ve imha politikası galip geldi . Tutuklamalar, işkenceler, faili meçhul cinayetler ve insanları her türlü fikrini, siyasi taleplerini ifade etme ve örgütlenme hakkından mahrum bırakan bir asimilasyon politikası uygulandı” açıklaması yapıldı.

Garibe Gezer’in bu politika sonucu yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, Aysel Tuğluk’un da benzer politik pratiklere maruz kaldığı vurgulandı.
Açıklamanın devamında Mazlum Doğan, Sakine Cansız, Leyla Güven’in cezaevlerindeki baskılara karşı direnişlerine değinilerek, “onlar tecride karşı mücadele etti” denildi.

TC’nin mevcut siyasetinin “Nichts sehven, nichts gören, nichts sagen" (görmeyin, duymayın, konuşmayın)” olduğu ve bu siyasetin tutsakları öldürdüğü belirtildi.
Eylemde sık sık “Jin jiyan azadî”, “Bijî berxwedana zindanan”, “Freiheit für alle politische Gefangenen” sloganları atıldı.