ELDH: Tecrit işkencedir; AK acil ve somut adım atmalı

Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupa Avukatlar Birliği, Öcalan ve tutsaklara yönelik uzun süreli tecridin işkence olduğu vurgulanırken, Avrupa Konseyi’nin tecridin sonlandırılması amacıyla acil ve somut adımları atması çağrısı yapıldı.

Avrupa ülkelerinden çok sayıda hukukçu ve avukatları temsil eden birliğin çatı örgütü olan Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH), Kürt Halk Önderi’ne ve cezaevlerindeki siyasi tutsaklara yönelik tecridin tüm uluslararası kuralları ihlal etmek anlamına geldiği eleştirisine de yer verdi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uzun süreli tecride ilişkin “Uzun süre boyunca devam eden tecrit zalimce, insanlık dışı, aşağılayıcı muamele veya cezadır - ve işkence anlamına gelmektedir” denilen ELDH açıklamasında, Öcalan’ın özellikle avukatlarıyla görüşme hakkının korunması gerektiği dile getirildi. Açıklamada, Türkiye cezaevlerindeki mahkumların tecride mahkum edildiği; aileleri, avukatları ve aile üyeleriyle görüşmelerine imkan tanınmadan aylarca tutuklu kalabildiklerine dikkat çekildi.

BM’NİN KABUL ETTİĞİ KURALLARIN AÇIK İHLALİ

Öcalan’ın avukatlarıyla 2011 yılından bu yana görüştürülmediği hatırlatılan ELDH açıklamasında, Türkiye kanunlarının mahkumlara avukatları, aile üyeleri ve arkadaşlarıyla görüş hakkı tanıdığı ifade edildi. Tecridin Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT)’nin raporlarında da teyit edildiği vurgulanan açıklamada, 1955 Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Mahkumların Islahına Dair Asgari Standart Kurallar’ının evrensel olarak kabul edilen kurallar olduğuna işaret edildi.

‘TECRİT İNSANLIK DIŞIDIR, İŞKENCEDİR’

Açıklamada, bu kuralların 27 yıl Güney Afrika cezaevlerinde tutsak bırakılan Nelson Mandela’nın insan hakları, eşitlik, demokrasi ve barış kültürünün gelişmesi için verdiği mücadeleye atıfla 2015 yılında BM Genel Kurulu’nda ‘Nelson Mandela Kuralları’ biçiminde yenilendiği hatırlatıldı. Bu kapsamda bir mahkumun en fazla 15 gün tecrit cezasına çarptırılabileceği ve bunun üzerindeki sürenin ‘acımasızca, insanlık dışı’ olduğu kaydedildi.

BM İnsan Hakları Komitesi’nin de tecride ilişkin net duruşunun olduğunun altı çizilen ELDH açıklamasında, daimi veya uzun süreli tecritlerin kesinlikle yasaklandığı gerçeğine işaret edildi. Açıklamada, BM’nin 2011 yılındaki bir raporunda da, tecridin hapsedilen bireyler nezdinde işkence olduğuna dair tespitine de yer verildi.

‘CPT’NİN KENDİ RAPORUNDA İHLALLER AÇIKÇA YER ALIYOR’

Türkiye’nin tüm bu prensipleri ihlal ettiğinin açık olduğu dile getirilen açıklamada, bu durumun CPT’nin 2016 yılındaki Türkiye ziyareti sonrasında hazırlanan raporda da yer aldığı kaydedildi. İmralı’da bulunan tüm tutsakların 2016 itibariyle en az 5 yıldır avukatlarıyla, 18 ayı aşkın süreyle aileleriyle görüşmelerinin engellendiğinin CPT raporunda yer aldığı bilgisi verilen açıklamada, tüm tutsakların telefon hakkının da kesinlikle yasak olduğu belirtildi.

ELDH açıklamasında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15’nci maddesinin 2’inci fıkrasının olağanüstü hallerde dahi işkenceyi yasakladığı ve bizzat CPT’nin o dönem İmralı’da bulunan tutsakların görüş hakkına saygı duyulması çağrısı yaptığı hatırlatıldı.

AK’DEN HAREKETE GEÇMESİ İSTENDİ

 

Avrupa Konseyi’nin acilen harekete geçmesi istenen ELDH açıklamasında şu taleplere yer verildi:

▪ Türkiye Hükümeti, İmralı ve diğer gözaltı tesislerindeki mahkumların haklarına, Öcalan üzerindeki tecridi kaldırarak, savunma avukatları ve aile üyeleri ile görüşmesine izin vererek saygı göstermelidir.

▪ CPT, İmralı Cezaevi'ne geri dönmeli ve Türk Hükümeti'nin gerekliliklere uyup uymadığını kontrol etmelidir.

▪ Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'nden gerekli acil ve somut adımların atılması, Türkiye'nin mevcut "Nelson Mandela Kurallarına" uyması konusunda ısrarcı olması, Öcalan ve diğer politik tutsakların üzerindeki tecriti kaldırması ve temel hak olan avukatlar ve aile bireyleri ile düzenli görüşmesini garanti etmesi istenmektedir."