Eylemcilerde ciddi sağlık sorunları yaşınıyor

Strasbourg’daki açlık grevinin geçen 5 ayını değerlendiren Dr. Fahrettin Gülşen, eylemcilerde aşırı kilo kaybından ciddi nörolojik sorunlara kadar çeşitli hastalıklar baş gösterdiğini söyledi.

Strasbourg’da devam eden süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemini ilk günden itibaren yakından takip eden Dr. Fahrettin Gülşen’le direnişin 5. ayı nedeniyle görüştük. Eylemcilerin sağlık durumlarına ilişkin sorularımızı yanıtlayan Gülşen, 30 kilo kadar kilo kaybeden eylemciler olduğunu dile getirdi.

”Eylemciler 150 günlerini geride bıraktılar. Tabii bu 150’inci güne gelinmesi çok kolay olmadı, eylemciler çok ciddi sağlık sorunları yaşadılar. Buna karşın üstün moral, motivasyon sayesinde bu yaşadıkları sağlık sorunlarının etkisini bir nebze de olsa azaltarak bugüne geldiler.

Bugüne kadar 30 kilo kadar kayıp yaşayan eylemciler oldu. Ortalama en az 19-22 kilogram arasında kayıp oldu ama bazılarında bu çok daha fazla. En fazla kilo kaybı kadın eylemcilerde görüldü. Tabii bu beraberinde, özellikle de vücudun erimesine bağlı olarak, ciddi sağlık sorunlarını getirdi. Eriyen vücutlarda ortaya çıkan en belirgin şey ise kas ağrıları oldu. Bu kas ağrıları eylemcilerin uyku düzenini tamamen bozdu. Günde ancak 3-4 saat kadar uyuyabiliyorlar ve günün geri kalanında yatakta olsalar dahi, uyanık geçiriyorlar.

Elbette bu beraberinde ciddi nörolojik sorunlar getiriyor. Sinir sisteminin zayıflaması sonucu baş ağrıları, sinirlere bağlı olarak gelişen ağrı biçimleri oluştu. Hemen hemen her gün baş ağrıları çekmekteler.

Bu kadar süreli açlıktan dolayı meydana gelen doku kaybı, organların istenilen düzeyde görevlerini yerine getirememesine yol açıyor. Özellikle sindirim sistemindeki işlev bozuklukları çok fazla. Yine kardiyak sorunlar birçok eylemcinin yaşadığı sağlık sorunlarının başında geliyor, düşük tansiyon, yüksek nabız gibi. Zaman zaman kalp-ritim bozuklukları da eylemcileri bir hayli zorlamaktadır.

Her ne kadar bu şikayetlerini dile getirmeseler de biz hekimler olarak bu sorunları tespit ediyoruz. Yine eylemcilerin kulaklar başta olmak üzere diğer organlarında görülen sorunlar var. Kulaklarda görülen çınlamalar eylemcilerin duyamamasına, duyduklarını yanlış duymalarına yol açıyor. Tüm bunlar da eylemcilerin yaşam kalitesini düşürmekte. Yine bu çınlamalar beraberinde baş ağrılarına yol açıyor.

Ayrıca gözlerde görülen problemler de kulaklar kadar yüksek derecededir. Birçok eylemcinin gözlerinde tansiyon bozukluğu oluşmuş, görme keskinliklerinde ciddi bir azalma söz konusu. Artık ışığa karşı tahammülsüzlük tamamen had safhaya ulaştı. Birçok eylemci neredeyse kendilerini tamamen karanlığa hapsetmiş durumda. Bundan dolayı ciddi kaygı ve endişe taşıdığımızı söyleyebiliriz.”