Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılması amacıyla Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve her geçen gün büyüyen süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemleri, devam ediyor. 17 Aralık 2018 tarihinde Fransa‘nın Strasbourg kentinde 14 kişilik grubun başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi de kararlı bir şekilde sürüyor.
Strasbourg, 273, Avenue de Colmar 67100 adresinde devam eden eylem Avrupa’da yaşayan Kürt halkı ve dostlarının yanısıra, birçok siyasetçi dayanışma ziyaretlerinde bulunuyor.
Gün içerisinde HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP)’den bir grup, eylemcileri ziyaret etti. Ziyarette, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, SYKP Avrupa Koordinasyonu’ndan Tuncay Yılmaz da hazır bulundu.
Eylemcileri ziyaretinde konuşan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, “başlatmış olduğunuz süresiz dönüşümsüz açlık grevinizin talebi, bizim de ortak taleplerimizdir. Bu eylemden dolayı Leyla Güven başta olmak üzere, bütün eylemcileri göstermiş oldukları iradeden dolayı kutluyor ve selamlıyorum” dedi.
‘TECRİT SADECE ÖCALAN’A DEĞİL, HALKLARA UYGULANIYOR’
Öcalan yönelik tecridi, salt bir kişiye yönelik olarak algılamadıklarının altını çizen Hatimoğulları, “Bu tecrit başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye’deki demokrasi güçleri ve tüm muhalefetin tamamı üzerindeki tecrittir. Çünkü Türkiye’de adım adım inşa edilen bir faşizm süreci yaşanıyor. Mevcut iktidar faşizmi en açık biçimde uygulamaya doğru hızlı adımlar atıyor. Yoğun baskıların yaşandığı böylesi bir süreçte, baskıları kırma, muhalefetin tıkanmış olan damarlarını açma konusunda da bizler bu eylemlerin ön açıcı olacağını düşünüyoruz” dedi.
Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesinin anayasada yer alan insani bir hak olduğunu vurgulayan Hatimoğulları, devamla şöyle dedi: “Fakat Türkiye kendi anayasasını uygulamaz hale getirmiş durumdadır. Kürt halkının, emekçilerin, kadınların, özgürlükten barıştan yana kesimlerin üzerinde en ağır biçimde baskı ve zulmün uygulandığı bir dönem yaşanıyor. Bizler de muhalefetin tıkanmış bu damarlarını açmak, sizlerin başlatmış olduğu açlık grevlerinin yanında olmak, sesimizi gerek Türkiye’de gerek bütün dünya kamuoyuna duyurmak için; gücümüz yettiğince, elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.”
Hatimoğulları, son olarak kendilerinin görevinin direnişçileri yaşatmak olduğunu söylerken, “Bu mücadelede hep beraberiz” diye vurguladı.
‘FAŞİZME KARŞI DİRENİŞ MEVZİSİ OLDU’
SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce ise, Leyla Güven öncülüğündeki direnişin faşizme karşı ‘direniş mevsisi’ olduğunu vurguladı.
Yüce, şöyle konuştu: “Tüm Türkiye halkları, demokrasi güçleri, özgürlükten ve barıştan, birlikte yaşamdan yana olanlar, emekçiler, kadınlar, ekolojistler ve kısaca tüm muhalefet büyük bir baskı altındadır. Faşizmin kurumsallaştığı bu süreçte başlatılan bu açlık grevleri; barış için, demokrasi için ciddi anlamda bir direniş mevzisi oldu. Eylemcilerin talebin karşılanması için de elimizden geldiğince direnmeye, birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Birlikteyiz ve bu süreci birlikte yürüteceğiz. Leyla Güven yoldaşımızın başlattığı bu direniş, büyüyerek yankı bulmuş durumda. Çünkü bu baskılardan kaynaklı insanlar artık son noktaya gelmiş durumdalar.”
SYKP Avrupa Koordinasyonu’ndan Tuncay Yılmaz ise, açlık grevi eylemcilerinin Türkiye halklarına alternatif sunduklarını söyledi. Tecride karşı sessiz kalan uluslararası kurumları eleştiren Yılmaz, “Aynı zamanda uluslararası anlamda da sahte demokratik tutumları da açığa çıkarmıştır. Uluslararası kanunlar açısından, temel bir hak olan talebinizin takibini dahi yapamayan, bir CPT’den, uluslararası kamuoyundan bahsediyoruz” dedi.
Yılmaz, şöyle devam etti: “Önderliğini yaptığınız mücadelenin Türkiye halkları açısından, yaygınlaşacağına inancımız tamdır. Bunun için mücadele ediyoruz. Bu mücadelede aldığımız yol onları ürkütüyor. Bugün Türkiye’de sermayenin faşizmi desteklemesinin en önemli nedeni, Kürt Özgürlük Hareketi ve sol, sosyalist, demokrasi güçlerinin sistem dışında bir alternatif ortaya koymuş olmasıdır.”
SARIKAYA: ‘İMRALI’NIN KAPILARI AÇILACAK’
Ziyarette söz alan açlık grevi direnişçisi siyasetçi Mustafa Sarıkaya ise, zorluklara rağmen başarı ümitlerini hiç kaybetmediklerinin altını çizdi. Başarmaları halinde İmralı kapısını açacaklarını vurgulayan Sarıkaya, faşizmin sanılandan çok daha zayıf bir konumda olduğunu da dile getirdi.
Sarıkaya, Hatimoğulları ve SKYP yöneticilerinin ziyaretinde şöyle konuştu: “Ziyaretten memnun kaldık. Mücadele yoldaşlarımızın bu ziyareti moral veriyor bizlere. Bir mücadele yürütüyoruz. Başarıyı bilen bir mücadeleden geliyoruz. Zorlandığımız süreçlerimiz var. Ama başarıyı hedefleyen bir gelenekten geliyoruz. Başaracağız. Türkiye’de İmralı‘nın kapıları açılacak. Bizde o kapıyı devirmeye çalışıyoruz, hep beraber devireceğiz.
‘ZOR AMA BAŞARILAMAYACAK BİRŞEY DEĞİL’
Tamam, sıkıntılıdır zordur, çok büyük bir kriz ve kaos var. Elbette bu belli bir zorluk yaratıyor. Ama başarılamayacak bir şey değil. Bu direnişte bir parça, onu başarmanın bir yoludur. Her tarafta muazzam bir mücadele var. Rojava’da, Başur’da, Bakur ve Rojhelat’ta. Ümitsiz olmaya gerek yok, başaracağız! Hayallerimizde göremeyeceğimiz şeyleri başardı halklarımız. Büyük kazanımlarımızın olduğu tarihimiz var. Dolayısıyla bu eylem de o tarihi başarılarımızın bir parçası olarak. Ama ortak direnişimizle onları yenceğiz.
‘FAŞİZM, EGEMENLERİN EN ZAYIFLADIKLARI DÖNEMLERİDİR’
Faşizmin aslında egemen güçlerin en zayıf dönemleri olduğunu da söyleyen Mustafa Sarıkaya, halkların kazanacağının altını çizdi. Sarıkaya, sözlerini şöyle bitirdi: “Güçlü bir düşman yok karşımızda. Faşizm aynı zamanda, egemenlerin en zayıfladığı dönemlerdir. Bundan dolayı faşizme başvurmak zorunda kalıyorlar. Normalde hi bir ulus-devlet faşizm denilen bir siyasi rejime başvurmaz. Bunu tercih etmez. Bu durum onların çok sıkıştıklarının göstergesidir. Türkiye’den geliyorsunuz ve bu durumu daha yakından hisediyor ve görüyorsunuz. Ekonomi, siyaset, bölge politikalarında rejimin tıkanıklığına şahitlik ediyorsunuz.
Dolayısıyla sonucu bizler, direnenler belirleyecektir. Sadece biz direnmiyoruz elbette. Sizler de direniştesiniz. Bu direniş cephelerini daha doğru buluşturabilirsek, ortaklaştırabilirsek büyük zaferler kazanmak mümkündür.”