Kartal: Avrupa’da PKK için yeni bir süreç başladı

Kongra Gel Eş Başkanı Remzi Kartal, Belçika ve Lüksembourg’da PKK lehine alınan kararlara dikkat çekerek, “Artık Kürt hareketi, PKK, Avrupa’daki Kürt kurumları, siyasetçileri açısından hukuki anlamda, yeni bir sürecin başladığını söyleyebiliriz” dedi.

Belçika’da son üç yılda PKK lehine beş karar alındı. En son İstinaf Mahkemesi, 8 Mart’ta açıkladığı bir kararında PKK’nin “uluslararası olmayan silahlı bir çatışma” olduğu ve “terörist bir örgüt” olmadığına hükmetti. Federal Savcı ve Türk devleti bu karara yeniden itiraz ederek, Yargıtay’da temyize götürdü. Yargıtay, kararı onaylarsa hukuksal anlamda bir sürece nokta konulmuş olacak. Kasım ayında Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı aldığı bir kararda 2014-2017 arasında PKK’nin terörist örgütler listesine alınması için sunulan argümanları yetersiz bularak, listeyi iptal etti. Bu karara AB adına İngiltere itiraz etti. 2018 listesine PKK otomatik olarak yeniden alındı. Argümanlar değişmedi. Mart ayında Kürt tarafı, yeni listeye karşı da başvuruda bulundu

Belçika’daki davada yargılama konusu Kongra Gel Eş Başkanı Remzi Kartal ile her iki mahkemenin aldığı kararların hukuksal ve siyasi sonuçları üzerine konuştuk.

KÜRT POLİTİKASINDA DEĞİŞİKLİK DAYATAN GELİŞMELER

Belçika’da son yıllarda PKK lehine çıkan kararları, siyasi cepheden nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürt sorununun uluslararası bir sorun olması ve bu sorunun ortaya çıkmasında Birinci Dünya Savaşı’ndan başlayarak günümüze kadar Avrupa’nın doğrudan rolünün olması, özellikle NATO üyesi olan Türkiye’nin Kürt sorununa ilişkin ret ve inkar politikalarına destek veren Avrupa’nın bu temelde PKK’yi terör örgütleri listesine alması, Avrupa’da Kürt kurumlarına yönelik bilinen sınırlamalar ve yasaklamalar çerçevesinde bir politika günümüze kadar sürdürüldü. ABD ve Avrupa başta olmak üzere uluslararası güçler de bu politikaları desteklediler. Fakat Ortadoğu’daki gelişen mücadele, Kürtlerin özellikle Suriye eksenli geliştirdiği mücadele, Ortadoğu’da kadın özgürlükçü mücadelenin bütün dünyaya yansıması, DAİŞ’e karşı yürütülen mücadele, halkların demokrasi, eşitlik, özgürlük temelindeki devrimi, Rojava’daki devrim ve onun Kuzey ve Doğu Suriye çerçevesinde bir formülasyona kavuşması, Kürt sorununa yönelik yürütülen politikalarda bir değişikliği dayattı. Türkiye hala eski politikalarını, uluslararası sisteme, özelikle uluslararası topluma dayatıyor. Fakat bu, şu anda Ortadoğu’daki tabloya uygun gelmiyor ve Kürtlerin büyük mücadelesi var. Onun için Kürtleri terörize eden, terör listelerine alan politikalarında bir değişiklik gerektiriyor. Nasıl ki, PKK’nin terör örgütleri listesine alınması siyasi bir karar ise, Avrupa Birliği’nin de ABD’den sonra listeye alması siyasi karar ise, bugün mahkemelerin aldığı kararın da özünde bir siyasi irade olduğunu bilmek gerekiyor. Gelişen siyasal süreç, böyle bir gelişmeyi dayattı diyebiliriz.

SORUŞTURMA VE DAVANIN AÇILMASI SİYASİ BİR KARARDI

Davanın hukuksal dayanağı da zayıf değil miydi ?

Zaten (soruşturma ve dava açılması) kararı siyasi bir karardı, hukuki değildi. PKK aslında bugün mahkemenin kabul ettiği realitenin kendisidir. Nedir? Kürt sorunu eksenli, Kürdistan’daki çatışmanın bir tarafıdır. Diğer tarafı sömürgeci devlettir, diğer tarafı Kürt halkının iradesini temsil eden PKK’dir. Bu sorun siyasal bir sorundur. Uluslararası hukuk temelinde çözülmesi gerekiyor. Uluslararası savaş hukuku temelinde meselenin ele alınması gerekiyor. Fakat Türkiye bunları kabul etmiyor, onun için de dört defadır da itiraz ediyor. Fakat artık bu itirazlardan da bir şey çıkmaz. Çünkü her itirazda Türkiye’den şu talep ediliyor. Geçmişte iddia ettiğiniz, PKK’nin terör örgütü olduğuna dair, gerekçeleriniz dışında yeni bir şey varsa getirin, çünkü geçmişte ifade ettikleri, ileri sürdükleri gerekçeler mahkeme tarafından reddedildi. Biz ve avukatlarımız tarafından yapılan savunmalarla bunlar boşa çıkarıldı. Dolayısıyla yeni argümanlar öne sürmeleri gerekiyor, ki yeni bir argüman da yok. Kürt sorununun tarihsel gelişimi ve devletin uyguladığı politikalar ortada. Evet, PKK çatışan bir taraftır ve uluslararası hukuk çerçevesinde meselenin ele alınması gerekiyor. Meselenin hukuki boyutu budur. Siyasi boyutu da kendisini dayatıyor, çözümü dayatıyor. Bu temelde Türkiye giderek daha çok zorlanacak.

KAPSAMLI BİR HUKUKSAL MÜCADELE

Bu mahkeme kararlarından itibaren nasıl bir hukuksal süreç öngörüyorsunuz?

Kürt kurumları ve yine Kürt sorununu takip eden hukukçular kolektif bir çalışma ile Avrupa’da ülkeler bazında ve uluslararası kurumlar bazında PKK’nin konulduğu terör listesine yönelik ve PKK’nin yasaklandığı ülkelerde hukuksal açıdan kapsamlı bir mücadele yürütüyorlar, yürütecekler.

PKK LİSTEDE TUTULAMAZ

Lüksemburg’daki AB Adalet Divanı’nda ‘terörist örgütler’ listesine karşı yürütülen hukuk mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Lüksemburg merkezli Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda da bu konuda bir karar alınmıştı. Yani PKK’nin 2014-2017 süreci içerisinde AB adına iddiaları sunan taraf olarak İngiltere’ye yönelik verdikleri karar şuydu: Verilen gerekçeler PKK’nin terörist örgütler listesine kalmasına yeterli değildir. Bu gerekçelerle PKK listede tutulamaz. Yeni iddialar varsa, sunulmalı. Ki, 2018 yılı için İngiltere tekrar PKK’nin terör örgütleri listesine alınması için başvuru yaptı. Ama eski argümanlar, eski iddialarla, yeni bir şey yok. Dolayısıyla orada da yine bir şey çıkmayacak, reddedilecek. Belçika’daki ve Lüksemburg’daki kararlar, artık hem uluslararası kurumlar nezdinde hem de ülkeler bazında tek tek PKK’ye yönelik, Kürt sorununa yasak ve sınırlandırıcı hukuku ortadan kaldırmak için, emsaldir, emsal olacaktır. Bu yönlü kapsamlı bir çalışma sözkonusudur.

ALMANYA’DAKİ YASAKLARA YÖNELİK ÇALIŞMA VAR

Tek tek ülkelerden bahsettiniz, bu yönlü somutlaşmış bir çalışma var mı?

Şüphesiz. Özellikle Almanya’daki yasaklara yönelik çalışma var. Almanya PKK’nin terör örgütü olduğu gerekçesiyle bu yasakları uygulamaya koymuş. Ancak Belçika’da PKK’nin terör örgütü olmadığına dair mahkeme kararlarından da yola çıkarak, hem Almanya’da hem de İngiltere ve benzer yasakların olduğu ülkelerde hukuki, kapsamlı mücadele edilecektir. Bunun hazırlıkları yapılmaktadır.

KÜRT SİYASETÇİLER HALA TEHDİT ALTINDA

Alınan mahkeme kararlarında halen kırılgan bir yan var mı? Bununla birlikte üzerinizdeki tehdidin kalktığını söyleyebilir misiniz?

Şu anda yine Türkiye ve Belçika ilişkileri açısından meseleyi ele alacak olursak, Türkiye Belçika mahkemesinin aldığı bu karardan dolayı, protesto notası verdi. Fakat bu yargı kararıdır. Her ne kadar Kürt sorununa uluslararası yeni yaklaşımın bir sonucu olduğunu söylesek de, mahkemelerden böyle kararların çıkması nihayetinde hukuki bir süreçtir. Türkiye’nin tepkisinin ne siyasi ne de hukuki bir karşılığı yoktur. Bütün bunlara rağmen bu ülkelerin ekonomik ve siyasi anlamda birbirleriyle çok ciddi ilişkileri var. Bu nedenle Kürt siyasetçiler hala Türk devletinin tehdidi altındadır. Bununla birlikte mahkemelerin aldığı kararlara rağmen, Türkiye’nin İnterpol üzerinden Avrupa’daki Kürtleri sınırlandırma, hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırma şeklinde yürüttüğü politikalara karşı da bir mücadele gerekiyor. Bu da yürütülen hukuki mücadelenin bir parçası olacak. Evet bu mahkemenin kararları önemli ama Türkiye’nin tehditleri, siyasi çıkarlarla hala devam ediyor. Onun için Kürt kurumları, Kürt siyasetçilerine yönelik tehdit ve tehlikeler de sözkonusudur.

YENİ BİR SÜREÇ BAŞLADI

Sonuç olarak PKK açısından yeni bir sürecin başladığından söz edilebilir mi?

Hem Belçika hem de Lüksemburg’da alınan kararlarla, artık Kürt hareketi, PKK, Avrupa’daki Kürt kurumları, siyasetçileri açısından hukuki anlamda yeni bir sürecin başladığını söyleyebiliriz. Onun için, halkımız yaşadıkları ülkelerde, kendilerine yönelik geçmişteki baskı, sınırlandırma, yasaklama tarzındaki uygulamalara karşı çok daha etkili bir hukuk mücadelesi yürütmelidirler. Yani, PKK’ye yönelik terör listesi ve yasaklara karşı, Kürt kurumları, halkımız ve tek tek şahıslara yapılan anti-demokratik uygulamalar kabul edilmemeli, hukuk düzleminde mutlak surette etkili mücadele edilmelidir. Bu kararları emsal olarak göstererek, hukuki mücadele mutlaka yürütülmeli.

Yarın: Belçika hukukunda PKK lehine kararda etkili olan önemli bir madde, kararda başka hangi faktörlerin etkili olduğu, başka ülkelerin hukukuna olası yansımaları, Lüksemburg’daki davanın önemi, “terör listesi” mekanizmasının işleyişi, listenin sapkın yanı ve 2001 saldırılarından sonra devreye konulan “terörle mücadele” konseptinin meşru mücadelelere etkisi üzerine, PKK davası avukatlarından Jan Fermon ile söyleşi.