KCDK-E: AKP-MHP faşizmine karşı daha büyük birlik oluşturalım

  KCDK-E, sahte oylarla 'kazanan' Erdoğan ve AKP'yi tanımayacaklarını belirterek, AKP-MHP faşizmine karşı daha büyük birlik oluşturmaya çağırdı.

KCDK-E Başkanlık Divanı, AKP'nin hileyle 'Evet'in lehine sonuçlandırdığı referanduma ilişkin bugün yazılı açıklamada bulundu.

Açıklamada, "Erdoğan-Bahçeli kliği zor, şiddet, sahte ve hile üzerinde yürüttüğü referandum çalışmasını en nihayetinde 'Evet'le sonuçlandırdı. Amacı ve hedefi 'Evet'le faşist yönetimine meşruluk kazandırmak ve bu temelde kamuoyunu aldatmak amacıyla türüttüğü referandum faaliyetlerini baştan sonuna kadar tek taraflı ve rakipsiz bir biçimde yürütmüş, devletin tüm olanaklarını adeta seferberlik havasıyla Türkiye ve Kürdistan’da, Avrupa ve yurt dışında sınırsız bir biçimde sürdürmüştür. Tüm bunlara karşı 'Hayır' çalışmasını yürüten bloka karşı ise her türlü baskı ve şiddet uygulanmış, oluşturulan sivil ve resmi çetelerle 'Hayır' çalışmasını sürdürenlere karşı adeta terör estirilmiştir" denildi.

'BASKI, SALDIRI, RÜŞVET, HUKUKSUZLUK...' 

Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

"Daha da ileri giden Erdoğan-Bahçeli kliği tarafından 'Hayır' çalışmasını sürdürenler terörist, katil, bölücü, ajan, vatan haini gibi belirlemelerle adeta illegal bir yapı olarak ilan edilmiştir. Kürdistan’da 'Hayır' çalışmasını yürüten HDP yönetici ve üyelerine dönük çok daha kaba bir biçimde saldırı yapılmış, seçim çalışmasını yürüten komisyon ve sandık görevlerinin neredeyse tümü tutuklanarak  seçim çalışması tek taraflı olarak yürütülmüştür.

Erdoğan-Bahçeli kliği ve AKP-MHP faşizmi sadece Kürtlere, HDP ve diğer muhalif kesime karşı şiddet ve baskı uygulamamış; herkese, 'Hayır' çalışmasını yapan, politikleştirilmiş İslami yaşam tarzını kabul etmeyen, laik yaşamayı tercih eden, 'Erdoğan İslam'ı' yerine gerçek Müslümanlığı esas alan, farklı inanç ve kimliğe sahip olan herkese karşı baskı uygulanmış; 'Hayır' çalışmalarını şiddetle, baskıyla, bürokratik boyutuyla engellenmiştir. Devlet, Meclis, yargı, jandarma, polis, bürokrat ve memurların gücüne dayanarak, devletin tüm olanakları seferber edilerek 'Evet' çalışması sürüdürülmüştür.

Bu çalışma biçiminin aynısı Avrupa’da da sürdürülmüştür. Tıpkı Türkiye ve Kürdistan’da olduğu gibi Avrupa’da da şiddet uygulanmış; 'Hayır' çalışmasını yürütenlere bıçakla saldırılmış, Konsolosluklar AKP’nin bir oluşumu gibi Erdoğan kliğine çalışmış, cami ve diyanet müdürlükleri özel çabalarla Erdoğan-Bahçeli kliğine hizmet etmiş, makarna, altın, kumaş, çocuk oyuncakları gibi basit maddelerle insanların oyları satın alınmıştır. 'İş yerine sandığa gidip oy kullananlar aldıkları günlük ücretlerinin iki katını alır' denilerek, binlerce oy rüşvet karşılığında alınmıştır.

Resmi olarak yasak olmasına rağmen tüm Türk konsolosluklarının duvarlarına Erdoğan’ın fotoğrafları asılmış, her konsolosluğun önünde seçmenler sıradayken çay, makarna, altın gibi eşyalar dağıtılmış, oy kullanmaya gelen yurttaşlara baskı uygulanarak 'Evet' oyunu vermeye yönlendirme durumunları olmuştur. Strasbourg ve Düsseldorf konsolosluklarının önünde CHP’liler, çay dağıtan kişileri görüntülerle tespit etmiş, Türk seçmenleri Avrupa’da oy kullanmak için konsoloslukklarda özel kolaylıkların sağlandığı da tespit edilmiştir. Diyanete bağlı camiler, 'Türk İslam Birliği', 'Türk Gücü', 'Osmanlı Ocakları', 'ülkücü dernekleri' gibi özel oluşumlar tarafından tutulan bedava otubüslerle seçmenler konsolosluklara taşınmıştır.

Brüksel Konsolosluğunun önünde yaşanan bıçaklı saldırının da, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönlendirmesi, kışkırtması ve genel direktifi ile gerçekleştiği somut delillerle kanıtlanmıştır . Saldırıyı gerçekleştiren grubun başındaki kişinin Osmanlı Ocakları Üyesi, Afyon Emirdağ nüfusuna kayıtlı Mehmet Gargılı adlı kişi olduğu, Erdoğan ve AKP’li bakanların Belçika’ya geldiklerinde koruma görevini yürüttüğüne dair çekilen fotograflarla sabitlenmiştir. Saldırgan Mehmet Gargılı’nın Dışilişkiler Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan’la fotoğrafları basına yansımıştır.

Tüm bu uygulamalara rağmen 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumun gerçek sonuçları çok farklı olmasına rağmen, yapılan hile ve hırsızlık neticesinde 'Evet' sonucu ortaya çıkmıştır. Kıl payı ile 'Evet'i zorla, şiddetle, hile ve hırsızlıkla alan Erdoğan daha ilk saatlerde diktatörlüğünü ve faşist uygulamalarını hayata geçirmiştir. Erdoğan-Bahçeli kliği sonuçta diktatörlüğünü yasallaştırmiş, faşizmi hukuksal ve anayasal düzeyde resmileştirmiştir."

'DAHA BÜYÜK BİRLİK OLUŞTURALIM'

Açıklamada Avrupa'daki 'Hayır' çalışmasına da dikkat çekilerek, şunlar belirtildi:

"Biz Avrupa’da yaşayan Kürt-Türk-Laz-Çerkes-Asuri,-Süryani-Alevi ve diğer tüm ulus ve farklı inançlara sahip olan kesimler olarak oluşturduğumuz AVRUPA’DA HAYIR PLATFORMU çatısı altında birleşerek HAYIR çalışmasını yürüttük. 'Türkiye’de demokrasi, Kürdistan’da özgürlük' amacıyla yürüttüğümüz HAYIR çalışmasını sürdürmüş ve belli bir yoğunlaşma temelinde yetersiz de olsa hedef noktasında belli bir düzeye ulaştığımızı söyleyebiliriz. Ancak bu çalışmamız yetmemiş, daha fazla çalışmaya, daha fazla yoğunlaşmaya, daha fazla HAYIR demeye ihtiyaç vardı. Bu pratik bundan sonraki çalışmalarımızda önemli bir deneyim olarak ortak mücadele etmede güç olacaktır."

KCDK-E Başkanlık Divanı, açıklamasının sonunda ise şu mesajları verdi:

"Sonuç olarak Erdoğan’ın 'Evet'ini, bu 'Evet'le ortaya çıkacak olan faşist anayasayı ve bu anayasa ile uygulanacak pratik faaliyetleri kabul etmeyecek, tüm gücümüzle reddedeceğiz. AKP ve MHP’nin meşru olmayan 'yeni' anayasasını, Kürdistan halkları, Türkiye emekçileri ve Ortadoğu halkları açısından büyük bir savaş, yıkım, gözyaşı, baskı ve zulüm anlamına geleceği için kabul etmiyoruz. Erdoğan ve Bahçeli’nin 'yeni' anayasasının Kürt halkı için katliam ve soykırım fermanı olacağı kesindir. Bu nedenle Avrupa’da yaşayan halkımız ve dostlarımız bunu bilerek şimdiden daha büyük mücadele günlerine hazırlanmalı, yılmadan ve herhangi bir moralsizliğe kapılmadan daha fazla örgütlenerek 'ileri' deme gücünü göstermelidir. Faşizme karşı dostlarımızla oluşturduğumuz Avrupa’da Hayır Platformu çerçevesinde daha büyük birlikleri oluşturma konusunda da üstümüze düşen görevin gereklerini yerine getireceğimiz bilinciyle 'yılmak, kırılmak, moralsizliğe düşmek, dolayısıyla mücadelede gevşek davranmak yok' diyerek kavga ve mücadelemizi daha fazla büyütelim!"