KCDK-E’den Öcalan için düzenlenecek eylemlere katılım çağrısı
KCDK-E Koordinasyonu: ‘Öcalan'a Özgürlük Kürdistan'a Statü’ temelinde geliştireceğimiz kampanyayı kesintisiz ve süresiz bir biçimde sürdüreceğiz.
KCDK-E Koordinasyonu: ‘Öcalan'a Özgürlük Kürdistan'a Statü’ temelinde geliştireceğimiz kampanyayı kesintisiz ve süresiz bir biçimde sürdüreceğiz.
KCDK-E: Bugüne kadar verdiğimiz mücadeleyi, gerçekleştirdiğimiz eylemleri, planladığımız etkinlikleri çok daha büyüterek, çok daha yoğunlaştırıp derinleştirerek Başkan Abdullah Öcalan’ı özgürleştireceğiz.
Yazılı bir açıklama yapan KCDK-E Koordinasyonu, “Özgür Önderlik, özerk Kürdistan ve demokratik Ortadoğu” şiarı ile gerçekleştirdiği 2. Kongresinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü temel alan oldukça önemli kararlara ulaştığını belirtti. KCDK-E Yürütme Kurulu olarak aldıkları kararlar doğrultusunda da gerçekleştirecekleri eylem ve etkinlikleri bir program haline getirerek, ilk eylem startının 19 Haziran’da Strasbourg’da nöbet eylemi ile verildiğini kaydeden KCDK-E Koordinasyonu, “Hedefimiz bu yıl Avrupa’da büyük bir kitlesel güçle sürekli ve sistemli olarak Avrupa’da Başkan Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü esas alan bir süreci başlatmaktır. İstem ve talebimiz sadece Başkan Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve izolasyonu kaldırmak değil, onu özgürlüğe kavuşturarak Kürdistan ve Ortadoğu halklarıyla buluşturmaktır.
Çünkü biliyoruz ki Türk devleti ve Erdoğan-Bahçeli faşizminin amacı Başkan Abdullah Öcalan’ı politik olarak etkisizleştirmek ve onu partisinden, halk ve ulusundan tamamen kopartarak Kürdistan halkına karşı büyük bir katliam gerçekleştirmektir. AKP ve Erdoğan-Bahçeli faşizminin amacı ve hedefi budur. Ancak buna izin vermeyeceğiz. Avrupa’da milyonları bulan Kürdistan halkı ve dostları olarak Başkan Abdullah Öcalan’ı korumak ve özgürleştirmek boynumuzun borcudur. Bugüne kadar verdiğimiz mücadeleyi, gerçekleştirdiğimiz eylemleri, planladığımız etkinlikleri çok daha büyüterek, çok daha yoğunlaştırıp derinleştirerek Başkan Abdullah Öcalan’ı özgürleştireceğiz.
Bunun için 2. kongremizde aldığımız eylem ve etkinlikleri sistemli ve kesintisiz bir planlamayla hayata geçirmek için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Halkımızla, dostlarımızla, çalışanlarımızla, meclislerimizle, kadın ve gençlik yapımızla harekete geçip Başkan Abdullah Öcalan’ın bulunduğu İmralı sistemini etkisiz hale getireceğiz. Bunun için de Kürdistan halkı başta olmak üzere, dostlarımız ve tüm bileşenlerimiz bu sürece katılmaları hem zorunlu hem bir görev ve hem de Başkan Abdullah Öcalan’a karşı duyduğumuz saygı gereğidir.
‘ÖCALAN’I ÖZGÜRLEŞTİRME SÜRECİNE DAHİL OLALIM’
Hiçbir şey Başkan Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden daha değerli ve önemli değildir. Bu yıl ne pahasına olursa olsun yapacağımız tüm eylem ve etkinliklere mutlak suretle katılım sağlanmalıdır. Okul, iş, ev veya başka nedenler asla öne sürülmemeli, yapılacak tüm eylem ve etkinliklere ‘ben de katılmalıyım’, ‘ben olmadan olmaz’ denilerek Başkan Abdullah Öcalan’ın özgürleşme sürecine dahil olunmalıdır. Hareketimiz 2017 yılı Başkan Apo’nun özgürlük yılı olarak ilan etti. Bu karara en çok Avrupa’da yaşayan halkımız katılmalı, en çok Avrupa’da yaşayan dostlarımız bu özgürlük yılına dahil olmalıdırlar” dedi.
Avrupa devletlerinin Avrupa’da bulunan uluslararası kurum ve kuruluşların da Öcalan’ın tutsak edilmesinde en az Türk devleti kadar sorumlu olduğuna da dikkat çeken KCDK-E Koordinasyonu şunları belirtti: “Şimdi çok daha iyi anlaşılıyor ki uluslararası kurumlar da Kürdistan halkına, dolayısıyla Başkan Abdullah Öcalan’a karşı suçludur. Bu suçun telafisi en azından gelinen aşamada Türk faşizmine, Erdoğan ve Bahçeli diktatörlüğüne alet olmamadır. Bunun anlamı uluslararası düzeyde konum sahibi olan, yine insan hakları konusunda birinci derecede sorumlu olan kurum ve kuruluşların doğru yaklaşmaları ve daha fazla suç ortaklığını yapmamalarıdır. Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Uluslararası Af Örgütü, CPT gibi kurumları bir kez daha Türkiye’nin, Erdoğan ve Bahçeli’nin işlediği ve bundan sonra da Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu halklarına karşı işleyeceği suçlara ortak olmama çağrısında bulunuyoruz. Başkan Abdullah Öcalan’ın tutsak olma halinin devam etmesi hiç kimsenin çıkarına olmadığı gibi, İmralı’da olması savaşın devam etme riskinin de sürekli var olması anlamına gelmektedir. Bu durum Avrupa’nın da ABD’nin de Tük ve Kürt halkının da yararına değildir. Bu nedenle Avrupa devletleri ve kurumları bu konuda daha duyarlı ve daha makul yaklaşım göstermeleri gerektiği açıktır.
‘EYLEMLERE GÜÇLÜ KATILALIM’
Yurtsever halkımıza ve dostlarımıza bir kez daha çağrıda bulunuyoruz ki; ‘Öcalan'a Özgürlük Kürdistan'a Statü’ temelinde geliştireceğimiz kampanyayı kesintisiz ve süresiz bir biçimde sürdüreceğiz. Bu temelde, ülke, saha ve bölgelerde değişik eylem biçimlerini, yaygın oturma, sivil itaatsizlik, resmi ve sivil toplum kurumlarına başvuruda bulunma, dilekçe sunma, imza toplama gibi eylemleri geliştireceğiz. Yine tam beş yıldır devam eden Başkan Abdullah Öcalan için tutulan nöbet eylemini daha nitelikli, daha güçlü ve daha kapsayıcı hale getireceğiz, özgün günlerde bazı şahsiyetlerle nöbet eylemine katılma ve eylemin yapıldığı yerin ziyareti için gerekli alt yapı çalışmalarını gerçekleştireceğiz.
Ayrıca 9 Ocak ile 15 Şubat arasında Başkan Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için özel ve özgün bir planlamayla çok daha değişik ve yaygın eylem biçimleriyle özgürlük talebimizi yüksek sesle dile getireceğiz, bunun için yürüyüş, miting, oturma, çadır kurma, sivil toplum örgütlerini ziyaret etme, dostlarla birlikte bazı özgün planlamalar yapma gibi yaygın bir eylemselliğin geliştirilmesi için ilgili kurum, meclis ve bileşenlerimizle özgün çalışmalar yürüteceğiz. Bu temelde halkımızı ve dostlarımızı bir kez daha Başkan Abdullah Öcalan’ın özürlük yılına kesintisiz ve sınırsız bir biçimde katılmaya çağırınken, ülke eşbaşkan ve kurum temsilcilerinin başlatmış oldukları bir haftalık nöbet eyleminin son günü olan 26 Haziran 2017 tarihinde Güney Almanya, İsviçre ve Strasbourg’dan katılım ile kitlesel bir mitingle son verilecektir. Güney Almanya, İsviçre ve Strasbourg’ta yaşayan halkımızı ve dostlarımızı bir kez daha güçlü bir biçimde katılma çağrısında bulunuyoruz.”