Fransız Komünist Parti Uluslararası Sözcüsü Lidya Samarbakhsh ve France Kürdistan Derneği Başkanı Sylvie Jan, HDP’nin çağrısıyla Leyla Güven ve Selahattin Demirtaş’ın mahkemelerini izlemek için geçtiğimiz hafta Amed’e gitti. Samarbakhsh ve Jan bu vesileyle Leyla Güven’in tahliyesine de tanıklık ederek, Güven’i evinde ilk ziyaret edenler arasında yer aldı. Jan ve Samarbakhsh bu anı, demokrasi ve barış mücadelesinde daha fazla yol alınabileceğine dair umudu büyütmek olarak tanımlıyor.
25 Ocak günü, sabahın erken saatlerinde her iki Kürt dostu HDP yöneticileri ve üyeleriyle birlikte mahkeme önünde hazır bulundu. Samarbakhsh ve Jan mahkeme önündeki bekleyişlerini, “25 Ocak günü Diyarbakır Adliyesi önünde birçok kişiyle birlikte yoğun güvenlik önlemleri altında bekledik. İçeri alınmadık. Yaklaşık saat 10’a kadar yaptığımız bekleyişin ardından gazeteciler tarafından haberi aldık: Leyla Güven adli kontrol altında serbest kalmıştı. İşte eylemiyle Erdoğan’a Leyla Güven boyun eğdirmişti!” şeklinde yorumladı.
DEMOKRASİ MÜCADELESİ HEPİMİZİN
Lydia Samarbakhsh, orada neden bulunduklarını şu şekilde ifade etti: “Neden oradaydık? 25 Ocak günü Komünist Partisi adına Diyarbakır adliyesi önündeydik. İçeri alınmadık. Leyla Güven’in ve 230’dan fazla tutuklunun sürdürmüş yürütmüş olduğu mücadeleyi desteklemek, Türkiye’nin demokrasi ortamına geri dönmesi için bir zemin oluşması için oradaydık. Çok sayıda seçilmiş tutuklandı. Belediyelere kayyum atandı. Bu ülkede anti demokratik uygulamalar giderek hız kazanmış bulunuyor. HDP milletvekili Leyla Güven’in sahiplenilmesi ve onun yaşamının korunması önemliydi. Çünkü demokrasi mücadelesi hepimizin.”
İNANILMAZ BİR ANDI
France Kürdistan Derneği Başkanı Jan, 30 yıla yakın bir süredir Kürt sorununu yakından takip eden bir Kürt dostu. Sayısız kez Kürdistan’da yaşanan ihlalleri yakından takip etmek için delegasyonlarla Kürdistan’da bulunan Jan, “Kendini yeni sultan ilan ederek Efrîn’e saldırmış Erdoğan’ı eleştirdiği için tutuklanan milletvekili etrafında toplanan dayanışmayı engelleyemedi. Asla yorulmayan insan hakları militanları, Leyla Güven’in 8 Kasım’da başlattıkları süresiz açlık grevi etrafında dünya kamuoyunu harekete geçirdiler. Tutuklu bulunan Güven, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılması için dünya kamuoyunu eylemiyle harekete geçirme hedefindeydi. Ve bizler HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, çok sayıda HDP’li yeni belediye adayı, Güven’in kızı Sabiha Temizkan ve avukatlarla birlikte oradaydık. İnanılmaz bir andı, beklenmedik bir durumdu ve mutluyduk” dedi.
BAKIŞIYLA BİZE IŞIK OLDU
Güven’in tahliyesinin yarattığı duygu ve ardından yaşananları ise şöyle anlattı Jan: “Cezaevinin önünde abluka altında, mutlulukla dolanıyor ve onun geçişini alkışlıyoruz, Bravo diyen sesimizi duyması için ağlıyoruz. Ondan sonra, onun evinde toplanıyoruz. Korktuğumdan daha iyi durumdaydı. Ama korkunç derecede kırılgan, bitkindi. Harikulade bir şekilde saygın, sıcak, kesinlikle kararlı gözüküyordu. Zafer işaretlerimizi karşılıklı yaptık. Unutulmaz bakışıyla bize ışık oldu. Bize desteğimizden dolayı teşekkür etti. Onun devamında açlık grevine başlayan yüzlerce tutuklunun sürdürdüğü eylem devam ediyor. İzolasyon durmalı ve bunun için mücadele devam edecek.”
TÜM TUTUKLULARIN YANINDAYIZ
Lydia Samarbakhsh da Leyla Güven’i tahliyesinin ardından evde ziyaret edenler arasında. Samarbakhsh şu şekilde anlatıyor: “Tahliyesinden sonra evinde ziyaret ettik. Bir kez daha hem Leyla Güven’i hem de açlık grevinde olan tüm tutukluların yanında olduğumuzu ifade ettik. Açlık grevcilerini aynı zamanda Türkiye’de demokrasi, barış ve adalet hareketi olarak değerlendirmek gerek. Abdullah Öcalan, Selahattin Demirtaş ve seçilmiş tüm HDP’liler, serbest bırakılmalıdır. PKK AB’nin ‘terör örgütleri listesi’nden çıkarılmalıdır.”
BİZİM DE MÜCADELEMİZ
Samarbakhsh ve Jan’ın bundan sonrası için yapılabilecekler konusunda ise şunları belirtti: “Onların eşitlik ve adalet arayışında sürdürdükleri mücadele bizim de mücadelemiz. Bizim görevimiz Türkiye’de demokrasi ve barış için uluslararası dayanışmayı güçlendirmek. Her gün yeni tutuklamalar, işkence, saldırılar sürekli artıyor. Bunun karşısında her yeni günde yeni bir dayanışma ağı oluşturmak, tutuklu seçilmişlerle kardeş seçilmiş projesini güçlendirmek ve AKP’nin saldırılarını zayıflatmak için yeni yol ve yöntemlerle dayanışma ağı örmekle yükümlüyüz. Avrupa Birliği ülkesi olan Fransa’nın bu anlamda büyük bir sorumluluğu olduğunu biliyoruz. Bu anlamda Fransa’nın Kürtlere karşı sorumluluğu olduğunu hatırlatacağız. Ama herkes bilmeli ki kadın erkek özgürlük için bu şekilde mücadele eden bir halkı kimse bitiremez!”
Kaynak: Yeni Özgür Politika