Londra’daki açlık grevi sonlandırıldı: Tecride karşı mücadeleyi büyüteceğiz

Açlık grevinin son gününde yapılan basın açıklamasında, “Tecride karşı mücadelemiz sürecek” mesajı verilirken, Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı küresel duyarlılığın artırılması gerektiği vurgulandı.

Londra’da, Türkiye’deki “kuyu tipi” hapishanelere karşı başlatılan üç günlük açlık grevi, bugün yapılan basın açıklamasıyla sona erdi. TSP (Tutsakların Sesi Platformu), AVEG-KON (Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu), SKB (Sosyalist Kadınlar Birliği) ve YS’nin (Young Struggle) öncülüğünde gerçekleştirilen eylem, kamuoyunun dikkatini Türkiye’deki ağır tecrit koşullarına çekmeyi amaçladı. 

3 Temmuz’da başlayan açlık grevi boyunca, Kuzey Londra’nın yoğun bölgelerinden biri olan Wood Green’de bildiriler dağıtıldı, sokak eylemleri ve paneller düzenlendi. Grev boyunca yapılan ajitasyon konuşmaları ve bildiriler aracılığıyla, Türkiye hapishanelerindeki devrimci ve politik tutsakların içinde bulunduğu ağır izolasyon koşulları gündeme taşındı. 

 Etkinlik boyunca çok sayıda kişi grev alanını ziyaret ederek dayanışma gösterdi. Destekçiler arasında çeşitli kurumlar ve bireyler yer alırken, açlık grevcileriyle yapılan birebir görüşmelerde dayanışma mesajları iletildi. 

 Eylemin son gününde, toplu bildiri dağıtımı ve ajitasyon konuşmalarının ardından İngilizce gerçekleştirilen bir basın açıklamasıyla açlık grevi resmen sona erdirildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

“Kuyu tipi hapishanelere karşı başlattığımız açlık grevini bugün itibarıyla sonlandırıyoruz. Ancak devrimci ve politik tutsaklara yönelik tecrit politikalarına karşı mücadelemiz bitmeyecek. Türkiye hapishanelerinde tecride mahkûm edilen tutsakların sesi olmaya, onların mücadelesini uluslararası alanda büyütmeye devam edeceğiz.” 

Eyleme, yerel ve uluslararası dayanışma gruplarından da destek geldi. Tohum Kültür Merkezi, Kürt Toplum Merkezi ile Haringey ve Tottenham Filistin Dayanışma Komitesi basın açıklamasına katılarak dayanışma mesajlarını iletti. Katılımcılar, sadece Türkiye’deki tecrit uygulamalarına değil, aynı zamanda artan hak ihlalleri, baskılar ve cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerine karşı uluslararası duyarlılığın artması gerektiğine dikkat çekti.