Mam Zeki’nin ailesinden Strasbourg direnişçilerine ziyaret

KCK Yürütme Konseyi üyesi Zeki Şengali’nin aile bireyleri, Strasbourg’da tecride açlık grevinde olan aktivistleri ziyaret ederek, hem Kürt halkına hem de Avrupa hükümetlerine çağrıda bulundu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikasına karşı Fransa’nın Strasburg şehrindeki süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi, 149’uncu gününde. Direnişe Avrupa’daki Kürtlerin eylemleriyle verdiği desteği sürerken, her gün onlarca kişi de eylemcileri yerinde ziyaret ediyor.

15 Ağustos 2018’de Türk devletinin hava saldırısı sonucu hayatını kaybeden KCK Yürütme Konseyi üyesi ve Şengal Êzidî Koordinasyonu Üyesi Mam Zeki Şengali’nin aile üyeleri de Strasbourg’daki direnişçileri ziyaret etti.

Ziyarette Mam Zeki’nin abisi Sileman Ferman, eşi Gule Şengali, oğlu İskender Şengali ile Ali ve Osman Siyad adlı akrabaları yer aldı.

Şengali’nin aile üyeleri, Kürt halkının büyük bir direnişle zafere ulaşacağına vurgu yaparken, Avrupa devletlerinin de Kürtlerin “hak, hukuk ve insan haklarının sağlanması” talebine duyarsız kalmamaları çağrısında bulundular.

“AVRUPA CEZAEVLERİNDEN CENAZELERİN ÇIKMASINI MI İSTİYOR?”

Siléman Ferman:“Avrupa devletleri gözlerini, kulaklarını kapatmış; görmek, duymak istemiyorlar. Dünyada 7 bin kişinin açlık grevine girdiği yegâne bir eylem ve Avrupa devletleri bunu görmezden geliyor. Avrupa’nın bu sessizliği doğru değildir.

Acaba Kürt halkını durdurmak mı istiyorlar ya da sessiz mi bırakmak istiyorlar? 6 aydır süren bir eylem ve bunun üzerinde durabilirler. Bence bu onlar için büyük bir ayıptır. Yani insanların Türk zindanlarında ölüp, cenazelerinin çıkmasını mı istiyorlar?

Bu eylem büyük bir iradeyi gösteriyor. Normal şartlarda kimse 6 ay boyunca aç kalamaz. Ben tüm direnen arkadaşlarımıza başarı diliyorum ve zaferin açlık grevindeki bu arkadaşların olacağına inanıyorum.”

“BİZLER KENDİ GÜCÜMÜZLE AYAKTA KALMAYI BAŞARDIK”

Gulé Şengâli:“Bugün burada aylardır açlık grevinde olan arkadaşlarımıza destek vermek için buradayız. Şehit Zeki Şengâli’nin ailesi olarak buradayız ve vicdanımızın sesini dinledik. Düşünmüştük ki, Avrupa devletlerinde insan hakları vardır. 5 aydır Strasburg’da açlık grevindeler ve belki Türkiye’den bir ses yok ama belki sığındığımız bu devletlerden bir ses çıkar diyorduk.

14 arkadaşımız burada bedenlerini açlığa yatırmışlar. Peki o zaman (Avrupa’nın) hukuku, insan hakları nerede?

Biz Kürtler bir şeyi çok iyi anladık: Bizler kendi inancımız ve gücümüzle ayakta kalmayı başardık. Biz Kürtler hiçbir zaman Avrupa devletlerine zarar vermedik. Oysa onlardan istediğimiz tek şey, ‘bizler de insanız ve bizlerin de Türkiye’de hakları olsun’ istiyoruz. Türk devletinden kaçtık, şimdi de burada aynısı. Ne bizler ne de eylemdeki arkadaşlarımız çok büyük bir şey istemiyoruz.

Avrupa devletlerinden isteğimiz, Önderliğimizin tecridine son verilmesi ve avukatlarıyla, ailesiyle görüşmesidir. Hukuka uygun olunmasıdır. Hem Türkiye’den hem Avrupa’dan bunu istiyoruz.

Ancak Avrupa devletleri kör-sağır olmuşlar. Diyebiliriz ki, Türk devletine destek veriyorlar. Şunu açıkça söylememiz gerekiyor: Onlardan herhangi bir iyi adım görmedik. Ama umuyorum, bizler kazanacağız.”

KÜRT HALKINA ÇAĞRI: GÜCÜMÜZ ORANINDA DİKKATE ALINACAĞIZ

İskender Şengâli:“Leyla Güven ve Nasır Yağız’la başlayan bu direniş eylemindeki arkadaşlarımıza destek vermek için buradayız. Her şeyden önce Kürt halkının başlattığı bu direniş ne kimseye karşıdır ne de kimseye tehdittir. Bu Türkiye’ye de karşı bir şey değil. Kürtler hukuk, kendi özgürlük istemlerinin davasını savunuyor. ‘Kendi hukukumu istiyorum’ diyor.

Sayın Öcalan’a yönelik tecrit kaldırılmalı diyoruz. Sayın Öcalan sadece bir partinin değil, bir halkın lideridir ve onunla da Kürt sorunu çözülecektir. Eğer Sayın Öcalan’la görüşmeler olursa, Kürt halkının sorunlarını çözebilecektir. Birçok kez dile getiriliyor; ‘Çözümün anahtarı Öcalan’dır’ deniyor.

Ben tabii ki, Avrupa devletlerinin Kürt halkının düşmanı olduğuna inanmıyorum. Onlar kendi çıkarları ve politikalarını yürütüyor. Bunu böyle anlamak gerekiyor. Elbette biz de onların düşmanı değiliz. Ama eğer Avrupa medeniyeti bunca gelişmişse, insan hakları ve hukuk varsa, elbette biz de onlardan destek isteyeceğiz. Özellikle Almanya, İngiltere veya Fransa gibi devletlerden dayanışma istenir. Binlerce arkadaşımız cezaevlerinde, yurtdışında açlık grevi ve şimdi de ölüm orucundalar. Onlardan talebimiz Türkiye ile savaşmaları değil ama baskı yaparak, bu hukuksuzluğun ortadan kalkmasıdır.

Bunun gerçekleşmesi için de öncelikle Kürt halkının ayağa kalkması gerekiyor. Bu insanlar sadece Sayın Öcalan’a yönelik tecridin kalkması, bir parti için değil, tüm Kürt halkının özgürlüğü, kaderi için ölümü göze almışlar. Kürt halkının elini vicdanına koyması gerekiyor. Bu eylem onlar için, onların çocuklarının geleceği içindir. Meseleye bir parti meselesi gibi bakmadan yaklaşmalıdırlar. Halk ayağa kalkarak yoldaşlarına, önderine sahip çıkmalıdır.

Umuyoruz ki, şu anda dahi görüşmeler, belli bir diplomasi oluyordur. Ama halkın bilmesi gerekir ki, her şey gücümüz oranında gelişecektir. Türklere göre, ‘her şey gücümüz neyse ona göre olacaktır. Gücümüz olursa herkes de bizi hesaba katacak, dikkate alacaktır.

Bu tecridin biteceği umuduyla Kürt halkının önünde güzel günler olduğunu söyleyebiliriz.”