Türk devletinin Kuzey-Doğu Surye’ye yönelik işgalci saldırılarına karşı Almanya’nın Nürnberg kentinde enternasyonalistler ve Kürdistanlılar Türk konsolosluğu ve silah şirketleri önünde eylemler düzenledi.
Türk devleti, Müdahaleci Sol (Interventionistische Linke) ve Medya Halk Evi tarafından Türk konsolosluğu, silah şirketleri ve silah fabrikaları önünde çeşitli eylemlerle protesto edildi.  Türk konsolosluğu önünde yapılmak istenen eylem Alman polisi tarafından engellendi.

SAVAŞIN FİNANSMANLARI PROTESTO EDİLDİ

Alman enternasyonalistler ve Kürdistanlı eylemciler öğlen saatlerinde bir otobüsle hareket ederek, savaş finansmanını sağlayan Siemens AG’e önünde eylem gerçekleştirdi. Siemens-Schuckert-Werke’de bulunan bina önüne gelen eylemciler burada kırmızı çarpı işareti bulunan kartlar ve “Savaş burada başlıyor, hadi burada durduralım!” pankartı açtı. Burada yapılan açıklamada, Siemens AG’nin aynı zamanda her türlü silahlandırma teknolojisi ürettiğini ve özelikle Türk devletinin Rojava işgal saldırılarında kullandığı Leopar tankları üretiminin en büyük hissedarı olduğu belirtildi.
Eylemciler daha sonra ise tank parçalarını üreten MAN şirketi, askeriye eğitim merkezi Bundeswehr ile silah üreten DIEHL şirketleri ve fabrikaları önünde de mitingler yaparak bildiriler okudular.

BARIŞÇIL EYLEME POLİS ENGELİ

Enternasyonalist eylemciler ve Kürdistanlıların, daha sonra Türk devletinin soykırım saldırılarını kınamak ve Rojava ile dayanışma göstermek amacıyla Nürnberg’deki Türk konsolosluğu önünde yapmak istedikleri barışçıl eylem Alman polisi tarafından engellendi.

'YAŞAYAN BİR ÜTOPYA OLDU'

Eylemciler daha sonra YPG-YPJ bayraklarıyla Hallplatz Meydanı'nda bir miting gerçekleştirdi. Burada yapılan açıklamada ise Rojava’ya yönelik yapılan saldırıların demokratik ve adil bir dünyayı savunan herkese yapılan bir saldırı olduğu belirtilerek, şöyle denildi:
"Rojava’daki devrim yaşayan bir ütopya oldu. Bugün Kuzey Doğu Suriye Demokratik Federasyonu, barışçıl ve demokratik bir Ortadoğu vizyonunu örneklendirmektedir. İnsanlık için bir umuttur.  Demokratik ulus, ulus devletlerin asla başaramadığını yaratıyor; etnik, mezhep ve demokratik ulus temelli, demokratik bir arada yaşamı yaratıyor. Küresel olarak deneyimlediğimiz otoriter yükseliş, Rojava’da vahşice ve makyajsız kendisini gösteriyor. Rojava’daki savaş, demokratik ve adil bir dünyayı savunan herkese yönelik yapılan bir saldırıdır. Bugün insanlığın çıkarları Kürt halkının ve kadınlarının savunma birimleri tarafından savunuluyor.”