PKK’nin önder kadrolarından Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun, Almanya’nın Köln kentinde görkemli bir törenle anıldı Avrupa Kürdistanlık Demokratik Toplumlar Kongresi (KCKD-E), Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) ve Şehit Aileleri Derneği’nin (KOMAW) ortak organizasyonu ile Köln’de bulunan Im Gewerbegebiet Pesch salonunda düzenlenen törende, alan Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un fotoğraflarıyla donatıldı. Salonda ayrıca iki öncü kadronun mücadele dolu yaşamlarından kesitler sunan bir albüm köşesi ve ziyaretçilerin duygu ve düşüncelerini yazabilecekleri özel bir hatıra defteri yer aldı.
Anmaya şehit ailelerin yanı sıra Rıza Altun’un ablası Zöhre Altun, yeğeni Nurdoğan Aydoğan ile Ali Haydar Kaytan’ın kız kardeşleri Feride Kaytan, Selma Kaytan ve yeğeni Doğan Barış Abbasoğlu katıldı. KCKD-E Eşbaşkanları Zübeyde Zümrüt, Engin Sever, KNK Eş Başkanı Ahmet Karamus, Kürt kurum temsilcileri, gazeteciler, siyasetçiler, sanatçılar ve çok sayıda Kürdistanlı da anma törenine katıldı. Törene katılanlar, yakalarına Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan’ın resimlerini takarken, birçok kurum da anmaya çelenk gönderdi.
Anmaya gelenleri, salon girişinde şehit aileleri, Kaytan ve Altun’un aileleri ile KCKD-E Eşbaşkanları karşıladı. Sahneye yerleştirilen ana ekranda Altun, Kaytan ve PKK’nin şehit düşen öncü kadroların resimleri yansıtıldı. Salonun duvarına konulan elektronik ekranda ise “Sembola Jiyan û Heqîqetê”, “Rihê Min yê Veşartî” yazıları eşliğinde 18 Mayıs’ta şehit düşen Haki Karer ile Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un görselleri sürekli olarak gösterildi.
Anma programı bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşundan sonra salonda bulunan binler, uzun süre “Şehîd Namirin” ve “Bijî Serok Apo” sloganlarını attı.
Ardından Pir Hüseyin Bildik, Gulbang vermek üzere sahneye çıktı. Pir kısa bir konuşma yaparak, “İki hakikatin, iki devrimcinin yaşamları son buldu. Yolları açık olsun. İki derviş, iki hakikat yolcusu, gerçeğin ve adaletin peşinde yürüdüler. Zulmün hedefi oldular, yasaklı halkın, yasaklı bir inancın mensupları olarak, bin yıllardır yaşadıkları bu topraklarda her acıyı yaşadılar. Acıyı bal eylediler, direnişi yaşam felsefesi yaptılar” dedi.
Pir Hüseyin Bildik Gulbang verdi ve Çıra uyandırdı. Gulbang verme ve Çıra uyandırma töreninde Kaytan ve Altun’un aileleri Pir’in yanında yer aldı.
Gulbang ayini ardından Önder Apo’nun şehit düşen yol arkadaşları için yayınladığı mesaj okundu. Mesajın okunması salonda alkış ve “Bijî Serok Apo”, “Bê Serok Jiyan Nabe” sloganlarıyla karşılık buldu. Törende Ali Haydar Kaytan’ın şiiri, TEV ÇAND sanatçısı Yasin’in kavalı eşliğinde yol arkadaşı PKK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan’ın sesinden dinletildi.
ZÖHRE ALTUN: YENİLMEZ BİR HALK GERÇEKLİĞİNİ ORTAYA ÇIKARDILAR
Tören, iki ölümsüzün ailelerinin konuşması ile devam etti. Rıza Altun’un ablası Zöhre Altun şöyle konuştu: “Rıza arkadaş şahsında bütün devrim şehitlerini saygıyla anıyorum. Rıza, ilk grupla arkadaşlarla birlikte Başkan’la Ankara’da tanıştı. Kemal Pir eve geldiğinde, annemize” Bir arkadaş geldi, sadece 24 saate evin tüm sorumluluğunu üstlendi” dedi. Annem dedi’ Onda liderlik ve kararlılık var” Ardında Başkan’ı bize getirdiler. Başkan geldi, Haki geldi.
Annem Haki için şöyle dedi: ‘Ben Haki’yi sevdim, o bir emekti. Kemal’i sevdim, o hakkın ve halkın savaşçısıydı. Onların yanına Rıza’yı verdim. Mazlum ise bir ilim deryasıydı.’
KEMAL DEDİ 'MÜCADELEMİZİ DAĞA TAŞA ANLATIN'
Tutuklandılar… Diyarbakır zindanına düştüler. Kemal’le görüşmeye gittiğimde ona, ‘Dışarda 3-5 aile kaldık’ dedim. O bana, ‘Bizim mücadelemizi dağlara, taşlara anlatın. Dağ taş sizi anlayacak, sizi anlatacak. Halkın yanın gidin’ dedi. Hayri arkadaş ölüme giderken, “Ben halkıma ve partime karşı görevimi yerine getirmedim” diye mezar taşına borçlu yazılsın istemişti. Biz o borcu sevdik, onu ödemeye çalıştık. Kemal hep derdi ki: ‘arkamızdan ağlamayın, mücadelemize sahip çıkın’ Ben bu gün ağlamak istemiyorum. Ama boğazım düğümleniyor, anlatamıyorum. Rıza’yı annem, Kemal’in yanına verdi. Rıza’nın küçük bir grubu vardı. Kemal ona ‘Bize katıl’ dedi. Rıza da ona ‘kaç kişisiniz’ dedi. O da ‘5-6 kişiyiz’ demişti. Rıza o zaman ‘Siz bize katılın’ dedi. Kemal onu Başkan’a götürdü ve Rıza böylece partiye katıldı. Sonra Diyarbakır zindanında direndi, dağlarda özgürlük savaşçısı oldu. 52 yıl boyunca mücadele ettiler, hiç durmadılar. Bu gün sırtımıza yeni bir yük yüklendi. Bir süreç bitti, yeni bir süreç başladı. Daha çok çalışmalıyız. Onların anısına layık olmak için ev ev dolaşmalıyız”
FERİDE KAYTAN: ONLAR BİR YOLDU
Ali Haydar Kaytan’ın kız kardeşi Feride Kaytan, “Şu an burada Hayri Durmuş’un, Mazlum Doğan’ın ailesi, Zuğurlu ailesi ve birçok şehit ailesi var. Şehitler, kendi sözlerini ve toprağa kanlarıyla yazdılar. Onlar bir yoldu, biz ise o yolun ardıllarıyız. Kürt Özgürlük Hareketi bu gün yeni bir sayfa açtı. Bu, halkımız için hayırlı olsun. Ancak bu yeni sürecin bizlere yüklediği görev ve sorumluluklar ağırdır. daha çok çalışacağız” dedi.
TUTSAK HAYATİ KAYTAN’IN MESAJI OKUNDU: DERSIM’E AŞIKTI
Ailelerin konuşmasınının ardından Ali Haydar Kaytan’ın hapishanede tutulan kardeşi hasta tutsak Deniz Kaytan’ın gönderdiği mesaj okundu.
Deniz Kaytan’ın mesajı şöyle: “Öncelikle iki büyük devrimci, Fuat ve Rıza arkadaşları andığımız bugün, yanımızda olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum. Her iki arkadaş şahsında özgürlük için yaşamlarını feda eden tüm şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Bizler Dersim Soykırımında büyük bedeller veren bir aileden geliyoruz. Ailemizin önce katliamlarla sonra sürgünlerle adeta kolu kanadı kırılmıştı. Annem ve ailesi Kayseri’de sürgündü. Babamlar ise Eskişehir’de sürgünlerdi. Annem ve babam evlenip Dersim’e döndüklerinde heval Fuat doğdu. Onun doğumu, sürgünden dönen, elinde avucunda hiçbir şey kalmayan bir ailenin yaşama, toprağına tutunma mücadelesinin ilk meyvesiydi. Onun gibi bir dervişe, bir öndere en çok ihtiyaç duyan bir toplumun içine gelmişti. Annem, babam, heval Fuat, diğer kardeşlerim köyde basit bir yaşamı kurmak için bile çok büyük emek verdi. Biz çocukken ben, heval Fuat, ablam Gülşen annem ve babamla birlikte evimizin inşaatına taş taşırdık. İki gözlü bu evde 9 kişilik ailemizle kurduğumuz mütevazi bile diyemeyeceğimiz yaşam, bizim için dünyadaki cennetti. Çünkü Dersim’e, Dersim toprağına, ülkemize olan sevgimiz tüm yaşam imkanlarından çok daha değerliydi. Bunu en derinden yaşayan da heval Fuat’tı. Dersim’e âşıktı. Heval Fuat’la çocukluğumuz beraber geçti. Daha çocukluğunda pırıl pırıl parlayan biriydi. Çocuğundan yaşlısına herkesin sevgilisiydi. Dik başlıydı, onun olduğu yerde birine haksızlık eden, kesinlikle cezasını çekerdi. Okulda çok başarılıydı. Babam, heval Fuat’ın hep “okuyup büyük adam” olmasını istedi. Ankara Siyasal’ı kazanıp gittiğinde çok sevinmişti. Ancak heval Fuat, üniversitede Önder Apo’yla tanıştı ve toprağına özgürlük için mücadele etme kararlılığında bir devrimci olarak döndü. Babam önce heval Fuat’ın bu kararına çok karşı çıktı. Sonra o da heval Fuat’ın cevherini gördü ve devrimcilerle birlikte yürümeye başladı. Heval Fuat, Dersim’de soykırımın yarattığı travmaları üstünden atarak özgürlük mücadelesine katıldı ve öncülük etti. Hem sabırlı, hem sevecen, hem de cesurdu. Sevgisi dostunu saran, öfkesi düşmanı kahreden türdendi. O ve arkadaşlarının Dersim’de attıkları tohumlar büyüdü, yeşerdi ve yenilmez bir halk gerçeğini ortaya çıkardı. Heval Fuat, 45 sene özgür bir Kürdistan için soluksuz bir mücadele verdi. Avrupa’dan Güney Kürdistan’a birçok alanda çalıştı. Özgürlük Mücadelesinin en zor dönemlerinde en zor görevlere omuz verdi. Önder Apo’nun ilk yoldaşı olarak başladığı bu yolda alnının akıyla yürüdü. Heval Rıza’yla heval Fuat, halkımızın, özellikle de Alevi toplumunun gurur kaynağıdır. Onlar üzerine ölü toprağı atılmış, karanlıklara mahkûm edilmiş bir halkın özgürlük kervanının ilk yolcularıydı. Bizim yol göstericilerimizdi. Özgürlük nişanını taşıyan yiğitlerimizdi. Biz de bu nişanı ömrümüzün sonuna kadar taşıyıp, onların anısına layık olmaya çalışacağız. Şehîd Namirin!”
ÇETİN: YAŞAMLARI VE MÜCADELELERİ İLE EVRİM OLDULAR
Kurdistan Özgürlük Hareketi adına Ferda Çetin, konuşmasında şunları belirtti: “İki Mürşid-i Kamil İrşad yol göstermektir. Mürşit doğru yolu gösterendir. Aynı zamanda yürüme adabını öğreten ve menzilin pusulasını yüreğinde tutandır. Bu anlamıyla Fuat ve Rıza arkadaş iki mürşittir. İki mürşid i kamildir. Ali Haydar, sözlükte yüce-büyük aslan anlamına geliyor. Fuat'ın anlamı ise kalp, gönül ve yürekmiş. Rıza ise razı olma, isteme, olur bildirme ve istek sahipliği demekmiş. Bazı insanların isimleri çok şıktır ve kendilerine çok yakışır. Rıza ve Fuat arkadaşların isimleri de kendilerine çok yakıştı. Onlar, ölümün kıyısında ve soykırım kıskacında, inkar edilen Kürt halkının yeniden doğuşu ve özgürlüğü için kendilerini görevli kıldılar. Kendilerini köklerinden kopan, tarihini unutan ve yolunu şaşıran insanları uyarmak ve uyandırmakla görevli kıldılar. Ve bu hizmeti yorulmadan, bıkmadan, kızmadan, usanmadan yerine getirdiler. On binlerce Kürt’ün yüreğine ve beynine girdiler. Öyle ki dokundukları her bireyi bu zorlu ve aynı zamanda onurlu yolculuğun ortağı kıldılar. Voltaire, "insanın az dostu çok tanıdığı olmalı" diyordu. Fuat ve Rıza arkadaşlar bu tespitin tersini yaptılar. Tanıştıkları tüm insanları Kürdistan özgürlük mücadelesinin ve Kürt halkının dostu kıldılar. Öyle ki sütünü emdikleri annelerini de özgürlük mücadelesinin mürşidi yaptılar. Onları Başkan Apo'nun, gerillanın, özgürlük mücadelesinin cesur militanı haline getirdiler. Bu vesile ile Hatice ve Gülizar anayı da saygı ve minnetle anıyoruz. Ne mutlu onlara ki böylesine onurlu bir mücadelenin parçası oldular. Ne mutlu onlara ki Kürdistan halkına, özgürlük mücadelesine böyle değerli evlatlar bahşettiler
Kendinden geçebilen kimse, kendi varlık ve hayatından daha değerli şeylerin karşısında yer alabilen insandır. İnsan onuru, ahlakı, namusu ve özgürlüğü uğruna düşmanıyla baş başayken bedenini zillete teslim etmeyen, batıla-yanlışa canı pahasına da olsa geçit vermeyen; hakikate bağlı kalma ve grubunun, arkadaşlarının itibarını koruma uğruna ölümü göze alabilen, şafak vaktinin ıssızlığında ölüme gülümseyebilen, takva elbisesini ölüm gününe kadar kirletmeden temiz tutabilen insandır." Ali Şeriati"nin bu sözleri tamı tamına Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan'ı tarif ediyor.
Kürdistan'ın teslim olmayan Dersim ocağından aldıkları direniş kaynağını bütün Kürdistan ve Ortadoğu'ya yayan iki devrim emektarı... Zindanlardan sürgünlere her türlü katliam ve baskı ile yok edilmek istenen Kürdün özvarlığını yeniden filizlendiren, Apocu düşüncenin 50 yıllık militanları... Kendilerinden, ailelerinden, en yakınlarından vazgeçerek değil de, hepsini tereddütsüz özgürlük mücadelesine katarak son nefeslerine kadar mücadele ve direniş bayrağını ellerinden düşürmeyen iki adanmış yürek...
“Devrimi satın alamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim hiçbir yerde değildir, ruhumuzdadır." Mülksüzler kitabının yazarı Ursula K. Le Guin devrimi böyle anlatmış. Yazar, devrimin tek bir eylemde ve tek bir kereliğine olagelen bir eylem olmadığını, devrimin hareket halinde canlı bir organizma olduğunu anlatmaktadır. Rıza Altun ve Fuat arkadaşlar yaşamları ve mücadeleleri ile evrim oldular. Onlar Kürdistan Özgürlük mücadelesinde hep yol göstermeye devam edecek; örnek yaşamları, mücadeleleri, özlemleri ve amaçları ile yüreğimizde yaşayacaklardır.
Tören, Ali Haydar Kaytan’ın ve Rıza Altun’un yaşam mücadelesin konu alan sinevizyon sunumuyla devam etti. Sinevizyon sunumu sonrasında salondaki binlerce kişi “Şehîd Namirin” “Bijî Serok Apo” sloganları attı.
Sinevizyon sunumu sonrası Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un taziyelerindeki görseller, sahnedeki ekranlarda gösterildi.
GOYÎ: MÜCADELENİN DERVİŞLERİ OLARAK BİNLERCE KAHRAMAN YARATTILAR
Ardından söz alan TJK-E Üyesi Cahide Goyî, “Önder Apo’nun, ailelerin, özgürlük savaşçıları ve halkımızın başı sağolsun” diyerek, “ PKK, Haki Karer’in intikamı olarak kuruldu. Bu temelde büyüdü, gelişti ve bugün milyonlarla buluştu. Rıza ve Fuat arkadaşlar, Kürt özgürlük mücadelesinin dervişleriydi. Onlar, Sara, Haki Karer, Kemal Pir gibi öncülerin arkadaşıydılar. Bu mücadeleyi birlikte başlattılar ve binlerce kahramanı yarattılar. Bugün bu mücadele başarıyla buraya kadar geldiyse, onların emekleri sayesindedir. Ve bu mücadele bundan sonra da kararlılıkla sürecektir” diye konuştu.
KARAMUS: ÇOCUKLARIMIZ HEP ONLARIN HİKAYELERİNİ ANLATARAK GURUR DUYACAKLAR
Kürdistan Ulusal Kongresi Eşbaşkanı Ahmet Karamus, konuşmasında, “Bu şahsiyetleri, bu dervişleri, bu devrimcileri, edebiyatta, söz bul ve tarif etmek çok zordur. Rıza ve Fuat arkadaşlar şahsında bütün şehitleri saygı ile anıyorum. Her halkın tarihinde kahramanlar ve efsaneler vardır. Bütün dünya halklarının kahramanları vardır. Şüphesiz ki Fuat ve Rıza arkadaşlar bu Kurdistan halklarının kahramanları ve efsanelerdir. Çocuklarımız onların hikayesi ile başları dik olacak ve onlarla gurur duyacaklar. Özgürlük mücadelesinde hep onurla anılacaklar. Bu iki arkadaş hakikat dervişleridir. Çalışma, mücadele ile geçen 52 yıl. Hiç yorulmadılar. Tüm yaşamlarını Kurdistan halklarına adadılar. 1975 yılında onların sözlerinin şahidiyim. Onların yüreklerine, inançlarına ve hedeflerine ulaşmak için bütün kararlılıklarına şahit oldum. Onların kaybı bütün Kürt halkı için büyük bir kayıptır. Bu iki kahramanın şehadeti en çok Önder Apo için zor gelmiştir. Onlar, Kürt halkının tarihine altın harflerle adını yazan kahramanlardır” ifadelerini kullandı.
Tören Ali Haydar Kaytan’ın ‘Ben İnsandım’ şiirinin dinletisiyle sürdü.
ŞEHİT AİLELERİ VE YOL ARKADAŞLARI KONUŞTU
Daha sonra sahneye Mazlum Doğan’ın ablası Nezaket Doğan ve Hayri Durmuş’un kız kardeşi Ayten Durmuş, KOMAW yöneticisi Ali Konkurt, TJK-E adına Ayten Kaplan, Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un mücadele yaşamına tanıklık eden Mehmet Demir ve Sadık Doğan çıkarak birer konuşma yaptı.
Ali Konkurt, iki şehidin şahsında bütün şehitleri anarak, “Bize bıraktıkları mirası savunacağız. Onların açtığı yolda yürüyeceğimizin sözünü yeniliyoruz. Şehitler emekle, fedakârlıklarıyla mücadeleleriyle kendilerini ifade etmişler. Bu iki kahramanı yakından tanıyoruz, özgürlük mücadelesinde onların felsefelerinden, sözlerinden emeklerinden etkilenmiş binlerce insan mücadelenin parçası olmuştur. Önderlik “Şehitler benim komutanım” sözü ile şehitlere verdiği değeri ve izahatı yapmıştır. Bu söz esasımızdır” dedi.
Mazlum Doğan’ın ablası Nezaket Doğan, “Kürdistan şehitleri, aramızda gazilerimiz var; onların önünde saygı ile eğiliyorum. Mücadelenin ilk döneminde bizi burada bir araya getirmiş ilk gazilerimizdir, bizi aydınlatan kişilerdir. Şehit ailelerine ‘başınız sağ olsun’ demeye dilim varmıyor. Sabırlar diliyorum, gençlerimize uzun ömürler diliyorum. Tek arzum bu barışın gerçekleşmesi. Barışın gelmesi için en çok şehit aileleri direnmeliler. Gücümüz oranında 50 yıldır bu mücadele içindeyiz. Bu direnişçilerin mirası bizim için kutsaldır. Bundan sonraki süreçlerinde içinde olmaya devam edeceğiz” diye kaydetti.
Hayrı Durmuş’un kız kardeşi Ayten Durmuş ise şunları vurguladı: “İki arkadaşın şahsında tüm şehitleri saygı ile anıyorum. Onlar zaten her şeylerini söylediler. Onlar mücadeleleri ve yaşamlarıyla kendilerini kanıtladılar. Onlar adına söyleyecek söz yok. Onlar söylediler. Biz ilk aileler olarak, bu güne kadar 50 yıldır onların sözüne ve mücadelelerine aykırı hiçbir şey yapmadık. Şimdi de 50 yıl önceki gibi bu süreçte, biz de bu mücadelenin içindeyiz.”
Ayten Durmuş, daha sonra Durmuş ailesi adına gönderilen mesajı okudu.
TJK-E adına Ayten Kaplan, Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan’ı anarak, Rıza Altun’un yurtdışındaki çalışmalarını anlatırken, Altun’un çalışma azmi, örgütleme tarzı ve mücadele yaşamı üzerine tanıklıklarını aktardı.
Mehmet Demir de, iki öncü kadronun mücadele yaşamlarına ilişkin tanıklıklarını anlatarak, “Bu iki arkadaşın şahsında bütün şehitleri anıyorum. Bu arkadaşlarla birlikte olma şansına nail oldum. Çok şey öğrendim, örgütçü olma, halkçı olma ve üçüncüsü ben dememeyi, çünkü bu arkadaşlar hiçbir zaman ben demedi, hep biz dediler. Avrupa’da bu arkadaşların emeği çok. Fuat arkadaş, Düsseldorf savunmaları ile binlerce kişiyi eğitti” dedi.
Sadık Doğan ise şehitler anarak, “52 yıllık hakikat savaşını burada anlatmak çok zordur. Bu iki arkadaşta gördüğüm, onlar Apoculuğun hakikat savaşçılarıydı, onun örgütçüsüydü, felsefesiydi, temsilcileriydi ve emekleriydi. Sürekli ileri görerek, ileride nelerin olabileceğini görebilen ve ona göre karar veren önderlerdir” dedi.
Ardında KCK Eş Başkanı Cemil Bayık’ın Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun ile ilgili mesajı görüntülü yayınlandı.
TEV ÇAND sanatçıları, PKK’nin iki öncü kadrosu şahsında Mayıs ayı şehitleri için Hozan Comerd’in “Ez şehidim” şarkısını sahnede söylerken, salonda binlerce kişi şarkıya eşlik etti. Tören, “Şehîd Namirin” ve “Bijî Serok Apo” sloganları ile ama töreni sonlandırıldı.
Son olarak, hazırlanan lokmalar katılanlara pay edildi.