CPT ve AK’ye sorumluluğunu yerine getirme çağrısı
Strasbourg’da başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemcileri, CPT ve AK’nin tutsaklar için acilen harekete geçmelerini isterken, halkın evlatlarını sahiplenmeleri çağrısı da yaptılar.
Strasbourg’da başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemcileri, CPT ve AK’nin tutsaklar için acilen harekete geçmelerini isterken, halkın evlatlarını sahiplenmeleri çağrısı da yaptılar.
Cezaevlerinde 58’inci gününü geride bırakan açlık grevinde olan tutsaklara destek amacıyla Strasbourg’da başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemcileri, CPT ve AK’nin tutsaklar için acilen harekete geçmelerini isterken, halkın evlatlarını sahiplenmeleri çağrısı da yaptılar.
Strasbourg’daki İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) önünde bugün yapılan basın açıklamasıyla başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevine onlarca siyasetçi, Kürt kurum temsilcisi ve aydın katılıyor. Süresiz eylemcilere destek amacıyla aralarında yazar Ahmet Nesin ve sanatçı Pınar Aydınlar’ın da olduğu bir grup aydın ise dayanışma grevine giriyor.
Basın açıklamasının ardından yapılan konuşmalarda AK ve CPT’nin acilen harekete geçmesi çağrısı yapılırken, tutsakların ‘son mücadele yöntemi’ olarak bedenlerini ölüme yatırdıklarına dikkat çekildi. Konuşmacılar, demokrasi, insan hakları ve insan onurunu korumak amacıyla kurulan bu kuruluşların sorumluluklarını yerine getirmesi çağrısına vurgu yaparken, Kürtler, demokratlar ve insan hakları savunucularının açlık grevi eylemindeki tutsakları sahiplenmesini istediler.
Strasbourg’da başlatılan açlık grevine katılan ve destek veren eylemcilerin bazılarının konuşmaları şöyle:
Remzi Kartal (Kongra-Gel Eşbaşkanı): Türk devleti, faşist Erdoğan devleti uzun bir süredir Kürt halkının tümüne karşı büyük işgal savaşı yürütüyor. Siyasi, askeri ve toplumsal olarak bir savaş yürütülüyor. Kürdistan ve Türkiye zindanları Kürt siyasetçilerle birlikte on binlerce demokratla doldurulmuş durumda. Erdoğan’ın faşist siyasetine karşı halkımız büyük bir direniş sergiliyor. Ancak Türkiye’de demokrat basın susturulduğundan, demokratik siyaset yasaklandığından halkımız sesini dünya kamuoyuna duyuramıyor. Zindanlardaki tutsaklar da tüm bu zor ve baskılara karşı açlık grevine girmeye mecbur kaldılar. Zira, bedenlerini ölüme yatırmak dışında bu faşizme karşı seslerini duyurmak amacıyla başka bir yol kalmadı.”
Gazeteci İbrahim Çiçek: Tutsak yoldaşlarımız açlık grevindeler. Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan İmralı’da direniyor. Tutsakların bugün yükselttiği direnişin anlamını düşünmeliyiz. Bu direniş bize mücadelemizi misliyle arttırarak Türkiye ve Kürdistan’da faşizmi yenme, Ortadoğu’da karanlığı yenme çağrısı yapıyor.”
Dr. İbrahim Seydo Aydoğan (HDK-A Fransa Eş Sözcüsü): Cezaevlerinde bir direniş sergileniyor ve bu direniş, haklarını elde edebilmek yaşamlarını feda etmeleri anlamına geliyor. Unutmayalımki, yaşamdan önemli birşey yoktur. Ancak ne zamanki insan özgürlüğü için yaşamını feda ederse, özgürlükten büyük hiç bir şey kalmıyor. Kentlerimizi yıkan, arkadaşlarımızı bodrumlarda yakan, annelerimizi katleden, çocuklarımızın beyinlerini buzdolaplarında saklamamıza yol açan, demokratik olarak seçilen tüm arkadaşlarımızı tutuklayan bu zorbalıktır. Şimdi de onların cezaevlerinde en basit haklarına dahi saygı göstermiyor... Bizim talebimiz, Avrupa’nın demokrasisini temsil eden bu kurumların (CPT-AK) ve kişilerin bu zorbalık karşısında sessiz kalmamalarıdır. Oraya giderek, bir komisyon kurarak, yaşananların ne olduğunu görmeleridir.”
Demir Çelik (HDK-A Eş Sözcüsü): Halkların Demokratik Kongresi-Avrupa olarak 58’inci gündür devam eeden açlık grevini selalmıyor, bu açlık grevinin siyasi taleplerini sahiplendiğimizi ifade etmek istiryorum. Keza bugün Strasbourg’da dönüşümsüz açlık kararına varan bizler CPT’den, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler’den gerekli duyarlılığı devreye koymalarını talep ediyoruz. Faşizmde sınır tanımayan zulmüne karşı siyasi tutsakların başlatageldiği bu ahlaki görev sahiplenmemek herşeyden önce ‘insanlık dışı olmaya razı olmak demektir. Bu nedenle, demokrasinin savunuculuğunu aypaan Avrupa Konseyi, insan hakları ihlallerinin tespiti için gerekli güvenceyi sağlamak amacıyla kurulan CPT görevini yapmamış olmakla, AKP-MHP faşizmine destek olmaktadır. O destekdir ki, Kürdistan şehirlerinin yakılmasına, ölüm fermanlarına yol açmaktadır. O nedenle meşru Avrupa ve uluslararası kuruluşları soruna el atmaya ve müdahale etmeye çağırıyoruz. HDK-A olarak biz de bu sorunun tarafıyız. Müdahale etmenin, sahip çıkmanın, her türlü tarihsel görevini yerine getirmenin sorumluluğuyla hareket edeceğimizi belirtiyoruz.”