‘Tecrit, bütün insanlığa uygulanıyor’

Luxembourg’dan Strasbourg’a yürüyen enternasyonalistler: Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit tüm insanlığa uygulanan bir tecrittir.

15 Şubat 1999’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecridi protesto etmek amacıyla Luxmbourg’tan Strasbourg’a yürüyen enternasyonalistler, Öcalan’ın en çok felsefesinden ve Rojava devriminden etkilendiklerini ifade etti.

“Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit tüm insanlığa uygulanan bir tecrittir” diyen enternasyonalist gençler Öcalan’ın fikirlerini yayarak onu özgürleştirebileceklerini söyledi.

15 Şubat Uluslararası Komplo’yu protesto etmek amacıyla yıllardır geleneksel olarak enternasyonalistler tarafından Luxembourg-Strasbourg yürüyüşü düzenleniyor.

Almanya, İspanya, İtalya, Güney Amerika, Portekiz, Fransa ve daha birçok ülkeden gençlerin katıldığı yürüyüşte ajansımıza konuşan Alman gençler, yürüyüşe neden katıldıklarını, Öcalan’dan nasıl etkilendikleri ile ilgili konuştu. Alman gençler, tecridin nasıl kırılması gerektiğine ilişkin de fikirlerini söyledi.

‘BURADA BULUNMAMIN NEDENİ ÖCALAN’IN DEMOKRAİK MODERNİTE ÇÖZÜMLEMESİDİR’

Alman yürüyüşçülerden Alex Dicrahmann, “Neden daha fazla kalabalık olmadığımızı sorgulamalıyız” sorusunu sorarak, Öcalan’ın sadece yürüyüşteki gençler için değil, tüm dünyadaki herkes için önemli olduğuna işaret etti. Dicrahmann şunları kaydetti: “Sayın Öcalan çok yeni ve önemli şeyler ifade etmektedir. Burada bulunmamın en önemli nedeni Sayın Öcalan’ın demokratik modernite çözümlemesidir. Avrupa, Amerika ve Afrika ve diğer dünyanın diğer bölgeleri kendilerindeki adaletsizliği ve Ortadoğu’daki savaşı bitirebilecek bu çözümlemeyi öğrenmelidir. Öcalan’ın demokratik konfederalizmini bu sorunları çözmenin birinci adımı olarak görüyorum.”

‘ULUSLAR ARASI KOMPLONUN NEDENİ ÖCALAN FİKİRLERİNE DUYULAN KORKUDUR’

“Belki biz Kürtler kadar bunu burada yapamıyoruz fakat biz daha fazla bu ideolojiyi tanıyarak Avrupa’daki kapitalist modernite sorunlarını çözebilme kabiliyetine kavuşabiliriz” değerlendirmesini yapan Dicrahmann, uluslararası komplonun Öcalan’ın fikirlerinin yayılmasından duyulan korku nedeni ile yapıldığını ifade etti. Dicrahmann, “Uluslararası komplonun da amacı buydu, çok fazla Öcalan’ın fikirlerinden korktular çünkü kendisi düşüncelerini gerçek ile buluşturdu. Özellikle Rojava’da bu tüm dünyaca görüldü. Bizler de şimdiler de bunu Almanya’da uygulamak istiyoruz. Ve elbette bizler bunun için çok çalışmamız gerektiğini görüyoruz. Almanya solu için bu anlamda zaman var diyorum. Bunun da olması için kendimi görevli hissediyorum” şeklinde konuştu.

‘ROJAVA DEVRİMİ SOL İÇİN DE BİR ALTERNATİF’

Yürüyüşçülerden Alman Theo Albrecht ise enternasyonalist gençlerin Kürt hareketini desteklemesini önemli olarak değerlendirdiğini ifade ederek şunları kaydetti: “Çünkü genç Avrupalılar arasında Rojava’daki devrim büyük umutlar yarattı. Çünkü dönemin en büyük pratik anlamda devrimsel durumudur. Rojava devrimi bize kapitalist moderniteye karşı alternatif bu devrimin dünyadaki tüm sol için de alternatif olduğunu düşünüyorum.”

Öcalan’ın fikirlerinin öneminden bahseden Albrecht, Öcalan’ın sol tarihten farklı yeni bir pratik deneyim ortaya koyduğunu söyledi. Albrecht şunları kaydetti: “Sayın Öcalan’ın inanılmaz fikirleri var. Kendisi tarihte yaşanmış tüm devlet solu hatalarını elimine ederek yeni bir pratik deneyim ortaya koydu. İnsanları özgürleştirmek için birçok fikrin ince bir şekilde kombine ettiğini görüyorum. Bizler de Almanya’da ve tüm Avrupa’da bu düşünceleri yaymak gibi bir amaç hissediyoruz. Bir de en önemlisi insanı özgürleştirmek derken kadını da özgürleştiren bir yaklaşım ile geliştiriyor devrimi.”

‘TECRİT İNSANİ DEĞİL VE KORKUNÇ’

Öcalan’ın üzerindeki tecridi “insani değil ve korkunç” olarak değerlendiren Albrecht, ülkesi Almanya’nın politikalarını da eleştirdi. Albrecht şunları söyledi: “Türkiye’nin Öcalan üzerindeki tecridi de insani değil ve korkunç. Türkiye’nin bu politikalarının bir benzerini de Almanya yapıyor. Almanya Kürtlere destek veren enternasyonalistler üzerinde baskı kuruyor. Alman hükümeti Efrîn işgalinde de Türklere yardım etti ve bundan utanç duyuyorum. Buna karşı çok fazla çalışma yaptık çünkü bizler devrime ve insanların özgürlüğü için sorumlu hissediyoruz. Çünkü bu devrim tüm insanlık için sorumluluk hissediyor ve uygulamasını da görüyoruz.”

‘AVRUPA DEVLETLERİ TECRİDE NASIL SESSİZ KALIR, ANLAMIYORUM’

Öcalan’ın demokratik konfederalizm yazılarını okuyup etkilendiğini ifade eden Kristina Reed ise Avrupa ülkelerinin Öcalan üzerindeki tecride ses çıkarmamasına dikkat çekti. Reed’in değerlendirmesi şu şekilde: “Sayın Öcalan a uygulanan tecrit insan haklarına uygulanan bir tecrittir. Kimse ile konuşamaması bir kontağının olmaması, dünyanın hiçbir yerinde olmayan ve insan haklarına uymayan bir uygulamadır. Bu beni şokta ediyor. Avrupa’nın güya demokratik devletlerinin nasıl böyle bir uygulama karşısında sessiz kaldığına anlam veremiyorum. Ben aslında sinirliyim de, çünkü Kürt halkına ve önderine uygulanan bu faşizm aynı zamanda da mülteciler karşı oynana bir oyun da var. Onları resmen objeleştiriyorlar artık onları insan gibi görmüyorlar. Tek çare de biz gençliğin her yerde daha fazla örgütlenerek bu faşizme cevap olmaktır.”

Öcalan’ın kadın sorununa yaklaşımından etkilenip, Rojava’ya giden ve orada bir buçuk yıl kalan Alman Amara Serbest ise Öcalan’ın sadece Kürtler için değil tüm insanlık için bir mücadele yürüttüğünü ifade etti. Kürtçeyi iyi konuşan Serbest, Rojava’nın Hasekê kentindeki ilk jineoloji akademisinin kuruluşunda da yer alıyor.

‘ÖCALAN’I ÖZGÜRLEŞTİRMEK ONUN FİKİRLERİNİ YAYMAKLA OLUR’

Kısa zamanda hem Almanya’da hem de Cenevre’de jineoloji dersleri vereceğini ifade eden Serbest’in tecridin nasıl kırılması gerektiği yönündeki fikri ise şu şekilde: Öcalan’ın felsefesi insanlık için. Dolayısıyla 20 yıldır esir çünkü devletler fikirlerinin yayılmasını istemiyor. Eğer özgürleştirmek istiyorsak sayın Öcalan’ı bu da ancak onun fikirlerini yaymakla olur.”