Araç lastikleri su canlılarının yok olmasında pay sahibi

Bilim insanları, karbondioksit salınımlarına odaklanılan bir dönemde araç lastiklerinin çevreye ve su canlılarına verdiği zarara dikkat çekiyor.

İsviçre’nin Lozan şehrindeki Federal Politeknik Yüksek Okulu (EFPL) uzmanlarınca yapılan bir çalışmada, doğadaki en yoğun plastik grubunu oluşturan araç lastiklerinden kopan parçacıkların oluşturduğu tehlikenin boyutları ölçüldü.

Doğadaki bu parçacıkların birçok balık türü için tehlikesine işaret edilen araştırma için Fransa ile İsviçre arasındaki Leman Gölü’ndeki plastik kirliliği örnek alındı. Buradaki kirliliğin plastik çöplerin aktığı okyanuslarla aynı düzeyde olduğuna işaret edilen araştırmada, lastiklerin yollarda sürtmeleriyle oluşan bu parçacıkların irili akarsular, göller ve hatta dağların arasında kalan izole küçük göllere kadar aktığı belirtildi.

PLASTİK ÇÖPLERİN YARISINDAN FAZLASI ARAÇLARDAN KAYNAKLI

İsviçre federal hükümetinin yaptırdığı çalışmalarda ülke genelinde yılda 14 bin ton plastiğin doğaya yayıldığı sonucunun çıktığı kaydedilen araştırmada, bunun 8 bin tonunun araç lastikleri ile yollardaki asfalt kaplamalardan kaynaklandığına işaret edildi.

Araştırmayı yöneten Florian Breider, bundan sonraki hedeflerinin trafikteki araçların oluşturduğu bu plastik partiküllerin insan ve diğer canlı organizmalarına zararının ne olduğu veya zehirli olup olmadığının belirlenmesi olduğunu söyledi.

BALIK TÜRLERİNİN TOPLU ÖLÜMÜNE NEDEN OLUYOR

Konuya ilişkin geçtiğimiz aylarda ABD’de yayınlanan bir araştırmada ise, araç lastiklerinden kopan parçacıkların yağmurlar yoluyla aktığı akarsular ve göllerde somon balıklarının telef olduklarına dikkat çekilmişti.

YOLLARDAN AKAN SULARIN FİLTRELENMESİ ŞART

Araştırmacılar, yollarda oluşan ve yağmur sularıyla akan bu plastik parçacıkların su canlılarına ve dolayısıyla insan sağlığına zarar vermesini önlemek için filtreleme çalışmalarının tamamlanması gerektiğini vurguluyor. Araştırmanın yapıldığı İsviçre’deki yolların sadece yarısında akarsulara ulaşmadan önce suların filtrelendiği biliniyor. İsviçre’deki bu filtreleme işlemlerinin tüm ülkeye yayılmasının en az 20 yılı alabileceği de bilinen bir diğer gerçek.