'İki kutuplu-taraflı sisteme karşı çok taraflılık savunulmalı!'

Fransız eski büyükelçilerinden Jean-Maurice Ripert’te göre Çin, Covid-19  salgınıyla  birlikte dünyada kendisinin ekseninde olduğu ‘çoklu-iki taraflılık’ ilkesine dayanan bir uluslararası ilişkiler şeması hedefliyor.

Tüm dünyayı etkisi altına alan salgının ‘birçok şeyi değiştireceğine’ dair farklı öngörüler ortaya atılıyor. Uluslararası ilişkilerdeki dengelerin de değişeceğine dair öngörüler ardı sıra geliyor. Ancak bu değişimlerin öyle kolay olmayacağı ve birçok devletin yeni süreci kendi lehlerine dönüştürmek için çabalarının devam ettiği görülüyor.

Bu tartışmalar içinde en fazla yer bulan ise, Çin Halk Cumhuriyeti. Salgının neden olduğu sağlık krizini kısa sürede atlatan ancak ekonomik etkilerini sert biçimde hissetmesi beklenen Çin’in uluslararası ilişkileri kendi politikalarına göre yönlendirme çabalarının Covid-19 kriziyle birlikte daha olanaklı hale geldiği savunuluyor.

Bir dönem Fransa’nın Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki daimî temsilciliğini yapan ve 2017-2019 arasında Fransa’nın Pekin Büyükelçisi olan Jean-Maurice Ripert’e göre, iki kutuplu soğuk savaş döneminden sonra giderek belirginleşen ‘çok taraflılık ilkesinin’ korunması için çaba sarf etmek gerekecek.

ÇİN’DE SİSTEM İÇİNDEKİ TARTIŞMALARDA KAZANAN ÇİZGİ BELLİ DEĞİL

Geçtiğimiz günlerde Marianne dergisine konuşan Ripert, Çin’in bu krizle birlikte ‘zayıfladığına’ ilişkin tezin henüz kesinlik kazanmadığını ve sistem içinde ‘daha fazla açıklık’ ile ‘eskiye dönüş’ arasında iki çizgiye dönük tartışmalar olduğunu savundu. Ripert’e göre, Çin Komünist Partisi içinde hangi çizginin ne kadar savunucusu olduğunun kestirilemediğine dikkat çekti.

Jean-Maurice Ripert, Çin’in salgınla mücadelede tam anlamıyla başarılı olmadığını ancak bunun uygulanan siyasetle görünmez kılındığını savundu. Ripert’in iddiasına göre, Çin önce var olan gerçekleri inkâr ediyor, sonra hızlıca gereken önlemleri alttan alta hayata geçiriyor. Zira Çin’in salgının boyutlarını gizlediği iddia edilmiş; Nisan ayında Wuhan’daki gerçek ölü sayısının üçte bir oranında daha fazla olduğunun açıklanması da buna örnek gösterilmişti.

Ripert, “Çin’in çok büyük bir güce dönüşmesi, onun çok etkili bir devlet sistemiyle donandığı anlamına gelmiyor” diye konuştu.

‘ÇOKLU-İKİ TARAFLILIK’ HEDEFLENİYOR

Fransız diplomata göre Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ‘Çin’in kuklası’ olduğuna dair ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptığı suçlamalar gerçeği yansıtmıyor. Ripert, DSÖ’nün başındaki ismin Etiyopyalı olması ve Çin’in bu ülkeyle ilişkileri bu iddialar için yetersiz. Ripert’e göre Çin bazı bilgileri DSÖ’ye zamanında vermedi ve DSÖ’deki bazı işleyiş bozukluklarının tek sorumlusunun genel direktör olarak görülmesi doğru değil.

‘ÇOK TARAFLILIK İLKESİNİN SAVUNULMASI GEREKİYOR!’

Ripert, Dünya ülkelerinin DSÖ’nün çağrısına rağmen salgın boyunca bir küresel ateşkeste uzlaşamamasının ‘uluslararası ilişkilerde çok taraflılığın neden olduğu bir sorun olup olmadığı’ yönündeki bir soruya da cevap verdi.

Ripert, soğuk savaş sonrasında Çin’in, Rusya’nın, ABD’nin ve AB’nin önemli güçler olarak ortaya çıktığı çok taraflılık ilkesinin iki kutuplu veya iki taraflılığa dayanan bir sisteme tercih edilmesini savundu. Çok taraflılığın Avrupa’nın ortaya attığı bir tez olduğunu ve en çok da Avrupa’nın savunması gerektiğini vurgulayan Ripert, sıkça BM gibi kurumların reform edilmesi çabalarına karşı çıktı. Ripert, bunun yerine Çin, ABD veya Rusya’nın sıkça başvurdukları BMGK’deki vetoları engellemek adına ‘iyi niyetli koalisyonlar’ üzerinde çalışılması gerektiğinin altını çizdi.

ÇİN KENDİSİNE GÖRE KONUMLARIN ŞEKİLLENDİĞİ BİR ŞEMA İSTİYOR

Fransız diplomata göre Çin, dünyadaki çok taraflılık ilkesini, ülkelerin kendilerini Çin’e göre konumlandırdıkları bir sistem içinde öngörüyor. Bunu ‘çoklu-iki taraflılık’ olarak niteleyen Ripert’e göre, çok taraflılığı savunduğunu iddia eden Çin aslında diğer devletleri kendisinin merkezinde olduğu ve Çin’le ilişkilerine göre pozisyon aldıkları bir şemayı hayata geçirmeye çalışıyor.

Ripert bunu, bisiklet lastiğindeki jantların tellerinde olduğu gibi çevreden merkeze doğu uzanan bir ilişki ağına benzetiyor. Fransız diplomat, Çin’in kendi değerlerine göre şekillenen ilişkiler diziminin yeni uluslararası sistemin temeli olmasını sağlamaya çalıştığı iddiasında.

İKİ TARAFLILIK ÇİN VE ABD’YE YARAR

Avrupa’nın Çin’e ihtiyaç duyduğu için gerçekleri ‘hasır altı eden’ bir ‘paspas diplomasisi’ izlediğini vurgulayan Jean-Maurice Ripert, buna karşın Avrupa’nın çok taraflılık ilkesinin savunulacağı net bir tavır takınması gerektiğini vurguladı.

BM’ye paralel kuruluşlar kurulması yerine çok taraflılığın Çin’in de ikna edilerek güçlendirilmesini isteyen Ripert, aksi durumda oluşacak ‘iki muhataplı sistemin’ en çok ABD ve Çin’in işine geleceğini de dile getirdi.

Avrupa’nın dünyanın en büyük ekonomisi ve ticari gücü olmasına rağmen tüm dünyada ‘alay edilen’ bir diplomatik zayıflık içinde olduğunu kaydeden Ripert, bu zayıflığın güce dönüşebileceğini savundu. Buna göre, artık diğer güçler Avrupa’nın bir hegemonya oluşturmasından çekinmiyor ve bu endişenin olmaması sayesinde çok taraflılığı hayata geçirmeye yönelik çabaları da başarılı olabilir.