İzlanda ile Polonya arasında Nazi krizi

Polonya'nın bağımsızlık yıl dönümü nedeniyle 11 Kasım günü düzenlenen yürüyüş sonrası İzlanda'da yayımlanan Stundin gazetesi yaptığı haber, iki ülke arasında Nazi krizi yaşanmasına neden oldu.

Polonya'nın bağımsızlığının 100. yıl dönümü nedeniyle 11 Kasım günü Varşova'da düzenlenen yürüyüş, İzlanda ve Polonya arasında soğuk rüzgarların esmesine ve krize neden oldu.

Polonya'nın İzlanda Büyükelçisi Gerard Porkruszynski, Polonya hükümet temsilcilerinin faşist ve Nazilerle birlikte yürüdüğünü yazan Stundin gazetesinin özür dilememesi durumunda bunun iki ülke arasındaki ilişkilerde olumsuz sonuçlara yol açacağı tehdidinde bulundu.

İzlanda'da yayımlanan Stundin gazetesi, Polonya'nın bağımsızlığının kutlanması için 11 Kasım günü Varşova'da  düzenlenen yürüyüşe Polonya Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve bakanların katıldıklarını yazdı. Aynı yürüyüşte aşırı sağcı ve Nazi örgütlerin sembollerinin taşıdığına dikkat çeken gazete Polonya hükümeti temsilcilerinin ilk kez Nazi ve faşistlerle aynı yürüyüşte yer aldıklarını belirtti.

Polonya'nın İzlanda Büyükelçisi Gerard Porkruszynski, haberi yayımlayan Stundin gazetesine sert tepki gösterdi. Gazeteye gönderdiği mektupta gazetenin yalan yazdığını, ülkesini seven tüm Polonyalıların faşist ve Nazilerle ilişkide olmakla suçladığını iddia etti.

Söz konusu haberin iki ülke arasındaki ilişkilerinde ciddi sonuçlara yol açacağını söyleyen Porkruszynski, gazetenin Polonya halkından özür dilemesini istedi.

Büyükelçi, gazeteye gönderdiği mektubun birer nühasını Başbakan Katrin Jakobsdottir, cumhurbaşkanı ve dış işleri bakanına da gönderdi.

HABERİMİZİN ARKASINDAYIZ, ÖZÜR DİLEMEYECEĞİZ

Stundin gazetesi redatörleri kaleme aldıkları makalede Polonya Büyükelçisi’nin gazeteye yönelik suçlamalarını kabul etmediklerini ve özür dilemeyeceklerini yazdı.

Makalede yürüyüşe katılan herkesin Nazi ve faşist olarak suçlanmadığı, İzlanda'da yayımlanan diğer gazeteler gibi olanları halka duyurduklarını, İzlanda halkı adına herhangi bir tutum takınmalarının söz konusu olmadığını belirtti.

Yürüyüşü haberleştiren gazeteci Jon Bjarki Magnussun, İzlanda Devlet Televizyonu'na Polonya Büyükelçisi'nin yazdığı mektubun kendisini şoke ettiğini söyledi. Büyükelçinin mektubun birer nüshasını hükümet temsilcileri ve cumhurbaşkanına göndermesine tepki gösteren Magnusson, ifade özgürlüğünün olduğu İzlanda'da Porkruszynski'nin küçük bir haberden dolayı gazeteyi ülkeyi yönetenlere şikayet etmesinin uygunsuz olduğunu söyledi.

BAŞBAKAN: İZLANDA'DA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VAR

Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Porkruszynski'nin mektubuna yanıt vermeyeceğini açıklarken, Başbakan Katrin Jakobsdottir, mektup nedeniyle herhangi bir girişimde bulunmalarının söz konusu olmadığını söyledi.

İzlanda'da basın özgürlüğü olduğunu, medyanın haksızlığına uğradıklarını iddia edenlerin başvuracakları mercinin hükümet olmadığının altını çizen Jakobsdottir, ”İzlanda hükümetini ilgilendiren bir konu olmadığı için bir şey yapmayacağız. Diğer demokrasilerde olduğu gibi temel kurallar var. Bu, basın özgürlüğüyle ilgili ve biz buna saygı gösteriyoruz” dedi.

WİKİLEAKS: HÜKÜMET BÜYÜKELÇİYİ AZARLAMALI

Wikileaks ise hükümeti pasif davranmakla eleştirdi. Wikileaks Şef Redaktörü Kristinn Hrafnsson, Facebook hesabından yaptığı açıklamada hükümetin İzlanda'da basın özgürlüğü olduğunu söylemekle yetinmek yerine Polonya Büyükelçisini makamına çağırarak azarlaması gerektiğini belirtti.

Hrafnsson, ayrıca Büyükelçi Porkruszynski'nin tutumunun Polonya'da günümüzde uygulanan baskıcı politikaların bir yansıması olduğuna işaret etti.

Stundin gazetesi, Porkruszynski'nin mektubundan sonra Bağımsızlık Yürüyüşü’nde tanıklık edilen olayları ve Polonya'da son yıllarda gerçekleşen basın ve ifade özgürlüğü ihlallerini ele alan bir kapsamlı bir makale yayımlandı.

POLONYA HÜKÜMETİ IRKÇILARA MEŞRUİYET VERDİ

New York Times, Guardian ve Al Jazeere'nin de yürüyüşe Polonya Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve diğer üst düzey yöneticilerinin katıldıkları mitinglerde yeni milliyetçi grupların katıldığını yazdığı belirtilen makalede, “Bu gruplar 2010 yılından beri bağımsızlık yürüyüşleri örgütlüyor. Eleştirmenler bu ortak yürüyüşü düzenleyen hükümetin ırkçılara meşruiyet verildiğini öne sürdü” deniliyor.

Varşova'da yapılan yürüyüşe kendilerini vatansever olarak adlandıran Milli Hareket Kampı (ONR), Tüm Polonya Gençliği (MW) Milli Hareket gibi aşırı örgütler katılmış ve gösterilerde Yahudi ve İslam karşıtı sloganlar da atılmıştı.

Yabancı düşmanı döviz ve pankartların taşındığı yürüyüşte “Beyaz Avrupa”, ”Kardeş ulusların beyaz Avrupa'sı” gibi yabancıları ötekileştiren pankartların yoğunluğu dikkat çekmişti.

İTALYA'DAN FAŞİST FORZA NUOVA DA GÖSTERİLERE KATILDI

Stundin Avrupa'nın diğer ülkelerinden gelen ırkçı ve faşist örgütlenmelerin gösteride yer aldığını yazmış kanıt olarak da İtalya'da çalışma yürüten faşist Forza Nuova üyelerinin pankart ve bayraklarıyla katıldıklarını gösteren bir resim yayınlamıştı.

Polonya Büyükelçisi söz konusu resmin Roma'da çekildiğini öne sürmekle birlikte yayınlanan pek çok resim ve video faşist örgütün gösteriye katıldığını kanıtlıyor.

Gazete milliyetçi sağcı Yasa ve Adalet Partisi'nin iktidara geldiği 2015 yılından beri basın ve ifade özgürlüğünün ihlallerinin arttığına, devletin radyo ve televizyon kuruluşlarının tamamıyla devletin güdümüme girdiğine dikkat çekiyor.

Polonya Devlet Televizyonu'nun uluslararası ajans ve televizyonların Polonya hakkındaki haberlerini yalan olmakla suçladığı hatırlatılıyor.