‘Özür yeterli değil’

Kanada'da yerli çocuklar için kullanılan bir pansiyon yakınlarında yüzlerce çocuğa ait kalıntıların bulunması ardından anmalar sürerken, bir kesim ise vicdana sahip çıkarak, kıtadaki ilk ulusların görünmezliğinin tersine dönmesi gerektiğini belirtiliyor.

Kanada’da yerlilerin çocukları için kullanılan pansiyon yakınlarında yüzlerce çocuğa ait kalıntıların bulunması ardından tepkiler sürüyor. Bir kesim çocukları anarken, bir kesim ise geçmişle yüzleşilmesi gerektiğini dile getiriyor.

Montreal Üniversitesi yerlileri inceleme programı üyesi ve antropolog Marie-Pierre Bousquet, France 24’de verdiği demecinde bir aydan kısa bir sürede yerli çocuklara ait ikinci mezar bulunduğunu belirterek, “Bunların büyük bir bölümünün çocuk olduğu kesin. Kanada’nın doğusunda yerlilerin çocuklarının kaldığı pansiyon yakınlarında bu mezarlıkların bulunması insanları çok duygulandırdı” dedi.

Cesetlerin bulunduğu yerlerde ölenler anılırken, insanlar Kanada’daki ilk ulusların (Kanada’da yerli halka verilen isim) görünmezliğinin ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Yerli çocuklar için pansiyonların 1880’li yıllarda oluşturulduğunu söyleyen Bousquet, en sonuncusu ise 1996 yılında kapatıldığını aktardı. Bu pansiyonların Katolik kilise tarafından idare edildiğini de vurgulayan Bousquet, amacın ise ilk ulusların çocuklarını ‘medenileştirmek’ olduğunu da sözlerine ekledi.

Yüzyıl boyunca devletin 150 bin yerli veya melez çocuğu ailelerinden kopararak hakim olan beyaz kültürü için asimile ettiğini de kaydeden Bousquet, “2015 yılında yayınlanan bir rapora göre bu 4 bin ile 6 bin arasında çocuğun bu kurumlarda hastalıktan, cinsel saldırıdan ve yeterince beslenmemekten dolayı öldürüldüğü bilgisi yer aldı” dedi.

Kalıntıların bulunmasının ulusal bir şok yarattığını da aktaran Bousquet, ancak şok olacak bir durumun olmadığını, çocukların öldüğü, ya da öldürüldüğünün bilindiğini de belirtti.

1940’larda basının söz konusu pansiyonlardan çocukların kaçtığını ama hiçbir zaman bulunmadığını yazdığını da söyleyen Bousquet, “O dönemde bazı doktorlar da uyarı amaçlı, alarm zillerini çalmıştı ancak, 1990’lardan sonra şu anda siyasetçi olan ve o pansiyonlarda kalan bir kişinin anlatımlarıyla gerçekler biraz daha açığa çıkmıştı” dedi.

Konu bugünlerde ise arama çalışmalarının devam etmesi ile birlikte medyanın ana gündemlerinden birisi. 2008 yılında dönemin muhafazakar başbakanı Stephen Harper yerli halktan Kanada adına özür dilemişti.

2015 yılında ise söz konusu pansiyonlara ilişkin bir araştırma raporu hazırlanmıştı. Şimdiki başbakan Justin Trudeau ise yerli halk ile barışmanın görevinin en önemli gelişmelerden biri olacağını açıklamıştı.

Bütün bunlara rağmen, pansiyonlar ülke genelinde hala tabu konumunda. Konu hiçbir şekilde konuşulmayarak, küçültülüyor.

Pansiyonların yakınlarında bulunan insan kalıntıları ise yeni bir tartışmayı beraberinde getiriyor. Yerli halkın nüfusu özellikle Kanada’nın kuzeyinde yoğunlaşırken, ülkenin diğer bölümlerinde de az da olsa varlıklarını koruyorlar.

YERLİ HALK SÖMÜRGE DÖNEMİNDE KALMA UYGULAMALARA MARUZ

Yine France 24’e konuşan yerli halk uzmanı Martin Papillon, “Yerli halk hala sömürgecilik döneminde yürürlükte olan ‘Indian Act’a maruz bırakılıyor. Bu yasa yerlilerin statüsünü belirliyor” dedi. Papillon, yerli halkın, günümüzde bilen sınırlandırılmış rezervlerde yaşadığını kendi eğitim sistemlerinin olduğunu belirtti.

Son aylarda ise yerli kadınların devlet tarafından bilinçli ve zorunlu bir şekilde kısırlaştırıldığına ilişkin bilgiler paylaşılmaya başladı. Bu durum daha önce de Birleşmiş Milletler’in gündemine gelmişti.

Akademisyen Maire-Pierre Bousquet, yerli halkların yaşadığının tam olarak bilince çıkarılmaması durumunda herhangi bir anlaşmanın olamayacağını da sözlerine ekledi.