İsrail ordusu 21 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyine, bölgenin derhal terk edilmesini emreden bildiriler attı.

Bildirilerde bölge sakinlerinin hayatlarının tehlikede olduğu belirtilirken, Gazze Şeridi’nin kuzeyini terk etmeyen herkesin “bir terör örgütünün suç ortağı olarak değerlendirilebileceği” ifade ediliyordu.

Bir hafta önce İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşayan 1.1 milyon Filistinli'den bölgenin güneyine taşınmalarını istemişti.

Bu gelişmelere tepki gösteren Uluslararası Af Örgütü Kıdemli Kriz Müdahale Danışmanı Donatella Rovera, "Bütün bir şehri ya da bölgeyi askeri hedef ilan etmek, saldırı düzenleyenlerin her zaman siviller ya da sivil nesneler ile askeri hedefler arasında ayrım yapmasını ve sivilleri ve sivil nesneleri korumak için mümkün olan tüm tedbirleri almasını öngören uluslararası insancıl hukuku ihlal etmektedir” dedi.

Rovera, “Sivillerin hedef alınması suretiyle (siviller veya sivil karakterli mülkler ile askeri hedefler arasındaki) ayrım ilkesinin ihlal edilmesi (...) bir savaş suçudur" diye ekledi.

SAVAŞ SUÇLARINA İLİŞKİN KANITLAR VAR

Uluslararası Af Örgütü bir başka açıklamasında İsrail'in 7-12 Ekim tarihleri arasında Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği beş "yasadışı" saldırıya dikkat çekerek, “savaş suçu” olarak nitelendirdi ve kayıt altına aldı. Uluslararası Af Örgütü "ezici kanıtlara" sahip olduklarını belirtti.

Birçok vakada, araştırmaların "saldırı sırasında bölgede askeri hedefler olduğu sonucuna varmadığını” ifade eden Af Örgütü, orantısız saldırıların ya da sivil ve askeri hedefler arasında ayrım yapılmaksızın gerçekleştirilen saldırıların uluslararası hukuk kapsamında yasaklandığına dikkat çekti.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, "Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcılığına, tüm taraflara atfedilebilecek olası savaş suçları ve uluslararası hukuk kapsamındaki diğer suçların kanıtlarına ilişkin devam eden soruşturmalarını hızlandırması" çağrısında bulundu.