Belçika Kralı, Kongo için pişmanlığını sundu

Belçika Kralı, ülke tarihinde ilk kez Kongo’daki sömürgeci geçişin yol açtığı “yaralar için en derin pişmanlıklarını” sundu.

ABD’de Mayıs ayında Afro-Amerikalı George Floyd’un Beyaz bir polis tarafından sokak ortasında boynuna basılarak öldürülmesi ardından, Belçika’da da özellikle Kongo’da milyonlarca kişiyi katletmekle suçlanan eski Kral II. Leopold’ün rolü yeniden tartışmaya açıldı.

Belçika Kralı Philippe, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin 60’ıncı bağımsızlık yıldönümü dolayısıyla bu ülkenin Cumhurbaşkanı Félikx Tshisekedi’ye bir mektup yazdı.

Kral Philippe, “Bugün halen toplumlarımızda var olan ayrımcılığın acısını yeniden canlandırdığı geçmişin bu yaraları için en derin pişmanlıklarımı ifade ediyorum” dedi.

2013 yılından beri Belçika Kralı olan Philippe, “Bağımsız Kongo Devleti döneminde (bu Afrika toprağı eski Kral II. Leopold’ün özel mülkü iken), halen kolektif hafızamızda yer edinen şiddet ve vahşet eylemleri işlendi. Takip eden sömürgeci süreç de (1908’den 1960’a Belçika Kongosu) acılara ve aşağılanmalara neden oldu” diye belirtti.

Tüm ırkçılık biçimleri ile mücadele taahhüdünde bulunan Kral Philippe, “Hafızamızın nihai bir şekilde pasifize edilmesi amacıyla parlamentomuzun başlattığı girişimi (Hakikat Komisyonu) cesaretlendiriyorum” dedi.

Haziran ortasında onlarca Belçikalı tarihçi yayınladıkları ortak bir metinde II. Leopold üzerine odaklanmanın, 1908 yılında Kongo’nun kontrolünü eline alan Belçika devletinin sorumluluklarını da gölgelememesi gerektiğini de kaydetmişti. Tarihçiler, “Kongo’daki Belçika rejimi de kolonilerin bireysel motivasyonlarından bağımsız olarak ırkçılık, baskı ve sömürüye dayanıyordu” vurgusunda bulunmuştu.

Tarihçiler şöyle noktalamıştı: “Kolonyal geçmişin en önemli yönlerine ilişkin tarihi bir konsensüs var. Parlamenter bir ‘hakikat komisyonu’ kurma fikri, bu tarih etrafında siyasi konsensüs ortaya çıkarmak için bir araç olabilir ama tanımayı geciktirmenin bir yöntemi olmamalı.”

ABD’de Mayıs ayında siyah bir Afro-Amerikalının Bayaz bir polis tarafından öldürülmesinden sonra sömürgecilik ve ırkçılık karşıtları son haftalarda II. Leopold ve sömürgeciliği temsil eden kamusal alandaki diğer sembollere karşı eylemler düzenledi. Bazıları yıkılırken, bazıları tahrip edildi. Anvers kenti ise Leopold’ün bir heykelini kaldırdı.

II. LEOPOLD’ÜN KONGO’DAKİ TERÖR REJİMİ

1865 yılında Fransa’nın son kralının torunu Leopold Louis Philippe, babasının ölümünden sonra Belçika tahtına oturur. Bir sömürgeye sahip olma arzusuyla tutuşan II. Leopold’a 1885 yılındaki Berlin sözleşmesiyle nihayet bugünkü Demokratik Kongo Cumhuriyeti “özel mülk” olarak verilir.

Belçikalıların Kralı, Afrika’da “Hristiyanlığı yayma”ya yönelik “uygarlaştırma” adı altında, gerçekte baskıcı ve kanlı bir sistem hayata geçirir. Bu sistemle, yerel halk “Bağımsız Kongo Devleti” adı verilen “özel mülkiyette” zorla çalıştırılır.

II. Leopold 1891’den itibaren yoğun bir sömürü başlatır. Fildişi kaynakları ve kauçuk tarlaları işletilir, yerel nüfusun bir kısmı köleliğe indirgenir. Böylece işkence, kamçılama, tecavüz ve rehin alma bu vahşetin günlük pratikleri haline gelir. Kaçmaya çalışanların ise ya elleri kesilir ya da katledilir.

Leopold’ün, Kongo’ya hiç ayak basmadan 1885 ile 1908 arasındaki 23 yılda 10 milyon kişinin katledildiği tahmin ediliyor.

Bu vahşetin belgeleri ortaya çıktıktan sonra, Belçika hükümeti sömürgenin denetimini eline alır. Böylece bu ülke, 1908 yılında Belçika sömürgesi haline gelir. 1960 yılında ise bağımsızlığını kazanır. II. Leopold ise 1908’de ölümünden hemen önce bu döneme ilişkin belgeleri yakar. Sözkonusu döneme dair arşivler 1980’li yıllara kadar, devlet sırrı olarak kalır.