Fransa’da seçmensiz seçim

Fransa’da pazar günü yapılan yerel ve bölgesel seçimlerin ikinci turunda da seçmenler sandık başına gitmeyi reddederek, tüm siyasi partilere tavır koydu.

Bir hafta aradan sonra yerel ve bölgesel seçimlerin ikinci turu pazar günü yapıldı.

Yapılan tüm çağrılara rağmen seçmenler ikinci turda da sandık başına gitmedi.  İkinci turda sandık başına gitmeyenlerin oranı yüzde 65,7 olarak kayda geçti. Birinci turda seçmenlerin yüzde 66,7’si oy kullanmamıştı. Bu önceki seçimlere göre tartışmasız bir rekoru ifade ediyor.

Ipsos/Sopra Steria tarafından yapılan ankete göre sol parti France Insoumise ile çevreci EELV’ye yakın seçmenlerin yüzde 70’i, aşırı sağcı RN seçmenlerinin yüzde 64’ü sandık başına gitmedi. İktidar partisi LREM seçmenlerinin yüzde 57’si sandığa gitmeyi reddetti. Bunların ezici çoğunluğu gençlerden oluşuyor. 35 yaş altı gençlerin sadece yüzde 21’i sandık başına gitti.

Neredeyse tüm bölgelerde il meclis başkanları seçimleri kazandı. Seçimlerden önce anketler aşırı sağcı Marine Le Pen’in partisi RN’nin bir çok bölgede ilk turu birincilikle geçeceği ve ikinci turda bazı bölgeleri alacağını gösteriyordu. Ancak hiçbir bölge aşırı sağcı partinin eline geçmedi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi LREM de hiçbir bölgeyi alamadı.

Fransa Komünist Parti 1976’dan beri elinde olan Paris’in Vale-de-Marne bölgesini kaybetti. Bu bölge Fransa Komünist Partisi’nin elindeki son bölgeydi. Ülkenin geleneksel eski partilerinden Sosyalist Parti (PS), son yıllarda bölünmesine ve hiç olmadığı kadar zayıflamasına rağmen bu yerel seçimlerde eski partilerin geri dönüşünü temsil etti. PS tek başına veya ittifak halinde elindeki beş bölgeyi korumayı başardı. Çevreciler hiçbir bölgeyi kazanmadı ancak yerel seçilmiş sayısını arttırdı. Solda birlik listesi yeterli bir dinamik oluşturamadı.

Paris bölgesi Ile-de-France, sol partilerin ikinci turda ittifak yapmasına rağmen sağcı Valerie Pecresse’ten alınamadı.

Bu seçimler iktidar partisi LREM ve aşırı sağcı RN için ağır bir darbe oldu. LREM-Modem ittifakı toplamda oyların sadece yüzde 7’sini alabildi.

Genel olarak sağcı partiler oyların yüzde 38’ini alarak birinci siyasi güç oldu.

NEDEN SEÇMENLER OY KULLANMAYI REDDEDİYOR?

Seçimlere rekor düzeydeki ilgisizlik, seçmenlerin hangi parti gelse de bir şeylerin değişeceğine dair umutlarının olmadığı şeklinde yorumlandı. Sanal ağlarda da bu yoğun bir şekilde tartışılıyor. Siyasetçilere olan güvensizlik, sandığa gitmeme şeklinde bir tavırla kendisini ifade etti. Bu aynı zamanda kuşaksal demokratik bir kırılma olarak da tanımlanıyor. Yoksul gençler, güvencesiz gençler ve mücadele eden gençler gibi kırılgan olarak ifade edilen gençlik kategorilerinde bu kuşaklar arası bölünme kendisini daha net bir şekilde gösteriyor. Aslında Fransa 2018’de ortaya çıkan Sarı Yelekliler hareketinden bu yana sonu gelmeyen bir kriz yaşıyor. Her ne kadar kamusal kurumlar kriz karşısında dayanıklılık gösterse de siyaset dünyası ve onu temsil eden her şey toplumda negatif bir algı oluşturdu. Seçmenlerin ezici çoğunluğunun sanık başına gitmemesi, başta cumhurbaşkanlığı olmak üzere gelecek seçimlerin nasıl geçeceği konusunda perspektif sunmuyor.