PKK’nin 12. Kongresi 5-7 Mayıs tarihlerinde Medya Savunma alanlarında toplandı. İki farklı alanda, PKK’ye bağlı tüm yapıları temsil eden delegelerin katılım ile gerçekleştirilen kongrenin kararları 12 Mayıs tarihinde dünya kamuoyu ile paylaşıldı. Önder Apo’nun 27 Şubat tarihinde yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı temelinde toplanan kongrede PKK, silahları bırakma ve PKK ismiyle yapılan çalışmaları durdurma kararı aldı.
‘HAMLESEL BİR SÜREÇ BAŞLATACAĞI TARTIŞMASIZ’
Kongrenin kapanış konuşmasını gerçekleştiren PKK kurucularından Duran Kalkan şunları dile getirdi:
Bu üç gün boyunca Önder Apo'nun perspektifleri ve talepleri doğrultusunda önemli bir tartışma yürüttük ve tarihi kararlar aldık. Bu kararların asgari düzeyde uygulanmasının yeni bir süreci geliştireceği, Kürdistan'ın özgürlük mücadelesi temelinde Ortadoğu'nun demokratikleşmesi ve insanlığın demokratik yaşamının daha fazla gelişmesi yönünde hamlesel bir süreç başlatacağı tartışmasız. Biz buna yürekten inanıyoruz. Bu kongreyle böyle bir sürecin açık tanımlanmasını, planlanmasını, programlanmasını, kararlaştırılmasını yapmadık ama önünü açtık. Hem de ardına kadar…
Nelerin gerekli olduğunu bu temelde de nelerin aşılması, değiştirilmesi, geride bırakılması gerektiğini net biçimde ortaya çıkardık. Bu, başlı başına bir sonuç. Çok önemli bir ön açıcılık. Böyle bir ön açma temelinde yeni gelişmelerin, gelişme adımlarının, hamlelerinin Apocu çizgide gerçekleşeceğine yürekten inanıyoruz.
Bu temelde yürütülecek çabalara, mücadeleye üstün başarılar diliyoruz. Aldığımız kararların bu tür sonuçlar vereceğine Kürt halkı, kadınlar, gençler, Türkiye ve Ortadoğu halkları tüm insanlık için özgürlük, eşitlik, iyilik, güzellik, adalet yönünde önemli gelişmelere, sonuçlara yol açmasını diliyoruz. Diyorlar hayırlı olsun, uğurlu olsun. Bu kararlarımızın da gerçekten de her türlü özgürlükçü gelişmeye vesile olmasını diliyoruz.
Karar tasarları üzerinde yürüttüğümüz tartışmalar hem genel katılımı hem de daha derinlikli, somut bir durumu ortaya çıkardı. İyi oldu, anlamlı oldu, başarıyla sonuca gittiğimize de inanıyoruz.
‘PKK YOK OLMADI’
Son olarak ne söylenebilir? Bu son yeninin önünü açmayı içeriyor. O bakımdan önceki konuşan arkadaşlar da belirttiler, coşku ve heyecan verici. Öyle bir yok olmayı, bitişi, tükenmeyi, çürümeyi, ölümü ifade etmiyor, tam tersine daha güçlü, daha doğru, daha etkili yeni bir dirilişin kapısını açmayı, zeminini yaratmayı ifade ediyor. O nedenle bir şeyler söyleyebiliyoruz. Aslında öyle olmasa gerçekten de hiçbir şey söyleyemezdik. Bu anlamda bazı hususları belirtmekte yine yarar olabilir.
Bu, PKK'nın 12. Kongresi. 4. Kongre dışındaki bütün kongrelerine katıldım. Arkadaşların en şanslısı, partinin imkân verdiği bireylerin belki de birincisi olabilirim. Önder Apo'nun öngörüsüyle, yürütme gücüyle, dehasıyla bir de çabasıyla, emeğiyle PKK yok olmadı. Gerçekten “Ben mesih değilim; emekle yaratıyorum her şeyi, çabayla yaratıyorum, 24 saat bu sorunlarla yaşıyorum, yoğunlaşıyorum” demek istedi.
‘PKK OLMASAYDI KÜRTLÜK ADINA BİRŞEY KALMAYACAKTI’
Geçen süreçte de böyle oldu, fakat öyle öngörüldüğü gibi ya da kelimenin dar anlamı gibi bir zafer de kazanamadı PKK. Ama zaferle ifadelendirilen hususların kat kat, onlarca yüzlerce kat fazlası başarılar kazandı, gelişmeler yarattı. Kongreden bu yana geçen 47 yıllık mücadele geçti. ‘PKK ne yarattı?’ diye sorulduğunda, ‘Ne yaratmadı?’ cevabını verebilir insan. Kürdistan açısından bir tarihi tersine çevirdi. Kürt halkı açısından gerçekleşenin bu olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Eğer Önder Apo'nun çıkışı ve PKK’nin kuruluşu, 47 yıllık PKK mücadelesi olmasaydı, şimdi Kürtlük adına bir şey kalmayacaktı hayatta. Bunu gerçekten bilmeli arkadaşlar. Bizim yaşamımız buna tanıktır. Bu bir övgü değil. PKK abartısı filan değil. Bu bakımdan Kürt dirilişi deniliyor. Evet, yeniden varoluş, kendi farkına varma, özgürlük yoluna girme, özgürlük iradesini, bilincini, örgütlülüğünü oluşturma; bunların hepsi PKK ile oldu.
TÜRKİYE’DE DEMOKRATİKLEŞME UMUDU VARSA PKK SAYESİNDEDİR
Evet, PKK kurulurken, Türkiye'deki sol sosyalist hareket birçok örgütten, gruptan oluşuyordu. Çok güçlüydüler. PKK birçok örgütün her birinin yarısı kadar güce sahip değildi. Önder Apo,, “Türkiye'deki sol örgütler güçlüydüler, Türkiye'deki çalışmaları yürütüyorlardı. Biz Kürdistan'a kaydık ki Kürdistan'ı o seviyeye getirelim. Kürdistan'daki bilinç, eğitim ve örgütlenme düzeyi geriydi” dedi. Kürdistan'a böyle çok yoğun yönelimi biraz da bu biçimde ifade etti. Sonuç ne oldu? 12 Eylül 1980 darbesi ardından bütün her şey yok oldu gitti. PKK olmasaydı, şimdi var olduğunu iddia eden birçok grup, hem de çok dogmatik, kalıpçı bir biçimde yaşamaya çalışıyorlar ama yani hepsinin ayakta kalmasının, varlığını sürdürmesinin, bugün ne kadar güçseler o kadar yaşaması, PKK mücadelesinin sonucunda oldu. Türkiye'de bir demokratikleşme umudu varsa, devrimden söz ediliyorsa, kardeşlikten, özgürlükten söz ediliyorsa; bunların hepsi PKK sayesindedir.
‘ÖNDER APO ÖNGÖRMÜŞTÜ’
Ortadoğu ve dünyadaki etkiyi benzer biçimde değerlendirebiliriz. PKK daha etkili politik mücadeleye adım attığı, savaşa başladığı dönemde, 1980'lerin ortasında ve sosyalizm çökmüştü aslında, üçüncü kongrede Önder Apo bunu açıkça ilan etti. Sovyetler Birliği Komünist Partisi de aynı yıl kongre yapmıştı. Gorbaçov'un değerlendirmeleri de vardı. Eleştirdi hepsini. Önder Apo, daha o zaman, “Bu politikalarla gelecek yoktur, yakında çöker, bu politikalar bitirir. Bu sistemin karşısında, ABD'nin öncülük ettiği sistem karşısında bununla nasıl ayakta durulabilir” dedi. Gerçekten de dört yıl geçmedi, çöktü sistemi.
Önder Apo, “İslamiyet Mekke'de tasfiye olursa dünyanın neresinde kalır?” diye sordu. Bunu şunun için söyledi; Moskova'da sosyalizm tasfiye olursa daha nerede kalabilir, nerede yaşayabilir? Oradan çıkış yapmış, başlangıcı orada, kökünü oradan almış, orada yok oluyorsa daha nerede kalabilirdi? Şimdi bütün dünyada sosyalizme dair bir umut varsa, inanç varsa, irade varsa, bir arayış varsa, yeni düşünürler ortaya çıktıysa, yeni örgütlenmeler gelişiyorsa, özellikle de işçi ve emekçi hareketi yanında kadın özgürlük hareketi, ekolojik hareketler, yeni güçler olarak etkili bir biçimde gelişme gösteriyorlarsa; bunların hepsi Önder Apo'nun değerlendirmeleri, çözümlemesi, her dönemde yaptığı teorik değerlendirmelerin, en son olarak da paradigma değişiminin, demokratik uygarlık paradigmasını ortaya çıkarması sonucunda oldu.
İNSANLIK YENİ UMUDUNU KÜRDİSTAN’DAKİ DURUMDAN ALIYOR
Şimdi herkes düşünsel gıdasını oradan alıyor. Yeniden bilinç, umut, örgüt ve eylem gücünü orada buluyor. Özgürlüğe, eşitliğe, komünal yaşama, paylaşıma inanan herkes, bunun ve reel sosyalist biçimin tasviyesi çözülmesi ardından olabileceğine inancı da iradeyi de nasılına cevabını da Önder Apo'nun düşüncelerinden alıyor.
Önder Apo da, PKK örgütü ve mücadelesiyle bu düşünceleri geliştirdi. Anı anına pratik yaptı, onları sorguladı, oradan düşünce çıkardı, bunları teoriye dönüştürdü. Sürekli bir teorik pratik iç içeliği geliştirerek bütün bunları yarattı. Bu kadar açık bir gerçek var ortada.
Onun için bütün ezilenler, halklar, insanlık, başta kadınlar olmak üzere, gençler olmak üzere Önder Apo'ya sahip çıkıyorlar. Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü için gerçekten de çok etkili bir hamle geliştirdiler. Bu hiç de öyle basit olmadı. Zayıf da değil. Hepsi Önder Apo'nun düşüncelerinin etkisi sonucunda oldu, çabasıyla oldu. Bu temelde Kürdistan'da gelişen mücadelenin etkisiyle oldu. Özgürlük mücadelemizin, çizgiyi uygulama gücü ne kadar eksik, yetersiz de olsa, çizgi dışılıklar da içerse, yine de Önderlik düşüncelerinden aldığı güçle yürüttüğü mücadelenin sonucunda oldu. İnsanlık Kürtçe yürüyor gerçekten. İnsanlık yeni heyecanını, umudunu, coşkusunu Kürt özgürlüğü, Kürdistan'daki durumdan alıyor.
‘KÜRT HALKININ MİLADI OLDU’
Ekolojik bilinç de onu içeriyor. Doğaya yaklaşımı da, işte en son perspektifinde de başa almış, düşüncenin esasını oluşturuyor. Ama tabii onunla da bağlı; bu doğada ikinci doğa olabilmek, toplum olarak gelişebilmek, kadın özgürlüğü temelindeki yaşama bağlı. Kadın özgürlük çizgisinin gelişimi bu temelde erkek egemen zihniyetin, siyasetin, sistemin hem tarihi olarak teorik düzeyde eleştirisi hem pratik olarak sorgulanması, eleştirisi, bunun karşılığında insan toplumsallığının özgür kadına dayalı olarak gelişme gücünün gösterilmesi tarihi de düzeltti. Yani yeni bir tarih anlayışı ortaya çıkardı. İşte demokratik uygarlık tarihi onu ifade ediyor. Yeni bir toplum tanımı ortaya çıkardı. Ve özgür ve özgür yaşam ve demokratik yönetimde köklü paradigmasal değişiklikleri içeren yenilikler geliştirdi. Şimdi bunlar mücadeleye asgari düzeyde dönüştükçe, işte bu kadar gelişmeye yol açtılar ve herkesin yönü buradadır. Yani öyle ki, halklar için ufuk açtı, Kürt halkının miladı oldu, özgürlük yoluna soktu, bilinçlendirdi, örgütledi.
‘DEMOKRASİNİN GELİŞMESİNE ÖNCÜLÜK EDİYOR’
Türkiye'de demokrasiyi var etti, Ortadoğu'da, dünyada demokrasinin gelişmesine büyük öncülük ediyor, hizmet ediyor. Aynı zamanda gerçekten de bu iktidar ve devlet siyasetinin çıkar mücadelesinde de çok önemli yeri var. Bir sürü çevre buradan beslendi. Türkiye'de birçok insan tükenmişken yeniden dirilip başbakan oldular, cumhurbaşkanı oldular, bilmem ne başkanı oldular, iktidar sahibi haline geldiler. PKK'nin mücadelesinin sonuçlarını değerlendirdiler. Çıkar sahiplerine de böyle fırsatlar sundu bu mücadele. Niye? Çünkü Kürdistan'daki sistem böyle oluştu. Kürdistan üzerindeki inkar ve imha, Kürdistan'ın parçalanması, sömürgeci, soykırımcı sistem bu temelde oluşturuldu. Bu bir çatışma sistemiydi. PKK, bu çatışmayı Kürdistan'ın bütünlüğüne yaydı ve yenilmez bir biçimde bu kadar uzatınca, herkes neredeyse politik kazancını PKK'nın yürüttüğü mücadeleden bir biçimde beslemeye çalışır hale geldi. Bunlar birer gerçek.
‘İKTİDAR VE DEVLET SİSTEMİ AŞILMALI’
PKK'nın yarattıkları, etki düzeyi bunları ifade ediyor. Kuşkusuz onlar yararlansınlar diye mücadele etmedi PKK. Onlara karşı mücadele etti. Ama öyle bir durum var ki, “Kürt kapanı” dedi Önder Apo buna. En zalim düşmana karşı mücadele ederken bile onunla çelişen bir başkası ondan yararlanmaya çalışıyor. Bu iktidar ve devlet sistemi böyle kurulmuş. Onun yapısı bu. O halde onun tümden aşılması gerekiyor. Bunları bir kere daha böyle ifade edebiliriz.
PKK’NİN ORTAYA ÇIKARDIĞI MİRASI DOĞRU VE ETKİLİ KULLANABİLMELİYİZ
Aslında tartıştık. Yazılı şeylerde de vardı. PKK'nin yaptıklarını gerçekten iyi anlamalıyız. Ortaya çıkardığı gelişmeler, mirası iyi bilmeliyiz. Kadın özgürlüğü temelindeki özgürlük ve demokrasi mücadelemizi Kürdistan'da, Türkiye'de daha çok geliştirmek, Ortadoğu'ya ve Dünya'ya yaymak için o mirası doğru ve etkili kullanabilmeliyiz. Bunu yapabilmek için yeterli düzeyde bir düşünsel ve pratik miras vardır. Yeter ki onları anlamayı bilelim. Yeter ki doğru kullanmayı bilelim. Rahatlıkla gerçekten bunu yürütebiliriz. Bazı sonuçlara sıkışıp kalmamalıyız düşüncede, değerlendirmede. Fesih kararı ve silahlı mücadelenin sona ermesi. Bunlar ne anlama geliyor? Niye bu duruma gelindi? Amaçlanan; Apocu Hareket'in yürüyüşün içerisinde bu kongrenin sonuçları, eğer başarıyla sahip çıkılır ve uygulanırsa asgari düzeyde nelere yol açacak; bunu görmemiz lazım. Bu bakımdan da gerçekten de bazı arkadaşlar çok dikkat çektiler; iyi eleştiri, öz eleştiri yapabilmeliyiz. Bazı arkadaşlar daha çok derinleşmemiz gerekir dediler. Evet, çok derinleşmeli.
‘RADİKAL BİR DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM GEREKLİ’
Bütün bunları Önder Apo yürütecek. Onu beklemeliyiz. Ama bizim buna ihtiyacımız var. Yeni dönemin militanı, demokratik toplum sosyalizmini yürütecek. Hayata geçirecek militan, böyle olacak. Bu fiili bir durum. Birileri istediği için yapmak değil de gerçekten buna ihtiyacımız olduğu için. Durumumuz bunu gerektirdiği için bu gerçekleri görüp anlayıp yapabilmemiz gerekli. Artık böyle bir radikal dönüşüm, değişim gerekli oluyor ve biz bütün gücümüzü ortaya koyarak, Önder Apo tüm çabasını buna seferber ederek, bu kongrenin aldığı kararlar temelinde geçmişte yapılamayanı yapmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki süreç gelişecekse, bu temelde olacak. Bu kongrenin kararları öylesi gelişmeler için zemin sunuyor. Ön açıcı oluyor. Bunu sağlayacak kararlar aldık. Bu kesin netleştirdik. Önder Apo'nun isteklerine bu anlamda cevap oluşturduk. Fakat görevimiz sadece karar almak değil. Önder Apo'nun isteklerini resmileştirmek değil. Bununla, burada aldığımız kararlarla görev ve sorumluluğumuz bitmiyor. Bunu görüp anlayabilmemiz de çok çok önemli.
BU SÜRECİN ARA HALKASI DEĞİŞİMİ BAŞARMIŞ KADRODUR
Önder Apo'nun yeni kararlarla, yeni yöntemlerle bu değişim dönüşümü yeniden yapılanmayı 35 yıldır harekette gerçekleştirmek istediği ideolojik, stratejik değişimin gerçekleşmesi için önünü açtığı bu değişim bizimle olacak yani. Bizden başlayacak. Önder Apo gerçekleştirmiş. Topluma ve karşımızdaki düzene yansıyacak. Burada ara halka biziz. Kadrolar, kadın ve yani demokratik toplum örgütlülükleri. Her düzeydeki demokratik siyaset örgütlenmelerimiz, demokratik toplum örgütlenmeleri. Devrimci, demokratik, yurtsever kadrolar ara halkayı oluşturuyor işte. Değişimi başarmış, Önder Apo'nun gerçekleştirdiği değişim dönüşümü halklara, kadınlara, gençlere, topluma taşırmanın, yine sistemi değişime zorlamanın öncüleri, böyle bir sürecin ara halkası biziz. Bizde gerçekleşirse pratikte başarıya ulaşacak. Başka türlü olmaz. Biz bunu görüp anlamaz, böyle katılmaz, bu temelde çaba harcamazsak sadece Önder Apo'nun çabasıyla olmaz.
ÖN AÇTIK, YENİ İNŞALAR DEĞİŞİM DÖNÜŞÜM YAŞAMAMIZA BAĞLI
Aldığımız kararlarla, evet ön açtık ama yenilik gerçekleşmez, değişim gerçekleşmez, dönüşüm gerçekleşmez, yeni adımlar atılamaz, yeni inşalar gelişmez, bunların hepsi bizim değişim dönüşüm yaşamamıza bağlı.
Geçmişte zihniyette, tarzda, üslupta, örgütlenmede değişim dönüşümü doğru, yeterli bir biçimde zamanında yapsaydık, kendimiz bunu gerçekleştirseydik, zaten bu durum ortaya çıkmazdı. Şimdi de eğer başarılı olacaksak, bu adım bizim değişim dönüşümü yaşamamız ile olacak. Yoksa başka türlü olmaz. Onun için de bu temelde büyük bir mücadele içerisine giriliyor. Çok etkili bir biçimde rol oynamamız gereken, daha aktif olmamız gereken bir döneme giriliyor. Hiç kimse bunun dışında kalmaz. Kendimizi bu anlamda Apocu çizgide, yeni paradigma temelinde doğru, yeterli değişime, dönüşüme uğratmak zorundayız. Bütün bunların gerçekleşmesi bize bağlı. Yani Önder Apo'nun içinde bulunduğu koşullar ortada yani. Bir gücü var, mücadele yürütüyor. Halk büyük bir destek veriyor. Demokratik insanlık belli ölçüde tanıdı. Onların desteği Önderliğin arkasında. Ama yani örgüt desteği olmazsa, kadro desteği olmazsa, yani örgütlü toplumun desteği olmazsa, Önderlik yalnız başına yapabilir mi? Yani içinde bulunduğu koşullarda bunu gerçekleştirebilir mi? Gerçekleştiremez. O halde gerçekten her zamankinden daha karmaşık, zorluklar içeren çelişkilerle dolu bir süreçteyiz.
‘HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA GÖREV VE SORUMLULUK DÜŞÜYOR’
Her zamankinden daha fazla görev ve sorumluluk düşüyor. Yani en zorlu, her türlü işi yapabilen, bir lider gibi ‘taktik Önderlik’ diyorduk ya sağlam bir kadro olarak görev ve sorumluluk üstlendiği olduğu yerde Önder Apo'nun yapmak istediğini doğru anlayan ve başarıyla yapan, çevresini buna çeken bir kadro haline gelmesiyle bu süreç kazanılır. Bu anlamda da tabii temel görev ve sorumluluk bu kararları alanlar olarak bizlere düşüyor. Kongrede bulunan yoldaşlara bütün harekette güçlü bir yeniden yapılanma Önder Apo'nun istediği temelde bir değişim dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. Bunu da bütün topluma taşırmalıyız, yaymalıyız. Halkı, halkları, kadınları, gençleri bu temelde eğitip örgütleyerek böyle bir sürece katılır, hizmet eder, hale getirmeliyiz. Görev ve sorumluluğumuz bu çerçevede.
‘PKK’NİN DÜŞÜNCESİ FESHEDİLEMEZ’
Evet, fesih kararını aldık, örgütsel yapısının feshedilmesi kararını aldık, çalışmalarını ve varlığını durduruyoruz. Fakat şunu biliyoruz ki, PKK bir Önderlik hareketiydi yani. Bir Önderlik gerçeğinin örgüt ve eylemli kılınmış haliydi. Şehitler Partisi olarak tanımladı Önder Apo. Evet, PKK'nin gerçekten örgütsel yapısı değiştirilebilir, tasfiye edilebilir, ediliyor. Feshedilebilir fakat düşüncesi feshedilemez. İdeolojik politik çizgisi ortadan kalkmaz. Onun yarattığı ruh, duygu, düşünce, mirası yok olmaz yani. PKK'nin mücadelesiyle yaratılan değerleri ortadan kalkmış sayabilir miyiz? Kim kaldırabilir? Kim onları yok edebilir, silebilir? Hiç kimse yapamaz. O nedenle şunu sonuç olarak ifade etmek istiyorum; daha doğru, daha güçlü, daha etkili mücadele etmeye çağrı. Önder Apo'nun bu müdahalesi bizim için. Mevcut kararlaşmalar da bunu ifade ediyor. ‘Kendinizi daha doğru anlayın, daha iyi örgütleyin, daha güçlü tarz haline getirin ki benim düşüncelerimin uygulanması ortaya çıksın diyor’ Önderlik. Demek ki görev ve sorumluluğumuz aldığımız kararlarla azalmadı, arttı.
‘MÜCADELE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ ÖLÇÜDE DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM SAĞLAYACAĞIZ’
Karşıt güçlerle sadece AKP iktidarı değil, TC devleti değil ya da işbirlikçi milliyetçi güçler değil; bir sistem var karşıda. Onunla mücadele halinde olma durumu var yani. Böyle yoğun ve kapsamlı bir mücadele yürütülüyor. Bu mücadeleyi yürüttüğümüz ölçüde, söz konusu değişimi dönüşümü yapabileceğiz. Yani bunu kabullenmiş bir karşı taraf yok. Karşımızda böyle bir zihniyet siyaseti, sistemi yok. Tam tersine gerçekten hiçbir zaman unutmamalıyız.
Bizi bir kaşık suda boğmak isteyen, her an yanıltmak isteyen, her an psikolojik savaşla, özel savaşla etkileyip yoldan çıkartmak, saptırmak isteyen düşman var. Hem de bin bir türlü düşman. Her tarafı doldurmuş. Dört bir yandan bu tür düşmanların saldırısı altındayız ve olacağız. Arkadaşlar dikkat çektiler. Bunlar daha fazla olacak diye. Evet, doğrudur.
Belki de yapılan şeylerin hepsi hiledir yani. Bir oyundur. Bizi aldatmak için yapıyorlar. Çünkü normaldir. Öyle şey olur mu, bu kadar söz veriliyor, böyle davranırlar mı, demememiz lazım. Davranırlar. Onların özelliği bu. Anlayışları bu. Ölçüleri böyle. Bir yadırgama yok. Bu marifet sayılıyor onlar tarafından. Bunu kim iyi yapıyorsa, en üste o çıkıyor. Kendi içlerinde yapıyorlar. Birbirlerinin gözünü çıkarıyorlar. Astılar, kestiler, idam ettiler. Karşımızdaki devletin kendi sahiplerine neler yaptığını bir hatırlayalım, tarihe dönüp bakalım. Niye saf olalım ki? Bu gerçekler herhalde silinmiyor ortadan. Unutamayız onları. O halde, yani mücadele gücü olmayı, daha güçlü durmayı, daha fazla görev ve sorumluluğa sahip olduğumuzu, görev ve sorumluluk altında olduğumuzu unutmayacağız. O nedenle daha doğru anlama ve değişim-dönüşümü başlatıyoruz. Bu kongre başlatmalı.
‘YOLDAŞLAŞMAK BU DÖNEMDE ÇOK ÖNEMLİ’
Biz güçlü bir değişim dönüşüm yaşayacağız. Bunu nasıl yapabiliriz? Yani önderlik gerçeği üzerinde daha çok yoğunlaşarak, zihniyet yoğunlaşmasını, duygu yoğunlaşmasını daha fazla geliştirerek, geçmiş pratiğin de çizgi temelinde daha gerçekçi cesur, fedakar, korkusuz sorgulamasını yaparak, derslerini çıkarak yapabiliriz. Birbirimizi böyle etkileyerek yapabiliriz. Gerçekten bu çok önemli. Yoldaşlaşmak, bu dönemde çok daha önemli, çok daha gerekli. Gerçekten de yoldaşlaşmanın gelişmesi, birbirine bu anlamda güç verme, destek verme, iyi bir diyalog, ilişki, birbirini dinleme, anlama hata ve eksikliklerin aşılmasında birbirine güç ve destek verme, yoldaş olmanın gereği. Hepimizin de buna ihtiyacı var. Hepimiz böyle bir yoldaşlaşmanın, yani yoldaşlar topluluğuna sahip olmanın ihtiyacını duyuyoruz. Yoldaş olmak da bunu gerektiriyor. Açılışta da belirtmiştim ben. Biz yoldaşlık desteği görerek yeniden doğduk, dirildik, katıldık. Bu kadar ayakta kalma, dayanma, yürüme gücümüz oldu. Bütün hatalarıyla, eksikleriyle beraber yine de her türlü zorluğu yenme, engeli aşma, her türlü olumsuzluktan kurtulma böyle gerçekleşti.
‘ÖRGÜT OLMA BİR BİÇİM DEĞİLDİR’
Demek ki birbirimize büyük güç verebiliriz, destek verebiliriz. Örgüt olma bir biçim değildir yani. Bürokrasi değildir. Hele hele parti örgütü olmak kesinlikle öyle değildir. Devrimci militanların, sosyalistlerin örgütü biçimle olmaz. Biçim Apocu hareket gibi hareketler için geçerli değildir. Avrupa sosyalizmi bunu geliştirdi. Rus sosyalizmi de esas aldı. Lenin en çok üzerinde durdu. Tüzüğün maddesi böyle mi olacak? Kızıl kıyamet kopardılar. Ama öyle değildi aslında. Peygamberler öyle değildir. Filozoflar yürüyüşü öyle değildir. Büyük düşünce hareketlerinin yürüyüşü öyle değildir. Önder Apo, “Benim hareketim öyle bürokratik sosyalist hareketlerden çok, özgürlük hareketlerine, peygambersel hareketlere daha yakındır” dedi. Doğru olan gerçekten bu.
‘APOCULUĞU BİR YAŞAM HALİNE GETİRMELİYİZ’
Bizim Apoculuğu böyle bir yaşam haline getirmemiz lazım. Öyle ele almamız gerekiyor. Önderliği öyle öğrenmemiz gerekiyor. Düşünce gücü var Önderliğin. Önderliğin yönlendirmesi var. Önder Apo ne dedi? “Ben mezarda da rolümü oynamaya devam ederim” dedi. Ne demek bu? Ben bir düşünce gücüyüm; düşüncem yönlendirir, düşüncem eğitir, düşüncem yönetir, demektir. Görev ve sorumluluk en başta bu hale gelmeyi gerektiriyor. Buna gelirsek, bu biçimde bir değişim dönüşümü yaşarsak, böyle bir durumda Apocu çizgide doğru durma ve anlık olarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyi hepimiz gerçekleştirirsek, biz dünyanın en sağlam örgütlü gücü de oluruz. Her türlü saldırı karşısında direnme cesaretini fedakarlığını da çıkartırız. Öngörümüz de güçlü olur.
Önder Apo, ilk katılan Hakiler, Kemaller için, “Biz konuşmuyorduk; birbirimizin gözüne baktık mı, ne demek istediğimizi anlıyor, anlatıyorduk birbirimize. Ondan sonra herkes biliyordu ne yapmak istediğini” diyordu. Apocu hareketi böyle görmek lazım. Böyle tanımlamak gerekli. Apoculuk gerçekten de böyleydi, böyle oluştu. İşte Şehitlerimizin gerçeği var. Şehitlerimizin, Önderlikle bütünlüğü böyleydi. Hakilerin, Kemallerin, Mazlumların, Hayrilerin bütünlüğü böyleydi. Fuat ve Rıza arkadaşlar böyleydiler.
Ben de tanık olarak gördüklerimi arkadaşlara aktarmak istiyorum. Önderliğin, Haki arkadaşla oturup da konuları böyle dakikalarca konuştuğuna hiç tanık olmadım. Daha o zamanlar Önder Apo, düşüncelerini yazılı hale getirmemişti, bir örgütlülük yoktu, bir tecrübe yoktu, hiçbir şey yoktu. Ama o gerçeği görmüştü. Önderliği öyle anlamış ve Önderliğe öyle bir katılım gerçekleştirmişti. PKK’nin esası bu.
KARARLAR DEMOKRATİK TOPLUM SOSYALİZMİNİN HAMLESEL ÇIKIŞ YAPMASINA YOL VERECEK
Bu kongremizin kararları gerçekten de bir dönemi sona erdirir, yeni bir dönemin başlamasının önemini açar, sağlar. Hiçbir düşman saldırısı bunu engelleyemez. Nereden nasıl gelirse gelsin, her türlü saldırıyı öyle bir duruşla kesin kırabiliriz ve Önder Apo’nun başlatmak istediği -ve başlattı aslında- bu hamlenin başarısının önünü açan, ona çok güçlü etkili bir biçimde katılmak üzere biz de seferber oluruz. Doğru olan bu. Doğru tutumumuz bu. Böyle olduğumuz zaman da kesinlikle başaracağız. Bu kongre, bunun önünü açıyor.
Kongre kararlarını doğru ve başarılı uygulamak, bize böyle yeni bir çıkış imkânı veriyor. Önder Apo’nun güçlü bir hamle çıkışı yapmasına zemin, fırsat veriyor. Bundan daha iyi bir şey olamaz, bundan daha güzel bir şey olamaz. Bu bakımdan da kongremizin sonuçlarını gerçekten de doğru anlayıp, etkili, başarılı uyguladığımız ölçüde yeni hamlelerin başlangıcı olacak. Devrimci, özgürlükçü, kadın özgürlükçü, enternasyonalist hamlelerin başlangıcı olacak. Önder Apo, “Demokratik Toplum Sosyalizmi” dedi. Demokratik Toplum Sosyalizm’inin, güçlü bir şekilde hamlesel çıkış yapmasına pratikte, örgüt ve eylemde yön, yol verecek, bunun önünü açacak. Buradan çıkan sonuçlar böylesi bir hamlesel gelişmeyi sağlayacak. Buna inanıyoruz. Bu temelde eleştiri, özeleştiriyle, süreci doğru anlamayla yöntemimizi yenilemeye, Önderlik gerçekliğine bu temelde katılımımızı sağlamaya, tüm yoldaşların bu sürece yenilenmiş olarak aktif katılım sağlamasının sonuç verici olacağına inanıyoruz. Tüm yoldaşları da bu temelde Önder Apo etrafında; tabii doğru anlayarak, doğru özümseyerek, çok daha güçlü bir kenetlenme sağlamaya, Apoculaşmayı en güçlü bir biçimde düşünsel ve eylemsel olarak geliştirmeye, Apoculuğun yeni hamlelerini, zaferden zafere koşan hamlelerinin yaratıcısı olmaya çağırıyoruz. Bu temelde tüm yoldaşlara üstün başarılar diliyoruz. Kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, Önder Apo’yu derin özlem ve saygıyla selamlıyoruz.”