Ruanda Soykırımı: Mağdurlar Fransa’dan net adım bekliyor

1994’te 20’nci yüzyılın son soykırımının yaşandığı Ruanda’da mağdurlar, o dönem Fransa’nın oynadığı rolün daha net aydınlatılmasını ve özür dilenmesinde ısrarcılar.

Ruanda’da çoğunluğu oluşturan Hutu halkına mensup milisler ile dönemin hükümet güçlerinin Tutsi halkına yönelik düzenlediği soykırım saldırılarında 800 bin ila 1 milyon arasında kişi hayatını kaybetmişti. 20’nci yüzyılın son soykırımının yaşandığı Ruanda’da o dönem Tutsiler önderliğinde kurulan ve önemli oranda ılımlı Hutu milislerinin de destek verdiği Ruanda Yurtsever Cephesi (FPR)’nin müdahalesiyle hükümet güçleri yenilmişti. Ancak yine de o dönemde ülke içinde olan Tutsilerin yüzde 90’ına yakını katledilmişti.

ÜLKE İÇİNDEKİLERİN YÜZDE 90’I SOYKIRIMDAN GEÇİRİLMİŞTİ

Soykırımın başlangıcına gerekçe gösterilen olay ise dönemin Hutu kökenli Devlet Başkanı Juvénal Habyarimana ile birçok Ruanda ve Burundili yetkilinin içinde bulunduğu bir uçağın düşürülmesiyle başlamıştı. FPR’nin suikastın arkasında olduğunu yayan Hutu milisleri ve dönemin Ruanda ordusu, azınlık halkı Tutsilere yönelik büyük bir katliam dalgasını hemen ertesi gün, yani 7 Nisan 1994’ten itibaren başlatmıştı. Soykırımda büyük çoğunluğun palalar ve baltalarla katledildiği biliniyor.

Soykırım başlamasıyla birlikte daha önceden komşu ülkelere sığınan Tutsilerin yoğunlukta olduğu FPR’nin başlattığı karşı saldırı ile yönetim ele geçirilmişti. Ancak aylar süren karşı saldırı zafere ulaştığında 800 bin ila 1 milyon arasında Tutsi katledilmişti. Öyle ki, o dönemde 15 bin gücü olan FPR’e karşı Ruanda’nın Hutu ağırlıklı ordusu 50 bin askere ve ciddi bir teçhizat üstünlüğüne sahipti. Ancak ordu mensuplarının FPR’e karşı savaş sürerken büyük oranda Tutsi katliamına odaklandıkları sonucu FPR 17 Temmuz itibariyle kesin zafer kazanmayı başarmıştı.

Sonraki yıllarda birçok ülke FPR’nin de hem karşı saldırıda hem de zaferin sonrasında Hutulara yönelik misilleme katliamları düzenlediği iddia edilmişti.

FRANSA’NIN ROLÜ TARTIŞMALARI

O dönemde soykırımın önlenmesi noktasında Fransa başta olmak üzere birçok ülkenin sorumluluğu da tartışılıyor. Dönemin Sosyalist Parti (PS) üyesi Cumhurbaşkanı François Mitterand ile sağcı hükümetin Hutu hükümetine verdiği askeri desteğin yanı sıra soykırım sürerken başlatılan Turquoise Operasyonu kapsamında katliamcı milis ve askerlerin komşu ülkelere kaçmasına imkân tanıdıkları iddia ediliyordu.

Eleştiriler üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından görevlendirilen bir raportörün hazırladığı raporda da dönemin Fransız hükümetinin ‘ağır sorumluluğuna’ işaret edilmişti. Ancak raporda, Fransa’nın soykırımcılarla ‘suç ortaklığı’ iddiasını kabul edilmemişti.

RAPOR YETERSİZ BULUNUYOR

Raporu değerlendiren Ruanda’daki The New Times gazetesindeki bir yorumda, Fransız hükümetinin görevlendirdiği raportörlerce hazırlanan raporda, dönemin Fransız hükümetinin suç ortağı olarak rol oynamadığı yönünde değerlendirme eleştiriliyor. Ayrıca Fransız ordusunun ‘insani yardım’ amaçlı Turquoise Operasyonu sırasında katliamcı Hutu milislerinin Kongo’ya kaçmalarına göz yumduğu vurgulanıyor. Gazete, halen Fransa’da yaşayan ve savcılık tarafından haklarında soruşturma başlatılan 47 savaş suçlusunun yargılanması çağrısı da yapıyor.

Öte yandan Le Monde gazetesinde bir bildiri yayınlayan soykırımdan sağ kurtulan 44 Tutsi, Fransız devletinin o dönemde cellatlarının yanında olmayı tercih ettiğini vurguladı. Mitterand ve hükümetinin Hutu ırkçısı Juvénal Habyarimana ve ordusuna destek verdiği vurgulanan bildiride, eğitim dahil birçok alanda Tutsilere ayrımcılık yapan ve pogromlarla katleden Juvénal Habyarimana’nın Tutsi soykırımına hazırlandığı bir dönemde desteklendiği hatırlatıldı.

O dönem hem Fransız istihbaratı hem de uluslararası toplumun uyarıları olduğu belirtilen bildiride, soykırımda rolü olan Hutuların yargılanması çağrısı yapıldı.